EMİNE TEYZE’NiN CiLEK RECELi
Emine Teyze, apartmanın bitişiğindeki evde oturur.
Orası eskiden apartmanın kömürlüğü olarak kullanılırmış.
Herkes yakıt olarak doğal gaz kullanmaya başlayınca
orayı temizlemişler. Kırık dökük yerleri onardıktan sonra
da kiraya vermişler. Kira parasıyla apartmanın giderlerini
karşılamayı kararlaştırmışlar. İlk kiracı da Emine Teyze
oldu.
Biz onu çok seviyorduk. Köyden taşınmışlardı. iki
kızı bir oğlu vardı. Boş durmayı hiç sevmezdi Emine
Teyze. Apartmanın çevresindeki küçücük bahçe o gelince
yeşillendi. Renk renk kasımpatılar, aslanağızları, güller
dikti. Annemi görünce yakınırdı:
“Güneşe hasret zavallı çiçekler. Günde yarım saatçik
yalayıp geçiyor. Bu kadar güneş yetmez ki onlara.”
Annem hak verirdi ona. Başını sallar:
“Haklısın Emine Teyze, çok düzensiz yerleştirmişler
yapıları. Yalnız çiçekler değil, biz bile göremiyoruz
güneşin yüzünü.” derdi.
Emine Teyze çok şakacı bir kadındı. Anneme takılır:
“Sizin ayağınız var, yürüyüp gidersiniz parklara. Ya
bu elsiz ayaksız yavrucaklar ne yapacak?” der, çiçekleri
gösterirdi. Onları hep insanmış gibi düşünmesi çok
hoşuma giderdi. Bitkileri sevmeyi, onları incitmemeyi
Emine Teyze’den öğrendim, diyebilirim.
Evinin işini ve çiçeklerle ilgilenmeyi bitirdikten sonra
kapı önüne bir sandalye çıkarırdı. Orada oturur, dantel
işlerdi. Gelen geçen kadınlar ilgiyle bakardı eline. Dantel
motifini inceler, hayran kalırlardı güzelliğine. Kimisi eve
koşup biraz ip alır gelir, aynı örneği çıkarmaya çalışırdı.
El işi yapamayan kadınlar:
“Bize de işle Emine Teyze. ipini alırız, el emeğini de
öderiz.” derlerdi.
(...)
Ben ders çalışmaktan sıkıldığımda balkona çıkar,
onu gözlerdim. Benimle de ilgilenir, şakalaşırdı. Bana
“Salon Çiçeği” derdi, evden pek çıkmadığım için.
Babam, Emine Teyze’nin oğluna kendi çalıştığı yerde
çaycılık işi bulduğunda kadıncağız bizi yere göğe
sığdıramaz oldu. Herkese ne kadar iyi insanlar
olduğumuzu anlata anlata bitiremiyordu. Bizim aileyi
dünyanın en iyiliksever ailesi ilan etmişti neredeyse.
Mahallemizdeki işsizler bu olaydan sonra babamın
yolunu gözlemeye başladılar. Kimi zaman onu sokakta
yakalarlar; oğullarına, kızlarına iş bulmasını isterlerdi.
Babam kimseyi kırmak istemezdi ama o kadar kişiye
nereden iş bulacaktı? Yine de sağa sola telefon eder,
arkadaşlarına sorar, çevresindeki insanlar için iş arardı.
(...)
Bir akşam Emine Teyze bize oturmaya geldi. Elinde
de küçük bir kavanoz reçel vardı, çilek reçeli.
“Ben yaptım, afiyetle yiyin.” dedi.
Ben de babam da çilek reçelini çok severdik. Emine
Teyze daha kapıdayken hemen tatmak istedik. Koşarak
mutfağa gidip iki çay kaşığı getirdim. Reçeli tattık,
gerçekten çok güzeldi. Babam ağzını şapırdatarak Emine
Teyze'yi kolundan tutup oturma odasına götürdü:
"Gel bakalım Emine Hanım, otur şöyle. Önce şu
reçeli nasıl yaptın, onu anlat, sonra hâl hatır sorarım.
Aklıma herkesi rahatlatacak bir düşünce geldi." diyerek
bizi de meraklandırdı.
Emine Teyze, reçelinin beğenilmesinden kıvanç
duymuştu. Rahatça kuruldu koltuğa ve ballandıra
ballandıra anlattı. Babam:
“Başka reçeller de yapabilir misin peki?” diye sorunca
Emine Teyze, bu da bir şey mi anlamında elini salladı.
