8.SINIF TÜRKÇE 3.TEMA SEVGİ TEMA GAZETESİ / SEVGİ KONULU SÖZLER/ SEVGİ KONULU ŞİİRLER / SEVGİ KONULU METİNLER 2023-2024




8.SINIF TÜRKÇE 3.TEMA SEVGİ TEMA GAZETESİ / SEVGİ KONULU SÖZLER/ SEVGİ KONULU ŞİİRLER / SEVGİ KONULU METİNLER



Ekleyen: DersTurkce.COM | Okunma Sayısı: 3337

SEVGİ KONULU SÖZLER

 

  • Amaç, sevgi uğruna ölmek değil, uğrunda ölünecek sevgi bulmaktır Shakespeare
  • Aşıka Bağdat ırak gelmez Atasözü
  • Bir şeyi çok sevmek, insanı o şeye karşı kör ve sağır yapar Hadis-i Şerif
  • Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir Muaz
  • İkinci bir sevgi bulamazsak, birincisine uzun müddet bağlı kalırız La Rochefaucauld
  • İnsan sevdiğiyle beraberdir Hadis-i Şerif
  • Kalpler silahla değil, sevgi ve yüksek gönüllülükle yenilirler Spinoza
  • Sevdiğini elde edemezsen, elde ettiğini sevmeye çalış Corneille
  • Sevgi birliğe, bencillik yalnızlığa götürür Schiller
  • Sevgi ne kadar büyükse kederi de o kadar büyük olacaktır Spinoza
  • Sevgin yoksa dost arama Sadi Şirazi
  • Sevilenin kusurlarını hoş görmeyen sevmiyor demektir Goethe
  • Sevilmeden sevmekten daha feci bir şey yoktur Turgenyev
  • Sevilmek umuduyla sevmek insanidir Fakat sevmek için sevmek, meleklere mahsustur ADe Lamartin
  • Sevmek acı çekmektir, sevmemekse ölmek Aristoteles
  • Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmek kadar alçaklık olur Anton Cheov
  • Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır Exuper
  • Sevmek insanın kendi kendini aşmasıdır Oscar Wilde
  • Sevmemek elimizde olmadığı gibi, ölünceye dek sevmek de elimiz de değil La Bruyere
  • Sevmeye başlayınca eskisinden bambaşka bir insan olduğumuzu anlarız Pascal
  • Şah bile sevgiye köledir Mevlana
  • Yalnız seni sevenleri sevmek sevgi değil, değiş tokuştur Cenap Şehabettin

 

SEVGİ KONULU METİNLER

 

SAYGI VE SEVGİNİN TOPLUM İÇİN ÖNEMİ

Saygı ve sevgi insanlar arasında iyi bir bağ oluşmasını sağlar Bu bağ sayesinde insanlar birbirleriyle iyi geçinirler
Saygıyı ve sevgiyi insanlar çocuk yaşta öğrenir Büyüdükçe de geliştirir bu yüzden çocukların eğitimi ailede başlar Ailede bir çocuğa insanlara karşı saygı duyması öğretildiyse bu çocuk hayatı boyunca insanlara saygılı davranır Fakat ailede çocuğa iyi bir eğitim verilmediyse bu çocuk hiçbir zaman insanlara saygılı davranmaz Bu yüzden hem ailesinde hem de toplumda karışıklıklara sebep olur
Aile içinde saygılı davranan bir çocuk toplumda da saygılı davranır Toplumda saygı insanlar arasında barışı sağlar İnsanlar birbirlerine saygı duyarsa birbirlerinin hakkında gözetir Bu da insanların birbirleriyle uyum içinde yaşamasını sağlar O toplum gelişir ve ilerler Diğer toplumlarda daha üstün bir durum kazanır
Toplumda saygı tek başına yeterli değildir Saygının yanında insanlar birbirine sevgide duymalıdır İnsanlar birbirlerini severse her zaman diğerlerine yardım etmek ister Bu sayede birinin bir sıkıntısı olduğu zaman bütün toplum o kişiye yardım eder O kişinin acısını paylaşır ve sıkıntısını azaltır
Saygı ve sevgi farklı unsurlardır ama biri olmadan diğeri işe yaramaz Saygı ve sevginin bir arada bulunduğu toplumlar uzun ömürlü olur ve hiçbir zaman kargaşa içine düşmez O toplumda saygı ve sevgi ne zaman kayboldu ise o zaman o toplum çöker
Bu yüzden bizde birbirimize saygılı davranmalıyız Her zaman başkalarının sevincini ve acısını paylaşmalıyız İnsanları sevmeli onları birbirinden ayırma malıyız 

