öğretmenle ilgili hikaye öğretmenlerle ilgili hikayeler öğretmen ile hikayeler bir öğretmenin anısı öğretmen anıları
2003 yılında Anadolu'nun şirin bir ilinin küçük bir ilçesine ilk kez atandım. Bu şirin ve küçük ilçeye büyük bir heyecan ile sanki yıllardır ayrı kaldığım bir sevdiğime kavuşurcasına uzun yolculuğumda gözlerimi bir saniye bile kırpmadan vardım.

Heyecanımı her akşam henüz ataması yapılmamış eşime mutluğumu biraz da gizleyerek anlatıyordum. Çünkü gece karanlığında ve yalnızlığında bende yıllarca hep hayal etmiş umudum ile üzüntülerimi arkadaş etmiştim. Bu heyecan dolu günlük okul hikâyelerim onu hazırlandığı sınava biraz daha hırsla, azimle çalışmasına sevk ediyordu.

Günler geçtikçe okuluma, öğrencilerime, mesleğime, meslektaşlarıma ısınmaya çevremi de tanımaya başladım. Aynı okuldan mezun olup aynı ilçeye birlikte atandığım hemşerim olan arkadaşım Murat bir gün çok mutlu bir surat ifadesi ile bana 

_ "Ya hu burda bir hemşerimiz varmış. O da bu yıl zorunlu hizmete gelmiş buraya. Yakın bir köyde sınıf öğretmeniymiş onunla tanıştım biraz önce ismi Mesut. Tam bizim oraların adamı gare bir güler yüzlü aman bir tatlı dilli sanki 40 yıllık tanışım ha ben çok sevdim valla senden de bahsettim çok merak etti."

Askerlik gibi yani bir yerde yeni bir diyar da insan hemşeri sözünü duyunca nasılda seviniyormuş sanki kardeşim ile buluşucam. Arkadaşım anlattıkça benim kalbim coşmaya başladı.

_"Aman bir an önce tanışalım gidelim bir akşam ailecek görüşelim" dedim.

Aradan geçen bir hafta içinde Mesut ile görüşmemiz bir türlü gerçekleşmedi. Benim okul dışı çalışmalarım onun zaten köyden geç gelişi buluşmamıza engel oldu. Salı günü okul çıkışı yine akşam vakti tam eve girerken Murat'ın sesini duydum hızlı hızlı bana yaklaştı ve 

_ "Az önce Mesut' a rastladım seni sordu. Yarın törenden sonra erken gelecekmiş köyden, mutlaka yarın akşam bize gelin dedi. Özellikle seni sordu mutlaka haber ver birlikte gelin diye de tembih etti çok da selamı var" dedi.

"Ve Aleyküm Selam, dedim. İnşallah yarın tanışırız artık Mesut ile deyip planımızı yaptık ve ayrıldık.

Ertesi gün benim meslek hayatımda ilk Öğretmenler Günümdü. Heyecan ile sabah kalkar kalkmaz önce eşimin sonra tek tek önce ilkokul öğretmenimin sonra artık meslektaşları olduğum branşımı bana sevdiren beni bu branşa yönlendiren çok sevdiğim öğretmenlerimi tek tek aradım. Çünkü ilk arayan hep ben olamaya çalışmıştım.

Okuluma geldiğimde heyecanım katlanarak büyüdü. Daha okulun kapısından girer girmez soğuk bir surat ile karşılaşınca heyecanım bir anda endişeye döndü. Okul Müdürüm üzgün bir ifade ile bir bir grup köy öğretmeninin trafik kazası geçirdiğini ve bir öğretmenin vefat ettiğini söyledi. Şaşkınlık ve üzüntü ile karışık ağzımı açamadan;

_ "Vefat eden öğretmen galiba Hemşeriniz Mesut Öğretmenmiş başınız sağ olsun".

Acaba hala rüyada mıyım ki diye düşünürken çalan teneffüs zili ve etrafıma toplanan boynuma atlayan öğrenciler bunun rüya olmadığını hatırlattılar. Tabi kafam o kadar karışık kalbim o kadar buruktu ki yıllardır beklediğim gün bu günmüydü yoksa bu gün hayatımda yaşadığım en acı gün müydü?

İptal edilen kutlama törenlerinin yerine sade acı bir tören düzenlendi. Evine gittik bir misafir gibi ama bizi güler yüzlü Mesut öğretmen değil, acılı bir eş, matem dolu bir ev ve sabahtan beri ağlayan bir bebe karşıladı.

Sabah ne kadar mesut olduğunu söylüyordu eşi. Ve araçlarında açılan bir öğretmenler günü klasiği öğretmenler sorunları ile ilgili yorumları anlattı bir kazazede arkadaşı. Ne zor ve meşakkatli bir meslek olduğunu söylemiş birisi. Birisi de "Yapılmaz kardeşim bu iş geldik dağın başına bu köye her şey eksik her şey problem"

Bir bir anlatılmış sorunlar sabah mahmurluğunda. En arkadan Mesut bir ara,

_" Vallahi bir daha dünya ya gelsem yine öğretmen olmak isterdim. Ben dedeme söz verdim ne olursa olsun mesleğimi en her şartta en iyi şekilde yapmaya çalışacağım. Bu iş maddiyat ile ölçülemez."

Sohbet devam ederken yolda saklanmış buzun üzerinde kayıp savrulan araç ve malum sonuç. Hastaneden o soğuklardan soğuk morgdan Mesut öğretmenin cansız bedenini çıkarırken ona dualar ettim.

_"Allah sana rahmetiyle muamele etsin. Bu dünya da tanışmamızı nasip etmeyen Rabbim bizi Ahiretinde tanıştırsın".

Ondan sonraki her öğretmenler günümde sabah ayna karşısında ilk sözüm,

_" Bir daha dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum" diyerek O' nu anıyorum. Ve maalesef öğretmenler gününde kalbim hep hüzünlü gözüm hep yaşlı oluyor.

alıntı