“Sen ne diyorsun Mehmet Bey oğlum, elli çeşit reçel
yaparım ben. Patlıcan reçelinden tut, muz reçeline kadar.
Elime ne geçerse onun reçelini yapabilirim.”
Ben de Emine Teyze’nin yanına oturmuş hayran
hayran onun anlatışını izliyordum. Bana sarılarak:
“Bu salon çiçeğinden bile reçel yaparım.” deyip öptü
beni.
Babam ellerini ovuşturuyor “müthiş”, “çok güzel”
diye kendi kendine konuşuyordu. Sonunda aklındaki
düşünceyi açıkladı.
“Bir reçel yapımevi kuracağız. Emine Hanım da baş
aşçımız olacak.”
Elindeki listeyi sallıyordu babam.
“Burada adları olan on beş kişi de reçel yapımevinde
çalışacak.”
Hepimiz şaşkınlıkla izliyorduk onu. Her şeyi planlamış
gibi anlatıyordu. Meyvelerin nasıl alınacağını, kavanozları,
satışın nasıl yapılacağını, bu iş için ne kadar para
gerektiğini oracıkta anlatıverdi. Emine Teyze:
“Aferin Mehmet Bey oğlum, sen büyük adamsın
vallahi!” diyerek onayladığını ve bu işe katılacağını
belirtmiş oldu.
Babam ertesi gün listede yazılı olanları akşam bizim
evde toplantıya çağırdı. Evleri bir bir dolaşan tabii.
Herkes ne olduğunu merak ediyor, benden öğrenmeye
çalışıyordu. Babamın tembihlediği gibi kimseye bir şey
söylemiyor:
“Akşam babam her şeyi anlatacak.” diyordum.
Saat sekiz buçuk olduğunda herkes gelmişti. Salorda
oturacak yer kalmadığından çoğunluk yerde oturuyordu.
Babam, elinde not aldığı kâğıtlar, seslerin kesilmesini
bekliyordu. Sağında Emine Teyze vardı. Yaptığı çilek
reçelinin bir iş alanı oluşturmasından gurur duyduğu
yüzünden belliydi.
Babam konuşmaya başladı:
“Arkadaşlar, hepinizin toplantı nedenini çok merak
ettiğinizi biliyorum. Bu yüzden sözü uzatmadan konuya
giriyorum. Size bir müjdem var... Mahallemizdeki işsizlerin
severek çalışıp para kazanabileceği bir iş bu...”
Salonda bir uğultu başladı. Herkes şaşkınlığını değişik
ünlemlerle dile getiriyordu:
“Ne işi bu acaba?”
“Allah Allah!”
“Sen biliyor musun komşu?”
Babam masaya kalemiyle birkaç kez vurduktan sonra
uğultu azalarak kesildi. Babam konuşmasını sürdürdü:
“Emine Hanım’ın reçel yapım yöntemiyle bir reçel
yapımevi kuracağız. Buradaki herkes işin içinde olacak.
Bir dayanışma oluşturacağız. Gerekli ürünleri, araç ve
gereçleri satın alacağız. Herkes kendi bütçesine göre
para koyacak ve ortaklaşa yürüteceğiz bu işi. Kazancımızı
da bölüşeceğiz. Ne diyorsunuz? Yapabilir miyiz bu işi?”
Salondakiler babamın sorusunu alkışlayarak yanıtladı.
Alkış uzun süre dinmedi. Babam heyecanlanmış,
yanakları kızarmıştı. Onu ilk kez böyle görüyordum.
Alkışlar dindikten sonra birkaç kişi reçel yapımevi ile
ilgili sorular yöneltti. Babam onları yanıtladı ve herkes
bu işin olabileceğine inandı.
O akşam toplantı geç saatlere dek sürdü. Para miktarı
belirlendi. Reçel yapımevinin neresi olacağına karar
verildi. Artık herkesin uykusu geldiğinden bir hafta sonra
toplanmak üzere babam toplantıya son verdi.
Sonraki günler her şey yolunda gitti. Ortak üyeler oy
çokluğu ile babamı reçel yapımevine müdür yaptılar.
Böylelikle babam diğer işinden ayrılmış oldu.
Reçellerin markası ne oldu biliyor musunuz? EMiNE
TEYZE REÇELLERi... Bu adı toplantıda ben önermiştim.
Oy birliği ile kabul edildi.
Miyase SERTBARUT
www.dersturkce.com
2024