AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU (1870-1927)
1870 İstanbul’da doğdu. Babası Müftüoğlu Sezai Bey’dir. Dedesi Yunanlılar tarafından şehid edilen Mora Müftüsü Abdülhalim Efendi'dir. Dedesinin müftü olması sebebiyle Müftüoğlu adını almıştır.
Ahmed Hikmet, sık sık hastalanması sebebiyle okula muntazaman devam edememesine rağmen, Dökmecilerdeki Taş Mektebi ile Mahmudiye Vakıf ve Soğuk-çeşme Askeri Rüşdiyesi 'ni bitirerek Galatasaray Mekteb-i Sultanisi 'ne girdi. Dördüncü sınıftayken ilk eserinin basılışı edebiyata ilgisini artırdı. 1888'de Galatasaray'ı bitirdi ve Hariciye Nezareti Umur-ı Şehbenderi Kalemine memur tayin edildi ve vazifesi dışında Fransızcadan roman tercümeleri yaptı. Marsilya, Pire ve 1890 yılında da Kafkasya 'ya gönderildi. Sefaretlerde çalışan yazar, 1896'da İstanbul'a dönerek Umur-ı Şehbenderi Kalemi Ser-haîifeliği'ne getirildi. Meşrutiyete kadar Hariciye Nezareti merkezinde çalıştı. Bir yıla yakın Nafia Nezaretinde, Ticaret Müdiriyet-i Umumiyesi'nde vazife aldı. Tekrar Hariciye Nezaretine dönerek 1912'de Peşte Başşehbenderi oldu. Bu tarihe kadar geçen zaman içinde Ahmed Hikmet, 1908 yılında Türk Demeği 'nin ve 1911 yılında da Türk Yurdu'nun kurucu üyesi olarak hizmet verdi. 1918'de İstanbul'a dönen yazar, 1924 yılında Halife Abdülmecid Efendi 'nin Ser-karinliğine, iki yıl sonra da Hariciye Vekaleti Müsteşarlığı 'na getirildi. Anadolu-Bağdat Demiryolları İdare Meclisi Azalığı ve Elektrik Şirketi İdare Meclisi Azalığı görevlerini de üstlendi. Ahmed Hikmet 19 Mayıs 1927 günü karaciğer kanserinden öldü.
Ahmed Hikmet'in edebiyat merakı daha lise yıllarında başlamıştı. Bu alandaki merakının, aileden gelen bir haslet olduğunu ifade eder. İlk olarak Asır Kütüphanesi Neşriyatı arasında çıkan Leyla Yahut Bir Mecnu 'nun İntikamı yayınlandı. Daha sonra Fransızcadan Tuvalet ve Letafet ve Bir Riyazinin Muaşakası adlarında iki eser tercüme ettiyse de, Doğu ile Batı kültürünün çok farklı olduğunu görerek bir daha eser tercüme etmedi.
Servet-i Fünun devrinde, İkdam ve Servet-i Fünun dergilerinde yazdığı hikâye ve nesirlerini 1901 yılında Haristan ve Gülistan adlı eserlerde topladı. Bu iki eserinde Ahmed Hikmet Müftüoğlu, daha iyi tesir yapmak, gönülleri heyecanlandırmak için mübalağalı bir üslup kullandığını, ağır ve anlaşılması güç Servet-i Fünun dilini işlediğini ve hayal mahsulü konular anlattığını bizzat kendisi söyler. Kendisinin de ifade ettiği sebeplerden dolayı bu iki eseri fazla itibar kazanamamıştır.
İkinci Meşrutiyetten sonra, zamanın modasına uyarak o da Turancılık edebiyatı akımına uymuştur. Bu akıma bağlı olarak yazdığı yazıların büyük kısmım Çağlayanlar (1922) adlı eserinde toplamıştır. Bu eserinde yazar, an Türkçeciliğe yönelmiş, fakat bu defa da kelime uydurma ve Servet-i Fünun 'dan kalma hayalcilikten kendini kurtaramamıştır.
Gönül Hanım adlı romanı Tasvir-i Efkar Gazetesi'nde tefrika edilmiş ve 1970'de kitap olarak bastırılmıştır. Ahmed Hikmet, yazılarında daha ziyade kelime bulmaya ve üsluba dikkat ettiği için, konulara dikkat etmemiş ve bu yüzden zamanındakilerin ayarında bir edebiyatçı olamamıştır.
Eserleri:
Patates (İlmî, 1890), Leyla yahud Bir Mecnun'un İntikamı (Hikâye, 1891), Tuvalet yahud Letafet-i Aza (Tercüme ve ilaveler, 1892), Bir Riyazinin Muaşakası yahud Kamil (Tercüme, roman, 1892), Haristan ve Gülistan (Hikaye, 1901), Gönül Hanım (Roman tefrikası, 1920), Çağlayanlar (Hikaye, 1922)
Servet-i Fünun Sanatçıları Sayfasına Dönmek İçin Tıklayınız…
Genel Yazar/ Şair Biyografi Kategorisine Dönmek İçin Tıklayınız…
www.dersturkce.com
2024