Halk, Van Gölü ile Çıldır arasında biri büyük, diğeri küçük iki dağın yaradılışındaki hikmet nedir, diye düşünmüş. Sonra şöyle bir efsane yakıştırmış:
Biri küçük, diğeri büyük iki kız kardeş varmış. Hanım hanımcık geçinip gidecekleri yerde, durmadan dövüşürlermiş. Dövüşmedikleri zaman da ağız kavgası yaparlarmış. Aylar yıllar kavga, dövüş ile geçmiş. El ağrısı geçer ama, dil ağrısı geçmez… Gönül sırçası artık çatlamış, tamir görmez. Bir gün birlikte, odun toplamaya gitmişler. Yolda birbirlerine söylemedik söz bırakmamışlar. Odunlar toplanmış, çeneler yine kapanmamış. Demetleri yüklenmişler, hala ağız kavgası… Küçük kız, “Belim ağrıdı.” demiş. Büyük tutturmuş, “Gözün ağrısın.” diye, açmış ağzını yummuş gözünü… Küçük kızın tahammülü kalmamış. Yürekten bir ah çekerek başlamış bedduaya:
--Senin gibi ablam olacağına olmaz olsun. Dağ olasın, taş olasın, uzun uzun kış olasın. Başındaki beyaz yaşmağın kar, tependeki bulutun gür olsun. Belimdeki ağrı adın, seller, yağmurlar muradın olsun.
Ablası durur mu? O da bırakıvermiş odunu yere, vermiş veriştirmiş:
--Senin gibi kardaşım olacağına taş olsun. Saçların çayır, eteklerin bayır olsun. Başın dilin gibi sivri, yamacın boynun gibi eğri, adın da benim gibi Ağrı olsun…
Derken, bir gürültü kopmuş, bir toz bulutu kaplamış ortalığı. Biraz sonra yaylada, iki yüce dağ sivrilmiş; biri Küçük Ağrı, diğeri Büyük Ağrı…
İki geçimsiz kız kardeş, iki çetin, hırçın dağ olmuş!
İşte şairin “Ağrı gibi düştün içime Ağrı…” dediği, Ağrı dağlarının efsanesi…
Her iki Ağrı Dağı’nın civarında oturan köylülerin de birbirleriyle geçinemedikleri, aralarında anlaşmazlık ve kavganın eksik olmadığı eskiden beri söylenir. Ama ben işittim: Pek sıkı fıkı dost, pek cana yakın ahbap olmuşlar şimdi.
Öyle ya; Ağrı dağları karşılarında… Bundan daha büyük ibret olur mu?
Mehmet ÖNDER
Anadolu Efsaneleri
www.dersturkce.com
2024