Sözlü Kültür Ürünlerimiz
İnsanlar arasındaki ilişkilere değişik açılardan bakan dil ile kültür olaylarının kesiştikleri en verimli kavşak, sözlü kültür ürünlerinin ortaya çıktığı alanlardır. Bu genellikle "halk edebiyatı" adını alır ve içinde çeşitli anlatı türlerini barındırır.
Folklorumuzun bir dalı olan halk edebiyatı içindeki ürünlerin genellikle yaratıcısı, sahibi belli değildir. Bu ürün vaktiyle herhangi biri tarafından söylenmiş veya ilk kez uygulanmışsa da, zamanla bu kişinin adı-sanı unutulmuştur. Halk bu ürünü dilden dile, kulaktan kulağa yüzlerce yıl aktarmış, aslına sadık kalarak atasındananasından dinlediği gibi kendi çocuklarına da bu mirası devretmiştir. Ata sözleri, fıkralar, hikâyeler, masallar, bilmeceler, efsaneler düz yazı örnekleri olarak halk edebiyatında yer alırken; mâniler, türküler, destanlar manzum örnekler olarak kendilerini koruyagelmişlerdir.
Halk edebiyatının başka bir kolu da ilk söyleyeni belli olan edebî ürünlerdir. Genellikle "âşık" adı verilen kişiler tarafından dile getirildikleri için, bunlarla ilgili dala "âşık edebiyatı" veya "halk şiiri" de denmektedir. Bu daldaki eserleri diğer türlerden ayırmak için diğerlerine de "anonim halk şiiri" adı verilmektedir.
Her iki dalda da ilk kez ortaya konup, dile getirilen edebî ürün, dilden dile geçerken birtakım yeni eklemelerle, farklı motiflerle zenginleştirilir. Bazen de içindeki kelime, yer ve kişi adları çıkarılır veya değiştirilir. Zamanla ve yöreye bağlı olarak bu tür değişiklikler, o edebî ürünün değişik coğrafyalarda farklı anlatıları biçiminde karşımıza çıkar. Varyant adıyla bilinen dil ve kültür zenginliği, o edebî ürüne kattığı renkleri de ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bir edebî ürünü, değişik bölgelerde farklı metinler olarak buluruz.
Maniler
Mani Örnekleri
Bostanlarda fasulye
Anam gitti gezmeye
Ben anamdan örendim
İnce boncuk çizmeye
Koyunum var karaman
Gaybolursa araman
Ben bir reçber kızıyım
Şehirliye yaraman
Dere boyu gidelim
Koyun kuzu güdelim
Sennen beni görmüşler
İnkâr bayrım edelim
Ak koyun kuzusuna
Gün tutmuş postusuna
Ne desen de ağlasam
Arnımın yazısına
Tren gelir öterek
Kömürünü dökerek
Ben anamdan ayrıldım
Gözüm yaşım dökerek
Tut yedim duttu beni
Yârim unuttu beni
Yarı yola varmadan
Hıçkırık tuttu beni
Ak tavuk aldın mı?
Kümese koymadın mı?
Kör olası gaynana
Sen gelin olmadın mı?
Kapelesi ketenden
Yârim indi trenden
Boynuna sarılayım
Gülünü incelmeden
Kayalar yarılmasın
Yar bana darılmasın
Yar bana darılıp da
Ellere sarılması
Çaya inesim geldi
Şeker yiyesim geldi
Ala gözlü ablamı
Gene göresim geldi
Su içtim kana kana,
Sular akar yana yana,
Yüzün bir gün görmedim,
Bilmem gidem ne yana.
Merdiven indirdiler,
Atlara bindirdiler,
Kızım seni kahır eline gönderdiler,
Ağlar silinir silinir ağlar.
Gelin geldi evimize,
Şenlik kurdu köyümüze,
Hoş geldin allı gelin,
Sefa geldin pullu gelin.
Baban carsıya vardı mı?
Alını yeşilini aldı mı?
Suda kızıma dedi mi?
