Atatürkün Eğitim ve Akılcılıkla İlgili Görüşleri Nelerdir? 2023-2024




Atatürkün Eğitim ve Akılcılıkla İlgili Görüşleri Nelerdir?



Ekleyen: DersTurkce.COM | Okunma Sayısı: 3034

Atatürk’ün Akılcılığa ve Bilime Verdiği Önem

 

Akılcılık insanın aklı ile gerçekleri anlama yeteneğine inanmak anlamına gelir.
Atatürkçülük;kişilerinkuruluşların devletin kendi fonksiyonlarını gerçekleştirmede akılcılığı amaca ulaşmayı sağlayacak araçlardan başlıcası olarak kabul eder.

Atatürkçülüğün en önemli özelliği akılcı ve bilimci bir davranış ve zihniyeti yansıtmasıdır. Bunun anlamı ise milli milletlerarası sorunlara duygusal ve dogmatik açıdan peşin hüküm ve kalıplarla değil akılcı bilimci ve pragmatik bir yaklaşımla eğilmektir. Genel olarak bu yaklaşımlarda insanlığın karşılaştığın her türlü sorunlara çare bulmak için durum ve şartlar her çareye başvurularak incelenip gözden geçirilirgerçeklere ve ihtiyaçlarauygun tartışma ve muhakeme sonunda bir karara varılarak uygulamaya başlanır. Burada egemen olan unsurlar mantık ve akıldır.

Akılcılık insanların doğru karara varması ve başarılı uygulamalar yapması için sağlam fikirlere sahip olmalarını ister. Fikirler anlamsız mantıksız boş sözlerle dolu olursa o fikirler hastalıklıdır. Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak faydasız zararlı ve birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar. Ayrıca toplumu harekete geçiren bir liderin düşünceleri görüşleri bütün bireylerin yaşama ilkesine uygunsa bütün bireylere mutluluk sağlayacak nitelikteyse onları aydınlatabilecek durumdaysa sürükleyici olur. Atatürkçülüğün gerçekleştirdiği bütün eserlerin temelinde sağlam düşünce akıl ve hareket vardır. Atatürk ; Akıl ve mantığın çözümleyemeyeceği mesele yoktur. diyerek bunu vurgulamıştır. Atatürkçülük’te “Bu dünyada herşey insan kafasından çıkar. Bir insan başının ifade etmeyeceği hiçbir şeyi düşünemiyorum ” ifadesi ile akılcılığın sorunları çözmede daima başarıyla uygulanabileceği ifade edilmektedir.

Atatürkçülüğe göre akılcılıkta İnsanların hayatına faaliyetine egemen olan kuvvet yaratma ve icat yeteneğidir. Bütün ilim adamları sorunların tespit ve çözümlenmesine uğraşanlar bütün fertler bilimsel yöntemlerle inceleme yapanlar yaratıcı bir biçimde düşünmezlerse gerçek müsbet anlamda bilimsel yöntemi kullanmamış olurlar. Dikkatli her konuyu inceleyen araştıran bilimsel araştırma ve problem çözme yöntemi akılcı yöntemlerdir.

Atatürkçülük’ te akılcılık terbiye edilmiş insan zekası ile bilim ve teknoloji bir bütün olarak ele alır. Zekanın terbiyesi kültür ile mümkündür. Atatürk “Bizim akıl mantık zeka ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidirler” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin meydana getirilmesinde yapılan her aşamada akılcılığın nasıl kullanıldığını dile getirmiştir.

Atatürkçülükte akılcılık insan ilişkilerinde ve faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Atatürkçülük ; akılcılığa bilim ve teknolojiye dayanarak Türk Devleti hayatını eğitim sistemini fikir hayatını ekonomik hayatı ve bunların değerlerini hedeflerini toplumsal ve hukuksal yapısını yönetim esaslarını tespit etmiştir. Bütün faaliyetlerin başlangıç noktası konulara akılcı bir yoldan yaklaşmak olmuştur. Atatürk eğitim müesseselerinde “Kitapların cansız teorileriyle karşı karşıya gelen genç beyinler öğrendikleriyle memleketin gerçek durum ve çıkarları arasında ilişki kuramıyorlar. Yazarların ve teorisyenlerin tek taraflı dinleyicisi durumunda kalan Türkiye’nin çocukları hayata atıldıkları zaman bu ilişkisizlik uyumsuzluk yüzünden tenkitçi karamsar milli şuur ve düzene uyumsuz kitleler meydana getirirler” sözü ile fikri gelişmenin tesisinde de akılcılığın gerçekçilik yapıcılık ve maddi sonuçlar almak olduğunu açıklamıştır.