SEVMEKTEN VAZGEÇMEYİN

Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışan bir akrep görür. Onu 
> >kurtarmaya karar verir ve parmağını uzatır ama akrep onu sokar.Hintli 
> >tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar. 
> >Yakınlardaki başka birisi ona, onu sürekli sokmaya çalışan akrebi 
> >kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler.Ama Hintli adam söyle 
> >der:"Sokmak akrebin doğasında vardır.Benim doğamda ise sevmek var.Neden 
> >sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?" 

 

SEVGİ

Bir sabah kapı çalındı ve kapıyı açan kadın evin önünde üç sevimli yaşlı gördü, içeri davet etti onları.Üç yaşlıdan biri gülümseyerek dedi ki, "Biz üçümüz birden bir eve giremeyiz. Benim adım zenginlik, bu arkadaşım başarı, bu da sevgidir."
Bizden birisini davet etmelisin." Kadın düşündü ve karar veremedi, içeri koşup kocasına kapıdaki yaşlıları anlatıp ne yapması gerektiğini sordu. Adam heyecanla.

"İyi ya işte başarıyı davet edelim. Girdiğimiz her işi yaparız." Dedi.
Kadın küskün küskün, "Neden zenginliği çağırmıyoruz. Her istediğimizi alırız."dedi.
Evin genç ve güzel kızı ısrar etti. "Hayır! Bence sevgiyi çağıralım. Sevgi dolu bir yuvamız olsun." Baba ve anne onun teklifini kabul etti.
Kadın kapı önündeki yaşlılardan sevgiyi içeri çağırdı. Diğer iki yaşlı da onun peşinden eve girdiler. Kadın merakla sordu.

"Hani üçünüz birden giremezdiniz?" Sevimli yaşlı dedi ki,
"Biz ikimiz de sevginin olduğu yerdeyiz. Onun girdiği her yere biz de gireriz. Eğer zenginlik ya da başarıyı davet etmiş olsaydınız. Sadece ona sahip olacaktınız. Seçimi doğru yaptığınız için üçümüze de kapınızı açmış oldunuz."

ALINTI

SEVGİNİN GÖZYAŞLARI

Delikanlı yiyecek bir şeyler almak Burger King standına yaklaşınca, standın arkasındaki bir kız dikkatini çekti. Siyah saçlı,beyaz tenli genç kız, müşterilerine siparişlerini verirken daima güleryüzlü, sıcacık bir şekilde hizmet veriyordu. Nur yüzlüydü. Delikanlı bu kızdan çok etkilenmişti. Neredeyse ilk bakışta aşık olunabilecek bir kızdı. Yaşı olsa olsa 17-18 idi. Siparişleri yetiştirebilmek için bir o yana, bir bu yana koşuşturuyordu. Bu arada yüzündeki gülücükler hiç eksik olmuyordu.

Delikanlı standa iyice yaklaştı. Özellikle de genç kızın olduğu standa gelmişti. Genç kız ona siparişini sorduğunda, elindeki kağıdı ona doğru uzattı.Kağıda ne almak istediğini yazmıştı: 

- "Bir Tavuk Burger menü, Sprite, bir ketçap ve bir acı sos istiyorum, lütfen." Genç kız delikanlıya biraz buruk ama yüzündeki gülümsemeyi hiç kaybetmeden"

- "Hemen efendim" dedi. Ardından da " 150.000TL fark ödeyerek büyük seçim ister misiniz?" diye sordu. 

Delikanlı ise "Hayır" anlamında başını salladı. Kredi kartını uzatıp hesabını ödedi.

Siparişlerini alıp uzaklaşırken "Teşekkür ederim" misali bir gülücük attı kıza.

Tavuk Burgerini alıp masasına giderken, arkasına baktığında, genç kızın tatlı bir gülümsemeyle arkasından bakmakta olduğunu farketti. Belli ki kendisi sıradan bir müşteri olmamıştı. O gün yemeğini yerken,genç kızla bir iki defa göz göze geldi. Her ikisi de bundan gayet hoşnut olmalıydı ki, birbirlerine bakarlarken, yüzlerindeki gülümseme hiç eksik olmamıştı.

