DÜNYA ENGELLİLER HAFTASI ( 3 ARALIK ) 2023-2024




DÜNYA ENGELLİLER HAFTASI ( 3 ARALIK )



Ekleyen: DersTurkce.COM | Okunma Sayısı: 11036

DÜNYA ENGELLİLER HAFTASI (3 ARALIK)

3 Aralık Dünya Engelliler Haftasıdır. Sakatlık insanlığın ortak sorunudur. Bu yüzden Engelliler Haftası yalnız ülkemizde değil Birleşmiş Milletlere üye 156 ülkede aynı zamanda değerlendirilir.

Engelliler Haftası boyunca; sakatlık sorunu, sakatlığın önlenmesi ve Engellilerin eğitimi konusu üstünde durulur. Radyo ve televizyonda konu ile ilgili programlar yayınlanır.

 

SAKATLIĞIN BELLİBAŞLI NEDENLERİ
Engellilerle, sakatlıklarla ilgili çeşitli sorunlar vardır. Sakatlığı doğuran nedenler, Engellilerin eğitimi bunların başlıcalarıdır.

Sakatlığın Nedenleri: Sakatlıklar akraba evliliği, gebelik öncesi tedbirsizlik, aşıların zamanında yapılmaması, kazalar gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. .

a- Akraba evliliği: Doğuştan sakatlıkların önemli bir bölümü akra­ba evliliklerinden ortaya çıkar. Yakın akrabaların teyze, hala, amca, dayı çocuklarının evliliği sonunda çok sayıda kör, sağır, dilsiz ve geri zekâlı çocuk doğmaktadır.
Ankara ilinde yapılan bir araştırma sonucunda 100 sakat çocuktan 30'unun yakın akraba evliliğinden doğan çocuklar olduğu görülmüştür.
b- Gebelik öncesi tedbirsizlikler: Bebek bekleyen annelerin sık sık röntgen filmi çektirmesi, doktora gitmeden ilaç alması çok sık sigara ve alkollü içki içmesi doğan çocuğun sakat olmasına neden olur.
c- Aşıların zamanında yapılmaması: Doğumdan sonraki ilk yılda verem, çocuk felci aşılarının zamanında yaptırılması gerekir. Aşılar zama­nında yaptırılmazsa türlü sakatlıklar ortaya çıkar. Trahom, çocuk felci, roma­tizma, kalp ve damar hastalıklarının koruyucu, iyileştirici ilaç ve aşıları vardır. Bu aşı ve ilaçların doktor denetiminde verilmesine özen gösterilmeli­dir.
d- Kazalar: İş kazaları, tarım kazaları, trafik kazaları, yangınlar, ateşli silahlar belli başlı sakatlık nedenleridir. Trafik kurallarına uyulmama sonucu her yıl ülkemizde çok sayıda trafik kazaları oluyor. Bu kazalarda çok sayıda yurttaşımız ölüyor. Yukarda sayılan her tür kazadan korunmak ve sakat kalmamak için dikkatli olalım. Kurallara uyalım. Uymayanları uyara­lım.

ENGELLİLERIN İYİLEŞTİRİLMESİ VE EĞİTİMİ
Engellilerin iyileştirilmesi: Sakatlık yapan hastalık ve kazalardan sonra hemen önlem alınmalıdır. Özellikle trafik kazalarında ilk yardım çok önemlidir. Kazalardaki ölümlerin yarıdan çoğu ilk yarım saat içinde olur. Kaza sonrası hiç zaman geçirmeden yaralıyı en yakın hastaneye ya da dokto­ra ulaştırmalıdır. Hastanelerde Acil Yardım Servisleri vardır. Bu bölümde günün her saatinde doktor bulunur. Kazaya uğrayanlara ilk tedavileri burada yapılır.

Engellilerin Eğitimi: Engellilerin eğitimi denilince daha çok özürlü (sakat) çocuklar akla gelir. Yurdumuzda; görmeyen, işitmeyen, hareket edemeyen, zihinsel, ruhsal dengesi bozuk 4.500.000 yurttaşımız var. Bu sayı­nın 1.400.000 kadarı çocuktur. Sakat çocuklarımızdan; görmeyenler için 7, işitmeyenler için 21, ortopedik özürlüler için l okul açılmıştır. Zihinsel ve ruhsal özürlüler ise belirli okullarda özel dershanelerde öğrenim görmekte­dir.

Engelliler da yaşamlarını sürdürmek için çalışmak ve gelir sağlamak zo­rundadır. Çalışmak, severek çalışmak yaşamı güzelleştirir, insanı mutlu eder.

