NASRETTİN HOCA’NIN KÖYÜNDE
Ankara’dan Eskişehir’e yolunuz düşerse, Sivrihisar’a varmadan yol üzerinde bir
benzinlik görürsünüz. Benzinliğin önünde yüksekçe bir kaideye oturtulmuş Nasrettin
Hoca heykeli vardır. Hoca, fıkralarında “Bozoğlan” diye adı geçen eşeğinin üzerinde
karşı yamaçlardaki bir köyü seyretmektedir.
Burada Nasrettin Hoca heykelinin ne işi var, diyemezsiniz. Çünkü az ötedeki
bayırın altında, Nasrettin Hoca’nın doğup büyüdüğü Hortu köyü, şimdiki adıyla Nasrettin Hoca köyü vardır.
Hortu’da herkes, bir Nasrettin Hoca torunudur. Herkes, Nasrettin Hoca’dan bildiğiniz
ya da bilmediğiniz, duymadığınız fıkralar anlatır. Size Hoca’nın doğduğu evi,
okuduğu medreseyi, imamlık ettiği camiyi gösterirlerse şaşmayın. Yıkılmış, göçmüş
de olsalar, kerpiçleri yine de aynı topraktan kesilmiş, aynı temeller üzerine bir yenisi
yapılmıştır.
Kimdir Nasrettin Hoca?
Nasrettin Hoca, insanların dertlerini, umutlarını, güzelliklerini ve çirkinliklerini
anlatmıştır. O, bu yüzden ölümsüzlüğe ulaşmıştır.
Bir sabah Akşehir Gölü’ne yoğurt çalarken:
— Hoca, göl hiç yoğurt tutar mı, diyenlere:
— Ya tutarsa, cevabı bir umut ışığı gibi parlamıştır.
Yaşantımız, umutlarla güzeldir. Umudunu yitirmiş insan için dünya tatsızdır, karanlıktır.
Alışverişten dönerken kendisine düdük ısmarlayan çocuklara verdiği cevabı hepiniz
bilirsiniz:
— Parayı veren, düdüğü çalar.
Bu söz, ticaret hayatının değişmeyecek olan kuralı değil midir?
Hoca’nın kürsüye çıkıp da:
— Bilenler, bilmeyenlere öğretsin, sözündeki gerçek, eğitimin temelinde oturan
ana sorun değil midir?
Hani şu, eşekten düştüğü zaman çevresindekilere:
— Düşmeseydim zaten inecektim, cevabındaki espri, her devirde güncelliğini
sürdürür durur.
“Ye Kürküm Ye” fıkrasındaki gerçek, hiçbir zaman eskimemiştir.
Nasrettin Hoca’yı bir halk filozofu olarak ölmezliğe ulaştıran, fıkralarındaki bu
gerçeklerdir.
Nasrettin Hoca’nın köyü Hortu’da yüzler hep güleçtir. Köyün bir ucundaki kerpiç
bir evin, Nasrettin Hoca’ya ait olduğunu ısrarla söylerler. Belki doğru, belki yanlıştır.
Ama o evde olmazsa, şu evde doğmuştur Nasrettin Hoca. Bu sokaklarda oynamış,
toza bulanmıştır. Bir gün babası ile birlikte Sivrihisar’a gitmiş, Sivrihisar medreselerinde
okumuştur. Bir süre Konya’da, daha sonra da Akşehir’dedir. On üçüncü yüzyılın
sonlarına doğru Akşehir’de ölür. Akşehir’deki türbesine gömülür.
Hortu, küçük bir Anadolu köyü ama, ne büyük köy böyle! Kolay mı bir Nasrettin
Hoca yetiştirebilmek?
Mehmet ÖNDER
Aldı Sözü Anadolu
(Düzenleme yapılmıştır.)
www.dersturkce.com
2024