Atatürkçülükte akılcılık güncel problemlerin çözümlenmesi için gayret sarfedilmesini ileriye dönük araştırmalar içinde bulunulmasını ve muhtemel gelişmelere ait doğru yorumların yapılmasını da kapsamaktadır.bu yönden ileri görüşlü geleceğe yönelik inkılapçı olmak Atatürk akılcılığının bir gereğidir. Bir milletin sağlıklı bir şekilde yaşaması ve refah seviyesini daima yükseltmesi o milleti oluşturan kişilerin akıl gücü ve akılcılığı kullanmaları ile doğrudan ilişkilidir. Atatürkçülükte kişilerin bilgili kılınmasıyla milletin sağlamlığı gerçekleşir. ” Kişiler düşünür olmadıkça hangi haklara sahip olduğunu anlamadıkça kitleler istenilen yöne herkes tarafından iyi veya kötü yöne yöneltilebilirler. Kendini kurtarabilmek için her kişinin geleceği ile bizzat ilgilenmesi lazımdır. Aşağıdan yukarıya temelden çatıya doğru yükselen böyle bir müessese elbette sağlam olur. Şüphe yok her işin başlangıcında aşağıdan yukarıya doğru olmaktan ziyade yukarıdan aşağı olması zorunluluğu vardır” Atatürk’ün bu sözlerinde ülkemizin bu güne kadar maruz kaldığı iç tehlikelerde bilinçsiz inançsız kişilerin oynadığı rolü görmek mümkün olduğu kadar ülkede birlik ve bütünlüğün sağlanmasında ve iç tehlikelerin önlenmesinde güçlü sağlam ve akılcı bir devlet otoritesinin ne kadar gerekli olduğunu görmek mümkündür.

Akılcılık faaliyetlerin düzenlenmesinde sorunların tespit ve çözülmesinde kullanılan yöntemleri ve yöntemleri kullanan kişileri kapsamına alır. Bunlardan yalnız birinin akılcı olması sonuç olmaz. Akılcılıkta karara varmada kullanılan bilgiler ve yöntemler gerçeklere uymalı ve bilimsel olmalıdır.

Akılcılık kişilere sorumluluklar verilmesini vazifelerini yaptıklarından ve yapamadıklarından sorumlu olmalarını ve sorumluluktan korkmamalarını öngörür. Başarı için vazifelilerin girişimlerde bulunmaları bu girişimlerden korkmamaları tek endişelerini yaptıkları icraatın isabetli olup olmadığı teşkil etmelidir. Akılcılık kişilerin ; çıkarlarından bencil emellerinden sıyrılmış aklında kanında vicdanında cevher olan canlı ve alevli ideallere sahip olmalarını öngörür.

Atatürk geleceğin Türkiye’sini ve onun Cumhuriyetini sağlam temellere oturtmak ve daima ileriye yeniye ve güzele gidişini sağlamak için akıl ve mantık kuralları çerçevesinde hareket etmiş bağnazlığa yobazlığa boş inançlara diğer bir deyiş ile akıldışıcılığa karşı çıkarak bugünkü çağdaş Türkiye’nin kurulmasını ve gelişmesini sağlamıştır.

Sonuç olarak ; Atatürk ” Ben manevi miras olarak hiçbir âyet hiçbir doğma hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel mihver ( eksen ) üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar” demek suretiyle ilme ve akla verdiği önemi bir kere daha vurgulamıştır.

Atatürk’ün Bilime Verdiği Önem:

Atatürk ün önem verdiği ve savunduğu kavramların hayatımızla olan uyumunu, hemen her alanda görmek mümkündür. Atatürk ün bilim konusuna yaklaşımı, bunun bir başka örneğidir. Atatürk, “İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur” derken, konuya olan ilgisini ön plana çıkartmaktadır.

Türk Milleti, gerçek karakterine ters düşen, cahillikten ve geri kalmışlıktan kurtulmak için, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ün göstermiş olduğu çağdaş uygarlık yolunda ilerlemeli; hedeflerine ulaşmak için bir an önce harekete geçmelidir. Bu hedeflere ulaşmak için gereken herşey yapılmalıdır. Türk Milletinin üstün karakteri bunu yapacak güçtedir. Atatürk ün bilime verdiği önem de, Türk Milletini bu hedefe ulaştıracak yollardan biri olduğu düşünülerek değerlendirilmelidir.