Engellilere acımak, onlara bakarak duygulanmak soruna çözüm getir­mez. Engellilerin da yapabileceği işler vardır. Engellilere çalışabilecekleri alan­larda iş vermek gerekir. Yasalarımız her yüz işçi çalıştıran işyerinin iki sakat işçi çalıştırması zorunluluğunu getirmiştir.

Bütün ülkelerde olduğu gibi yurdumuzda da Engelliler korunur. Örneğin ülkemizde çalışan Engelliler gelir vergisini indirimli öderler. Hareketlerini kolaylaştırmak için yurt dışından getirilen araç ve gereçlere gümrük vergisi ödemezler. Çalışan Engelliler isterlerse erken emekli olabilirler.

Okulda, sokakta gördüğümüz Engellilerle alay etmeyelim, gülmeyelim. Hiç bir sakatlığın isteyerek olmadığını bilelim. Engellilere yolda, geçitlerde, taşıt araçlarında yardımcı olalım. Onları üzmemeye, kırmamaya özen göste­relim.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL KURULU’NUN 9 ARALIK 1975’DEKİ TOPLANTISINDA KABUL EDİLEN 3447 SAYILI SAKAT KİŞİLERİN HAKLARI BEYANNAMESİ
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üye ülkelerin vaatlerine uyarak, Birleşmiş Milletler Beyannamesi hükümleri altında gerekli işbirliği tedbirlerini almak için ve sakat kişilerin hayat standartlarını yükseltmek amacıyla;

İnsan hak ve özgürlüklerinde, Evrensel Beyanname ilan edilen barış esasları çerçevesinde kişinin insan haysiyetine ve sosyal adalete inancını tekrar ederek;

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, İnsan Hakları Uluslar arası Antlaşmasında, Çocuk Hakları Beyannamesinde, Akıl Hakları bildirisinde olduğu gibi Uluslar arası Çalışma Teşkilatı ((ILO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve diğer organizasyonların yönetmeliklerinde, tavsiye ve tekliflerinde belirtilen prensipleri hatırlayarak;

Keza Ekonomik ve Sosyal Konseyin 6 Mayıs 1975’teki “Sakatlığın önlenmesi ve Engellilerin Rehabilitasyonu” ile ilgili kararını hatırlayarak;
Sosyal Kalkınma ve Gelişme Beyannamesinde belirtilen, fiziksel ve zihinsel bozuklukları olan kişilerin bakım ve rehabilitasyonunu güvence altına alan ve hakların korunması lüzum belirtilen hususlara önemle işaret ederek;

Fiziksel ve zihinsel sakatlıkların önlenmesi, sakat kişilerin çeşitli faaliyet alanlarındaki yeteneklerini geliştirmelerine yardım edilmesi ve normal hayattaki beraberliklerinin geliştirilmesi gereğini daima hatırda tutarak;
Ve belirli ülkelerin kalkınma çabaları içinde bu konuda çok sınırlı çalışmalarla katkıda bulunabileceklerini bilerek Sakat kişilerin hakları beyannamesini ilan etmekte ve aşağıda belirtilen bu hakların korunması için hem ulusal hem de uluslar arası tedbirlerin alınmasını istemektedir.