Delikanlı akşam eve döndüğünde aklı genç kızda kalmıştı. Göğsündeki plakadan kızın adının Selma olduğunu öğrenmişti. Aslında delikanlı konuşabiliyordu,ama neden böyle bir şey yaptığını da anlamamıştı. Yine de hiç renk vermemiş, bu oyun hoşuna gitmişti. Sanırım Selma'dan hoşlanmıştı.

Aradan iki gün geçmişti. Tekrar Bakırköy - Galleria'ya gitmiş ve yine elinde bir kağıtla doğruca Burger King'e gitmişti. Bu sefer kağıdın başına "Merhaba Selma" demeyi unutmamıştı. Selma'nın olduğu kasaya gitti ve gülümseyerek kağıdı ona uzattı. 

Genç kız onu gördüğünde hayli sevinmiş bir halde kağıdı aldı;"Merhaba, hoş geldiniz" diyerek siparişini hazırlamaya koyuldu. İki gün önceki durumu arkadaşlarına anlatmış olacaktı ki, herkes onlara bakıyordu. Siparişi hazır olunca, tekrar kredi kartını uzattı ve hesabı ödedi. Selam vererek oradan ayrılıp, masalardan birine oturdu. Bu durumun gün geçtikçe hoşuna gitmeye başladığını farketti. Gerçi daha önce aynı yerden alışveriş yapmıştı ama 'tan kimse bunun farkına varmamıştı.

Bir yandan sevinirken,diğer yandan genç kıza karşı dürüst olmadığını üzülmüştü. Aslında kötü bir niyeti yoktu. "Bakalım nereye kadar sürecek" diyerek bunu devam ettirmeye karar verdi. Galleria evine yakın olduğu için sürekli oraya gidiyordu.

Bu durum iki hafta bu şekilde sürdü. Ama artık sipariş için kağıt uzatmasına gerek kalmamıştı. Selma'yı gördüğünde, doğrudan onun yanına gidiyordu. Selma da sanki onu beklermiş gibi, karşısında onu görünce birden gözleri parlıyor, hemen "Hoş geldin" diyordu. Delikanlının kağıdı uzatmasına fırsat vermeden ;

"Bir tavuk Burger menü, normal seçim, sprite, ketçap ve acı sos...; hemen hazırlıyorum." Bu durumdan her ikisi de çok memnun görünüyordu. Delikanlı kısa zamanda Burger King'de tanınan biri haline gelmişti. 

O gün siparişini aldığında genç kıza bir kağıt uzattı ve oradan ayrıldı. Masalardan birine oturduğunda, Selma'nın küçük not kağıdını okuduğunu gördü:

"Özür dilerim Selma. Beni lütfen yanlış anlama. Eğer yemek paydosun varsa, biraz beraber oturabilir miyiz? Bu teklifimi kabul edersen çok mutlu olurum."

Selma notu okuduktan sonra Emre'ye bakarak "Evet" anlamında başını salladı. Eliyle de "Yarım saat sonra" diye işaret yaptı. Bunu gören Emre çok sevinmişti. Kısa bir süre sonra da Selma'nın kendisine doğru geldiğini görünce, eli ayağının birbirine dolandığını hissetti. Çok heyecanlanmıştı. Nasıl davranacağını bilemiyordu. Her ne kadar bu oyunu kendisi başlattıysa da, işin buralara varabileceğini tahmin etmemişti. "Acaba nasıl davransam" diye düşündü. Selma o kadar tatlı, o kadar sıcakkanlı biriydi ki, onu kesinlikle kırmak, üzmek istemiyordu. Yine de şimdilik hiçbir şey açıklamamaya karar verdi. Selma gelip de yanına oturduğunda, 'ağzımdan bir şey kaçırırım' diye çok korkuyordu. Umarım kendisini tanıyan biri çıkmazdı. Bu arada selma gelmeden cep telefonunu da kapatmış ve saklamıştı.