Haydı kızım kutlu olsun.
Haydı kızım kınan kutlu olsun,
Burada dilin tatlı olsun.
Çağırın gelin kızın anasını
Kızı gelin oldu görsün.
Allah muradını verdi bugün,
Anasını kızsız koyan
Evlerini ıssız koyan,
Testisini susuz koyan.
Kahve doktum kuruna,
El vurmayın durula,
Yârime yar diyeni,
Sol göğsünden vurula.
Bayburt’a giden yollar
Uzadıkça uzarlar,
Geçme bizim kapıdan
Eller bana kızarlar.
Maşrapanın kalayı,
Kızlar çeker halayı,
Allah için söyleyin,
Var mı askın kolayı.
Suya bulgur ezerim,
Hem ezer hem süzerim,
Ben yarımın derdinden
Deli olmuş gezerim.
Hey hızara hızara
Dalda elma gızara
Beni sana vermizler
Başka yerden giz ara
Gayadan öküz bakar
Öküzün arnı sakar
Delikanlı dururken
Sakallıya kim bakar
Mendil aldım onbeşe
Onu serdim güneşe
Gitti yârim gelmedi
Beni aldı telaşe
Dağdan kestim kereste
Kuş besledim kafeste
Yârin hasta dediler
Yetiştim son nefeste
Karşıda ala inek
Tüyleri benek benek
Hiç boğazımdan geçmiyor
Yarsız yediğim yemek
Kuş kafese girmiyor
Buna aklım ermiyor
Hiç boşuna ah çekme
Annem beni vermiyor
Evleri sarı boya
Gel yarim doya doya
İç vereme tutuldum
Gamıma koya koya
Armut dalda bir iki
Saydım baktım on iki
On ikinin içinde
Gök yazmalı benimki
İnce yazma düreyim
Aç koynunu gireyim
Uyan uyan sar beni
Yar olduğunu bileyim
Tavanlarda tencere
El vurmadım incire
Gavur babam duymasın
Çeker beni zencire
1) Türküler
2) Fıkralar
ÖRNEKLER.
Allah’ın belâsı hükümdarsınız.
Timur han, Anadolu’yu işgal ettiğinde halka büyük zulüm etmiş, evlerini tarlalarını yakıp yıkmış, birçok kişiyi öldürmüş zalim bir Moğol’dur.
Akşehir’e yerleştiğinde, şehrin ileri gelenlerinden on beş kişiyi çağırtmış. Tek tek yanına almış ve;
- “Ben adil miyim, zalim miyim?” diye sormuş.
“Adilsin” diyeni de, “zalimsin” diyeni de öldürtmüş.
Ertesi gün tekrar on beş kişi göndermelerini Akşehirlilere emretmiş. Büyük bir korkuya kapılmışlar. Nasreddin Hoca’ya koşmuşlar. Giden heyette bulunması için kendisini ikna etmişler. Heyet Timur Han’ın huzuruna varmış. Timur heyetin başındaki Nasreddin Hoca’ya sormuş:
- “Söyle bakalım Hoca efendi ! Ben adil miyim, zalim miyim ?”
Hoca hiç tereddüt etmeden ve kuvvetli bir sesle cevap vermiş :
- “Siz ne adilsiniz nede zalimsiniz. Siz yoldan çıkmış, azıtmış bu millete Allah‘ın gönderdiği büyük bir belâsınız.” demiş.
Timur Han bu cevaptan hoşlanıp heyettekileri bağışlamış.
Deli deli aktığın için
Sıcak bir yaz günü, Nasreddin Hoca yolculuğa çıkmış. Yol kenarındaki hayrat çeşmeden su içip, elini yüzünü yıkayıp biraz serinlemek ve Abdest tazelemek istemiş. Bakmış ki çeşmenin borusuna bir odun parçası tıkalı. Odun ıslanıp şiştiğinden yerinden kolay çıkmıyor. Hoca epeyce uğraşmış, tıkaçı kuvvetle çekerek çıkarmış. Kenara çekilmesine fırsat kalmadan, tazyikli bir şekilde borudan fışkıran su elbiselerini ıslatmış. Hoca çeşmeye şöyle bir bakarak söylenmiş;
- “Anlaşıldı, anlaşıldııı! O kazığı böyle deli dolu aktığın için ağzına tıkamışlar!”