1- "Sakat Kişi" normal bir ferdi, kişisel veya sosyal yaşayışında kendi kendine yapması gereken işleri bedensel veya zihinsel kabiliyetlerinde, kalıtımsal veya sonradan meydana gelen herhangi bir noksanlık sonucu yapamayan kişidir.
2- Sakat kişiler bu beyannamede belirtilen haklardan tam olarak yararlanacaklardır. Bu haklar, sakat kişinin veya ailesinin sahip olduğu ırk, renk, cinsiyet, lisan, din, siyasal ve diğer fikirler, milliyet veya sosyal orijin, servet ve doğum gibi konularda hiçbir ayrıcalık gözetilmeden dünyadaki bütün sakat kişilere tanınmıştır.
3- Sakat kişinin insan haysiyetine saygı gösterilmesi onun en doğal hakkıdır. Fakat kişilerin, sakatlık veya noksanlıklarının sebebi ne olursa olsun sahip oldukları düzgün yaşama şartlarına mümkün olduğu kadar normal ölçüde ve çok sahip olmak haklarıdır.
4- Sakat kişiler de, diğer insanların sahip oldukları medeni ve siyasi haklara sahiptirler. Akıl Hastalarının Hakları Beyannamesinin 7. maddesinde bu hakların sınırlandırılması ya da kaldırılması ile ilgili hükümler belirtilmiştir.
5- Sakat kişilerin mümkün olduğu kadar kendilerine güvenmelerini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.
6- Sakat kişiler tıbbi, psikolojik ve fonksiyonel tedavi haklarına sahiptirler. Protez ve ortopedik uygulamalar, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon çalışmaları, eğitim, mesleki eğitim, staj ve rehabilitasyon, yardım, istişare, plasman hizmetleri, sakat kişinin kabiliyet ve maharetlerini en yüksek düzeye çıkaracak ve onların sosyal beraberliğini hızlandıracak diğer bütün faaliyetler bu maddenin kapsamına girmektedir.
7- Sakat kişiler ekonomik ve sosyal güvenlik, düzgün hayat standardı haklarına sahiptirler.
8- Sakat kişilerin özel ihtiyaçları, ekonomik ve sosyal planlamanın her safhasında nazarı dikkate alınmalıdır.
9- Sakat kişiler aileleriyle veya yakınlarıyla birlikte yaşama ve her türlü sosyal, yaratıcı ve eğlendirici faaliyete katılma haklarına sahiptirler. Hiçbir sakat kişi ikamet ettiği çevre nedeniyle, durumu veya gelişmesi için gerekli isteklerinde ayrıcalığa tabi tutulamaz.
Eğer bir sakatın muhakkak özel bir müessesede veya çevrede kalması gerekiyorsa o zaman bu çevrenin, kendi normal yaşıtlarının kaldığı ve yaşadığı çevreye mümkün olduğu kadar yakın olması gereklidir.
10- Sakat kişiler her türlü istismara, ayrılma, kötüye kullanılabilir ve haysiyet kırıcı yasa ve muamelelere karşı korunmalıdır.
11- Sakat kişiler, şahıslarının ve mallarının korunması elzem olduğu hallerde, yeterli yasal yardımı sağlamaya muktedir olabilmelidirler. Eğer adli durum kendi gelişirse o zaman bu kişinin beden veya zeka durumu tümüyle dikkate alınmalıdır.
12- Sakat kişiler, haklarıyla ilgili her hususta kendilerine ait kuruluşlarla her zaman istişarede bulunabilmelidirler.
13- Bu beyannamede yazılı olan haklar, mümkün olan her türlü uygun vasıtayla sakat kişilere ve ailelerine tam olarak duyurulmalıdır.
 
 
*ENGELLİLER HAFTASI KONUŞMA METNİ*

SEVGİLİ ARKADAŞLAR!
3 Aralık günleri arası Dünya Engelliler Günü'dür. Bugün, sakatlığa sebep olan etkenler açıklanır ve bu sebeplerin ortadan kalkması için çareler araştırılır. Engellilerin eğitilebilmeleri ve iş sahibi olabilmeleri için gerekli şartlar oluşturulmaya çalışılır.

Akraba evliliği, gebelik öncesi tedbirsizlikler, aşıların zamanında yapılmaması ve kazalar sakatlığın en önemli sebepleridir. Engellilerinde hayatlarını sürdürebilmek için çalışmaları ve gelir sağlamaları gerekir. Engellilere acıyarak ya da onlara bakıp duygulanarak sorunlarını çözemeyiz. Onların da yapabileceği işler vardır. Engellilerin iş sahibi olmalarına yardımcı olmak zorundayız. Kanunlarımız işlerinde çalışan her 100 işçiden 2 sinin sakat işçi olmasını zorunlu kılmıştır.

Gördüğümüz Engellilerle alay etmeyelim ve gülmeyelim. Bir gün bizim de sakat kalabileceğimizi aklımızdan çıkarmadan onlara yardımcı olalım.

Hepinize kazasız ve sağlıklı günler, mutlu bir ömür diliyorum!

*ENGELLİLER HAFTASI OKUMA PARÇASI*
 
TOPAL
Anadan doğma sakattı. Bir bacağı, ötekinden biraz kısa olduğu için yürümeğe başlamasıyla, öteki insanlar gibi yürüyemediğini ve aksadığını hemen fark etmişti.

Babası, onu göstermedik doktor bırakmamıştı.

Fakat hiç çare bulamamıştı. Bacağın biri, doğuştan kısaydı. Bunun çaresini bulmağa, henüz insan bilgisi yetmiyordu. Doktorlar: Hem o kadar önemli de değil, diyorlardı. «Ayağın biraz aksaması, büyük bir eksiklik değildir.»