Fazla zamanı yoktu genç kızın. Şefinden ancak yarım saat için izin alabilmişti. Masanın üzerine kağıt kalem koymuştu Emre. Genç kız konuşarak biraz kendisinden bahsetti. 18 yaşına yeni girmişti. Üniversite sınavına hazırlanıyordu. Dersane parasını ödeyebilmek ve ailesine yük olmamak için de burada çalışıyordu. Fındıkzade'de oturuyordu. O da delikanlı gibi sigara içiyordu. Birer sigara yaktılar. Delikanlı kağıdı, kalemi alıp kendisiyle ilgili bir şeyler yazmaya başladı. 25 yaşındaydı, üniversiteden mezun olalı birkaç yıl olmuştu. Genç kızın üniversiteye hazırlandığını öğrenince, belki yardımcı olabilirim diye düşündü. Ancak daha sonra bunu açıklamaktan vazgeçti. Öyle ya, konuşamıyordu. Ona nasıl yardımcı olabilirdi ki! Bu yüzden üniversite mezunu olduğundan bahsetmedi. Yazdığına göre herhangi bir yerde çalışmıyordu. 

Bu şekilde yaklaşık yarım saat konuştuktan sonra, Selma kalkması gerektiğini söyledi. İki gün sonra Pazar günü tekrar buluşmak üzere ayrıldılar.Aslında bir işi vardı ve o gece de işe gidecekti. Birkaç yıldır turistik bir otelde çalışıyordu. 

Pazar günü buluştuklarında delikanlı durumu açıklamaya karar verdi. Günden güne ondan hoşlanmaya başlamıştı ve bu yüzden onun duygularıyla oynamak istemiyordu. Çünkü bu durum ileride daha kötü sonuçlar doğurabilirdi. Hem daha ne kadar saklayabilirdi ki! Ya da neden saklama gereği duysun. Artık arkadaş olmuş,çıkıyorlardı. Ayrıca kendisi henüz söyleyemeden, Selma bu durumu başkasından öğrense; işte o zaman çok kötü olurdu.

Kışın en soğuk günleri yaşanıyordu. Delikanlı arabasına binip, Selma'yla buluşacağı yere erkenden gitti. Bu soğukta onu bekletmek istemiyordu. Oraya vardıktan kısa bir süre sonra Selma da geldi. İlk defa biniyordu Emre'nin arabasına. Kağıt kalem her zamanki gibi hazır duruyordu. Sinemaya gitmeye karar vermişlerdi. Sinemada "Meet Joe Black" isminde, Brad Pitt'in oynadığı bir film gösterimdeydi. Filmi izlerken Emre genç kızın ellerinden tuttu. Selma da başını Emre'nin omuzuna koymuş,bu şekilde filmi izliyorlardı. Tam üç saat sürmüştü film. Sinemadan çıkarlarken hava biraz kararmıştı. Saat henüz dörttü ama günler o kadar kısaydı ki! Çok duygusal ve güzel bir filmdi. Her ikisi de filmi çok beğenmişlerdi. Filmin etkisiyle öyle mutlu görünüyorlardı ki, eve dönene kadar hiçbir şey konuşmadılar, yazmadılar. 

Emre de bu güzel anı bozarım korkusuyla yine hiçbir şey açıklayamamıştı. Tam o sırada delikanlının cep telefonu mesaj sinyali verince, yüzü sapsarı olmuştu. Onu arabanın torpido gözünde unutmuştu. Neyse ki sadece mesaj gelmişti. "Ya telefon çalsaydı" diye düşündü. Selma Emre'nin telefonunu görünce, o da çantasından bir telefon çıkardı. Telefon ablasına aitti. Artık eve varmışlardı. Birbirlerine telefon numaralarını verdiler. Mesaj göndereceklerdi. Vedalaşıp ayrıldılar. Daha arabadayken ilk mesaj gelmişti: "Seni özledim." Dışarıdaki buz gibi havayı ısıtan sıcacık bir mesajdı bu.

Tarih 14 Şubat 1998; yani Sevgililer Günü. Emre ve Selma tanışalı iki buçuk ay olmuştu. Ve genç kız hala onun konuşabildiğini bilmiyordu. Bu şekilde tam iki buçuk ay geride kalmış, birbirlerine öyle bağanmışlardı ki! Kah cep telefonuyla birbirlerine mesaj yolluyorlar, kah ellerinde kağıt kalem anlaşıyorlardı.

İki buçuk ay önce, belki de bir muziplik olarak başlayan oyun sayesinde, bugün birbirlerini çok seven ve her ne olursa olsun ayrılmamaya karar veren iki sevgili olmuşlardı. Ve delikanlı bu süre içerisinde, bu oyunu biraz da 'Selma'yı kaybederim ' korkusuyla açıklamaya korkmuş, bugünlere kadar gelmişlerdi. 