Nasıl anlaşılıyor?
Afrika’dan yeni dönmüş birisi, oralarda kavurucu sıcaklar yüzünden insanların çırılçıplak gezdiklerini anlatıyormuş. Hoca sözünü kesmiş:
- “Pekii, oradakilerin hanımefendi mi, bey efendi mi (insan) oldukları nasıl anlaşılıyor ?”
3) Bilmeceler
Yoldan gelir yürümeden, dala konar görünmeden ............................................ (Kuş)
Ben giderim, o gider, arkamdan tin tin eder. .........................................................(Gölge)
Dal üstün de kilitli sandık .....................................................................................(Ceviz)
Alçacık dallı, yemesi ballı. ................................................................................(Kiraz)
Mavi atlas iğne batmaz...................................................................................... (Gökyüzü)
Bir küçük ay taşı
İçinde beyler aşı
Pişirirsen aş olur
Pişirmezsen kuş olur
...(Yumurta)
Biz biz idik
Otuz iki kız idik
Ezildik büzüldük
İki duvara dizildik .......................................................................................... (Diş)
Altı mermer
Üstü mermer
İçinde bülbül öter............................................................................................... (Ağız)
Çarşıdan aldım bir tane
eve geldim bin tane.................................................................................... (Nar)
Hanım içinde saçı dışında Makas kesmez, terzi dikmez................................ (Mısır)
Yeşil ağaçta kırmızı mercan.........................................................................(Elma)
4) Efsaneler
5) NİNNİLER
Bebeğim kocaman, onu tutamam. Ninniler söylerim, hiç uyutamam. Oynayıp gülüyor, bizi süzüyor. Mamasını yemiyor, beni üzüyor. Evcilik oynarken bana eş olur. Hem anne hem baba hem kardeş olur. Oynayıp gülüyor, bizi süzüyor. Mamasını yemiyor, beni üzüyor. |
Çocuğum geceler yatağın Çağırır bir ninniye vücudunu Bu sesler gecelere Sanki bir ninni söyler Gece ninni gibi dinler Uyusun da büyüsün ninni |
Ninnilerin benim olsun Uykularım senin olsun Akan sular ömrün olsun Ninni yavrum, kuzum ninni |
Hey develer develer Peynirlidir pideler Yedi yedi dedeler Hani bize dediler Oğluma uyku verdiler. |
Gökte yıldız oynuyor Gözüm yavruma doymuyor Ellerde yavruma doymuyor Ellerde yavru çok amma Benim yavrum uyumuyor Ninni, ninni bebeğim ninni |
Derin gölde biter kamış Uzar gider vermez yemiş Benim oğlum safi gümüş Kuzum nenni yavrum nenni. |
Yavrum gitti teyzesine Teyzesi çok kibar hanım Altın koymuş çevresine Uyusun da büyüsün ninni, Tıpış tıpış yürüsün ninni. |
Dandin dandin danadan Doğmuş bebek anadan Böyle güzel doğar mı? Öyle çirkin anadan. |
Al babası al babası Yağlığımı sar babası Oğlun mektebe hazırla Kitap al da sal babası |
Minik minik kolları, Düşmüş iki yanına, Başı düşmüş yastığa, Uyuyor mışıl mışıl, E bebeğim ee ee ee E bebeğim ee ee ee |
Kavak gibi boylanasın ninni Söğüt gibi dallanasın ninni Kazanılmış mal yiyesin ninni Ninni benim yavrum ninni |
Tilki duymasın ninni Tilki duyarsa yavrum Hem seni yer hem beni Ninni yavrum ninni |
www.dersturkce.com
2024