Ama o öyle düşünmüyordu. Öbür çocuklardan ayrı, başka bir şey olduğunu ve kendisi gibi çocuklara pek az, adeta binde bir rastlanabileceğini görüyordu. Onu kim görse, ilk önce aksayan bacağına bakıyor değil miydi? Okul yaşı geldiği zaman hüngür hüngür ağladı. Bu çocuk, ötekiler gitmeğe can atarken okulu istemiyordu. Başka sağlam çocuklarla bir araya gelmekten ödü patlıyordu. Diretti. Okula gitmek istemiyordu. Kendisine öğretmen tutsunlardı. Evde öğrenecek, sonra ilkokul imtihanını verecekti. Ana baba, üzüntüsünden hastalanmasın diye isteğini yerine getirmek zorunda kaldılar.

O da sözünde durdu. Özel ders alıp okudu. Sonra yaşı gelince ilkokul bitirme imtihanlarına girip diplomasını aldı...

Fakat daha fazla okuması lazımdı. Ortaokulu da evde tamamlayamazdı kesinlikle okula gitmesi gerekiyordu. O önce yine istemedi. Fakat babası bu sefer artık ona kulak asmadı.

Tekin'i böylece ortaokula yazdırdılar. Yazdırırken, okul arkadaşlarının ona ne kadar eziyet edeceklerim hiç düşünmemişlerdi. Hâlbuki zavallı çocuk, daha okula gittiği ilk gün, arkadaşları ona adını bile sormadılar. Her gören:

— Topal! Diyordu

Ve Tekin böylece daha ilk günden, çok utandığı kusuru yüzüne vurula vurula karşılandı.

«Aaa! Topal!»
En çok korktuğu söz buydu.
Ne tuhaf, daha «Günaydın! Sen kimsin?» demeden onu bu sözle karşılamışlardı: Topal!
Ve o günden sonra hep öyle gitti : «Topal aşağı, topal yukarı! Topal şöyle dedi, topal şunu yaptı!»
Hep böyle. Çaresiz Tekin kendi kendine bile söylemekten çekindiği bu korkunç sözle çağırılmaktan o kadar utanıyor, öyle sıkılıyordu ki daha ilk günden, okulda kimse ile arkadaş olamayacağını anladı. Hem zaten okula niçin gidiyordu? Okuyup öğrenmek için değil mi? Mademki kendisini aşağılık görüyor, kendisiyle alay ediyor ve adını bile sormayarak kendisine topal diyorlardı o halde o da kimse ile arkadaş olmayacak, kendisini tamamen derslerine verecekti...

Tekin, değil öteki derslerde jimnastik dersinde bile kısa zamanda arka­daşlarını geride bıraktı. Hem ne geride bırakış?

Yılsonu geldi karneler dağıtılırken Müdür, Tekinin sınıfını şu sözlerle alkışladı:

— Hepiniz iyi çalışmışsınız. Fakat aranızda bir arkadaşınız var ki onu övmeden edemeyeceğim. Bu çocuk bir yıldız, nasıl diyeyim? Çalışkan, çok başarılı biri.

Bütün sınıfın gözleri, bir anda Tekine döndü. Öğretmen bir göz işareti yaparak Tekin'i ileri çağırdı. Müdür Tekinin elini sıktıktan sonra:

— Seni kutlarım oğlum! Dedi. Söyle bakayım bana, senin adın ne?. Tekin sınıf arkadaşlarını acı bir gülümsemeyle süzdü ve onlara bir ders, önemli bir ahlak dersi vermek isteyerek, gür bir sesle şu cevabı verdi:

—Topal!

O güne kadar Tekin'e «Topal» diyen arkadaşları bir suçlu gibi yere baktılar. Bu olaydan sonra arkadaşları O'nu hep Tekin diye çağırdılar.

F. Canan CEM
YAVRUTÜRK Dergisi'nden
 
 
*ENGELLİLER HAFTASI GÜZEL SÖZLER*

* Özürlü vatandaşlar, sadakaya muhtaç olmadan yaşamalı.
* Sakatlık bir kusur değildir.
* Sakatlar yardıma değil, şefkate muhtaçtır.
* Sakatlara saygı, onlara yaşama sevinci verir.
 
 
*ENGELLİLER HAFTASI ŞİİRLERİ*

KÖR İLE KÖTÜRÜM

— Bak arkadaş, ne ben sağlam
Bir adamım...
— Ne ben tamam
Bir insanım.
— Ben kötürüm,
— Ben de körüm;
Hem anadan doğma körüm,
Ben düşündüm ki ikimiz
Tam bir insan olmak için
Her şeye malikiz:
Senin kuvvetli bacakların var.
Benim gözlerim de bakar.
Ben senin gözün olurum.
Gecen, gündüzün olurum.
— Ben de sana bacak, ayak
—Öyleyse hiç düşünme, kalk!
Senin için
Ben bakarım ve görürüm
— Ben de seni istediğin
Yere alır, götürürüm.
Böyle işte;
İki mihnet birleşince
Bir teselli hasıl olur,
Mihnetliler de kurtulur.