Atatürk; bilim ve fen hakkındaki görüş ve düşüncelerini şöyle ifade etmektedir:

” Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol göstericisi ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız… Aksine yükselmiş, ilerlemiş, medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız.

Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkumdur.

Başarılı olmak için aydın sınıf ve halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır. Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen bir vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.

İlerlemek yolunda yapılacak her önemli teşebbüsün, kendine göre önemli sakıncaları vardır. Bu sakıncaların en az dereceye indirilmesi için tedbir ve teşebbüslerde hata yapmamak lazımdır.İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma ve icad yeteneğidir. Manevi kuvvet ise özellikle ilim ve iman ile yüksek bir şekilde gelişir. Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul edilebilir, mantıki ve özellikle ilmi olması şarttır.

Her yeni yetişen kendinden eskisini beğenmeyecek kadar yükselirse, ancak o zaman gelecek nesiller birbirinden kademe kademe yüksek seviyede bir yükselme grafiği meydana getirebilir ki, insanlığın ilerlemesinin amacı da budur. Bir millet için mutluluk olan bir şey diğer millet için felaket olabilir. Aynı sebep ve şartlar birini mutlu ettiği halde diğerini mutsuz edebilir. Onun için bu millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden istifade edelim, ancak unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz. Milletimizin tarihini, ruhunu, geleceklerini gerçek, sağlam, dürüst bir görüşle görmeliyiz. Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir. İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır.

Bu millet ve memleket ilme, irfana çok muhtaç; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş olanları korumak kadar doğal ve lüzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve öğretim görmek için ilim ve fen almak için Avrupaya, Amerikaya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz. İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuz. Bu nedenle artık himaye çok zayıf kalır. Bunun yerine mecburiyet geçerli olur. Hayati gerçekleri bilerek, bilmeyenlere de uygun bir yol ile veya zor ile anlatarak amacımıza yürüyeceğiz. Bizi o amaca varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri dış düşmanlardır. Bunlar bizi bir sömürge haline koymak için ilerlememizi istemeyenlerdir. Fakat çiftçi arkadaşlar, muhterem babalar, bizim için bunlardan daha zararlı, daha öldürücü bir sınıf daha vardır: O da içimizden çıkması muhtemel olan hainlerdir. Aklı eren, memleketini seven, gerçeği gören kimselerden böyle bir düşman çıkmaz. İçimizden böyleleri çıkarsa onlar ya aklı ermeyen cahiller, ya memleketini sevmeyen kötüler, ya gerçeği görmeyen körlerdir. Biz cahil dediğimiz zaman mutlaka okula gitmemiş olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim ilim, gerçeği bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de, özellikle sizlerin içinizde görüldüğü gibi, gerçeği gören gerçek bilginler çıkar.

Sanayileşmek, en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz. En başta vatan savunması olmak üzere, ürünlerimizi değerlendirmek ve en kısa yoldan en ileri ve mutlu Türkiye idealine ulaşabilmek için, bu bir zorunluluktur. İtiraf ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim, teknik ve her türlü buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunludur.

Harp sanayi kuruluşlarımızı, daha çok geliştirme ve genişletme için alınan tedbirlere devam edilmeli ve sanayileşme çalışmamızda da ordu ihtiyacı ayrıca gözönünde tutulmalıdır. Bütün uçaklarımızın ve motörlerinin memleketimizde yapılması ve hava harp sanayiimizin de bu esasa göre geliştirilmesi gerekir. Hava kuvvetlerinin kazandığı önemi gözönünde tutarak, bu çalışmayı planlaştırmak ve bu konuyu layık olduğu önemle milletin görüşünde canlı tutmak lazımdır. İlim, tercüme ile olmaz, inceleme ile olur. İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki, beni bilim adamları aydınlatsınlar. Onun için siz kendi ilminize, irfanınıza güveniyorsanız, bana söyleyiniz, sosyal ilimlerin güzel (yapıcı) yönlerini gösteriniz, ben takip edeyim.

Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz (ödün) vermediğimizi akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver (eksen) üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”

 




 Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece dersturkce.com'a aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten dersturkce.com sorumlu değildir.İLETİŞİM:dersturkcem@gmail.com
Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.