O gün sevgililer günüydü. Her sevgili gibi onlar için de çok önem taşıyordu. Kış olmasına rağmen hava o gün çok güzeldi. Kendilerini hemen şehrin gürültüsünden uzak, kırlarda bir ağacın altına attılar. Güneş ara sıra bulutların arasından parlayarak ortaya çıkıyor, sanki onları ısıtmak istercesine çabalıyordu. Ancak onlar zaten birbirlerine sarılarak ısınıyorlardı. Her ikisi de Sevgililer Günü için hediye almışlardı. Selma üzerinde "Seni Seviyorum" yazılı, kalp şeklinde kırmızı bir yastık almıştı. Arabasına koymasını istemişti. Emre ise, camdan yapılmış şeffaf, içinde kurutulmuş kırmızı bir gül bulunan kalp şeklinde bir biblo almıştı. Yanına da duygularını ifade eden bir mektup koymuştu:

"Sevgilim,

Şu anda o kadar mutluyum ki, bunu ifade edebilmem mümkün değil. Aslında bir o kadar da endişeliyim. Bu mutluluğu bozacağımdan korkuyorum. Sana nasıl anlatacağımı bilemiyorum.(Mektubu okudukça genç kızın yüzünde gittikçe şaşkınlaşan bir ifade beliriyordu.) Öncelikle senden özür dilemek istiyorum. Umarım beni anlarsın. Ne olursa olsun,benim için ne kadar değerli olduğunu bilmeni istiyorum. Seni işyerinde ilk kez gördüğüm gün, öylesine tatlı duygular içerisine girmiştim ki, o gün ne yapacağımı şaşırmıştım. Sanırım ne olduysa bu şaşkınlığım yüzünden oldu. Belki hayatım boyunca normal bir şekilde yapamayacağım bir şeyi, sırfa sana yakın olabilmek için bu yolla yapma cesaretine girdim. Şu anda, bu okuduklarından bir şey anlamamış bir şekilde yüzüme şaşkın şaşkın baktığını tahmin edebiliyorum. Ama inan ki hiçbir kötü niyetim yoktu. Amacım ne seninle oyun oynamaktı,ne de duygularını incitmek. Her geçen gün sana ne kadar yakınlaştıysam, sana ne kadar bağlandıysam, içimde de o kadar yoğunlaşan bir korku oluştu. Çünkü seni gerçekten kaybetmekten korktum. Ama artık benim için de,senin için de böyle bir haksızlığa dayanamıyorum. Bana o kadar sevgi dolu yaklaştın ki, hep bu sevgine layık olmaya çalıştım. Senden her ayrılışımda, her tarafta gülümseyen yüzünü, gülen gözlerini gördüm. İşte ben de bu gülen gözlerde ve seven kalbinde kaybettim kendimi. Şimdi kendimi bulabilmem için lütfen yüzüme bak."

Selma, okuduğu mektuptan bir şeyler anlamaya çalışırcasına Emre'nin yüzüne baktı. Emre Selma'nın ellerini avuçlarına alıp, tüm cesaretini toplayarak genç kıza:

"Seni seviyorum Selma, seni çok seviyorum. Sevgililer Günün kutlu olsun." der. Az önceki şaşkınlığı iki kat artan Selma, ne yapacağını, ne diyeceğini bilmez bir halde Emre'nin yüzüne bakakalır. Emre konuşabilmektedir. Bir an ellerini Emre'nin avuçlarından çekmek istese de bunu başaramaz. Tam ağzını açıp bir şey söylemeye yeltenir ki, Emre parmağıyla onun dudağına dokunup, bir şey söylemesini engeller. Ancak, genç kızın, o her zaman gülen gözlerinden iki damla gözyaşının akmasına engel olamaz; şaşkınlığın, mutluluğun, sevginin gözyaşlarına... Birbirlerine sımsıkı sarılarak arabaya doğru yönelirler.




 Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece dersturkce.com'a aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten dersturkce.com sorumlu değildir.İLETİŞİM:dersturkcem@gmail.com
casibomJojobetjojobetCasibom GirişJojobet Giriş YapcasibomCasibomMarsbahisMeritking Girişpusulabet girişholiganbet
Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.