Tevfik FİKRET
 
 
HAYAT HERKESE GÜZEL

Gücünüz yerindeyse,
Sağlıklıysa başınız,
Bir sakat görürseniz,
Sevgiyle yaklaşınız.

İnan kimse istemez,
Eksik olsun bir yeri.
Sağlamsan yavrum şükret,
Değerlendir günleri.

Özürlü kardeşlerim,
Asla üzülmeyiniz.
Hayat herkese güzel,
Bizlerse sizinleyiz.

Mehmet ŞAHİN
 
 
GENÇ YAŞIMDA FELEK VURDU BAŞIMA

Genç yaşımda felek vurdu başıma
Aldırdım elimden iki gözümü
Yeni değmiş idim yedi yaşıma
Kayıbettim baharımı yazımı

Bağlandım köşede kaldım bir zaman
Nice kimselere dedim eleman
On onbeş yaşıma girince hemen
Yavaş yavaş düzen ettim sazımı

Üç yüz on’da gelmiş idim cihana
Dünyaya bakmadan ben kana kana
Kader böyle imiş çiçek bahane
Levh-i kalem karar yazmış yazımı

Aşık Veysel Şatıroğlu
 
 
BİZLER ÖZÜRLÜYÜZ

Kimimiz işitmez, kimimiz görmez
Bizler özürlüyüz, kusurlu değil.
Korkmayın bunlardan hiç kimse ölmez
Bizler özürlüyüz kusurlu değil.

Bak gözüm görmezde resim yaparım,
Ben de bu yolları hep adımlarım
Bende bir bireyim her yerde varım
Bizler özürlüyüz, kusurlu değil.

Bak onun kulağı duymuyor, neyler
Hepsi nota bilir, şarkılar söyler
Bize acımasın ağalar beyler
Bizler özürlüyüz kusurlu değil.

Bak burada kolu yok, bacağı sakat
Değnekle geziyor buluyor takat
Yaşamımız zordur, biliriz fakat
Bizler özürlüyüz kusurlu değil.

Bize imkân verin budur son sözüm
Görün bak ne yapar o zaman özüm
Ürettikçe görür gönülden gözüm
Bizler özürlüyüz kusurlu değil.

Nice insan var ki gönülden görür
Yürekten işitir, yürekten yürür
COŞARİ yürekten konuşur durur,
Bizler özürlüyüz, onlarsa değil.

İbrahim Coşar
 
 
NE MUTLU BANA ÖZÜRLÜYÜM!

Ne mutlu bana özürlüyüm,
Hayata umutla, azimle bakıyorum.

Ne mutlu bana özürlüyüm,
Yapacaklarım sınırlı ama ufkum geniş.

Ne mutlu bana özürlüyüm,
Bir hedefim var ve o hedef için yaşıyorum.

Ne mutlu bana özürlüyüm,
İstediğim her işi yapabiliyorum.
X
Ne mutlu bana özürlüyüm,
Üzülmeden yaşıyorum.
Kim bilir belki de buna mecburum.

Ne mutlu bana özürlüyüm
Düşünmüyorum artık beni dışlarlar diye.

Ne mutlu bana özürlüyüm,
Yardım almadan yaşıyorum

VOLKAN DİLMAÇ
1997
 
 
SEN ÖZÜRLÜ OLSAYDIN

Kader sana ansızın indirseydi tokadı
Ömrünün baharında sararıp ta solsaydın
Bir anda uçup gitse dizlerinin takatı
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Tanrım sana bu güzel elleri vermeseydi
Masmavi gökyüzünü gözlerin görmeseydi
Dünyada olanlara aklın hiç ermeseydi
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Candan sevdiğin biri bu hale düşse idi
Belki sana bir ibret belki bir hisse idi
Felek sana müebbet bir ceza kesse idi
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Kutsaldır özürlüye vereceğin her emek
Ona nasılsın deyip yüzüne gülümsemek
İnsana yakışır mı ondan bana ne demek
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Neden hor görüyorsun tanrı verdiği canı
Belki onunda vardır senden üstün bir yanı
Asla dilemem ama Allah korusun hani
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Gelin bu insanlara artık sahip çıkalım
Çevresine örülmüş duvarları yıkalım
Vicdanına danışıp bir hesap yap bakalım
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

İbrahim Yavuz




 Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece dersturkce.com'a aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten dersturkce.com sorumlu değildir.İLETİŞİM:dersturkcem@gmail.com
Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.