ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM
ÖZELLİKLERİ:
1. Olay, kişi, mekân ve zaman öyküleyici anlatımın ortak öğeleridir.
2. Olaylar birinci şahsın ağzından anlatılabilir. (Anlatıcı olay kahramanlarından biridir)
3. Öyküleyici metinlerde bir hareketlilik söz konusudur. Bu tür metinlerde eylerler sıkça yer alır.
4. Olaylar ilahi bakış açısıyla anlatılabilir. Anlatıcı olayı baştan sona tüm ayrıntılarıyla bilir.
5. Olaylar 3.şahsın ağzından anlatılabilir.(Olan biten bir kamera sessizliğiyle izlenip anlatılır)
6. Kişi, mekân ve zaman olay ve olay örgüsünü oluşturmak için kullanılan ögelerdir.
7. Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır.
8. Öyküleyici anlatımda bir olayın olması şarttır.
9. Yaşanmış olaylarda olay zincir, kurgulanmış olaylarda olay zinciri vardır.
10. 3. Şahıs anlatımda anlatıcı her şeyi bilir.
11. Öyküleyici anlatım sanat metinlerinde ve öğretici metinlerde kullanılır.
12. Sanat metinlerinde anlatıcı kurmaca kişi, öyküleyici metinlerde ise gerçek bir kişidir.
13. Kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
14. Öyküleyici anlatımda genellikle görülen (bilinen) geçmiş zaman eki “-dı” veya anlatılan geçmiş zaman eki “-mış” kullanılır.
ÖRNEK METİN 1:
Adam, sekretere rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı. Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu. Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; "Bekleriz" diye mırıldandı. Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi. Sekreter sesini çıkarmadan masasına döndü. Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi. Sonunda sekreter,
dayanamayarak yerinden kalktı. "Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok" diyerek rektörü ikna etmeye çalıştı. Anlaşılan çare yoktu.
ÖRNEK METİN 2:
Yaşlı adamın hastalığına çare bulunamayınca, kendisine evliya denilen birinin adresini vermişler. Söylenenlere göre en ağır hastalar o zatın duasıyla iyileşebiliyormuş. İhtiyar adam verilen adresi çaresizlik içinde cebine atıp doktorun yanından ayrıldığında, sokağın köşesinde simit satan 6 - 7 yaşlarındaki bir çocuğa rastladı. Çocuk son derece masum gözlerle kendisine bakıyor ve onu tanıyormuş gibi gülümsüyordu.
ÖZELLİKLERİ:
1. Lirik anlatımda dil “heyecana bağlı işlev”de kullanılır.
2. Coşku ve heyecana bağlı anlatım daha çok şiir, roman, hikâye, tiyatro türlerinde kullanılır.
3. Öyküleyici anlatımda bir olay ve durumun anlatılması; betimleyici anlatımda kişi, durum ve varlıkların betimlenmesi; lirik anlatımda ise duyguların ifade edilmesi esastır.
4. Coşku ve heyecana bağlı anlatımlarda kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
5. Öyküleyici anlatımlarda olay ve durumlar anlatılırken duygusal düşünceler katılmaz. Coşku ve heyecana bağlı anlatımda duygular ve içinde bulunulan ruh hali yansıtılır.
6. Coşku ve heyecana bağlı anlatımlarda devrik cümlelere ve sanatlı iadelere sıkça başvurulur.
ÖRNEK METİN 1:
Biricik sevdiğim,
Bırakıp gideli ellerimi, yapayalnız kaldım bu yabancı ellerde. Sensizlik meğer ne kadar zor bir şeymiş. İçimi acıtıyor aldığım her nefes. Yaşayan bir ölüden farksız yaşıyorum şu tatsız, tuzsuz hayatı. Bir zamanlar hep seninle dolu olan şehrin bütün sokakları artık sensizlik kokuyor. Bir başıma beni benimle bırakmakla ne kadar yanlış yaptın. Ne zaman gülen bir kişi görsem garipsiyorum artık. Tamamen yabancı oldu bu duygular bana. Daha ne kadar sürer bu bilmiyorum. Sana bir kez daha en içten duygularımla sesleniyorum. “Dön ne olur!”
Seni çok seviyorum.
ÖRNEK METİN 2:
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Yahya Kemal BEYATLI
ÖZELLİKLERİ:
1. Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2. Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
3. Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
4. Gereksiz ifadelere yer verilmez.
5. Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz.
6. Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktu
7. Savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir.
8. İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde işlenmeye daha elverişlidir.
9. Fıkra, deneme, makale, röportaj gibi türlerde kullanılır.
10.Yeteneğe, bilgi ve deneyime göre yöntem belirlenir.
11. Eleştirici bir bakış açısıyla yazılırlar. Anlatım tarzı sohbete varabilir.
12. İhtimal bildirmeyen, kesin, kanıtlanmış bilgiler kullanılır.
ÖRNEK METİN 1:
Edebiyat metninin dili günlük iletişim dilinden bütün bütüne ayrıymış gibi görülegelmiştir bizde.İstiareli, aktarmalı, doğallıktan uzak bir dil olarak düşünülmüştür hep.Edebiyat sözcüğü;süslü püslü, özentili, abartmalı ve boş sözler yığını gibi bir anlam kazanmıştır bu yüzden.Bunu da,edebiyat dilini günlük dilden apayrı gören bir anlayışa bağlayabiliriz.Oysa edebiyat dili günlük dilden tümüyle kopuk bir dil değildir.Gündelik dilin güzel, duygusal bir doku içinde yeniden düzenlenimidir bir bakıma.
ÖRNEK METİN 2:
“… Politika “ahkâk kesmek” olsaydı, bunu becerebilecek o kadar çok insan bulunurdu ki Türkiye’de. Üniversite kürsüsünün yüksekliğinde ahkâm kesmek, üniforma zırhının gerisinde ahkâm kesmek gazete sütununun açıklığında ahkâm kesmek, büyük memur masasında ahkâm kesmek çok kolaydır. Hatta oralarda kesilen ahkâmın politikacılardaki düşüncelerden de parlak olduğu söylenebilir. Ama onlarınki kadar gerçekçi ve yığınlarla bağlantılı olduğu söylenebilir mi?
www.dersturkce.com
2024