O gün de boşa geçen günlerimden biriydi
Uyumak için yatmıştım vakit de geç idi
Bir an cesaret ister düşüncelere daldım
Uyku ile uyanıklık arasında kaldım
Bilmediğim yaşamadığım bir şeyler oldu
Benim sandığım beden yatakta bensiz kaldı
Her yere giden yepyeni bir bedenim vardı
Dünya dışı âlemleri gezdiriyorlardı
Gerçekleri söylerim zordur inanılması
Aşmıştım aşılmaz sanılan ışık hızını
Görüp kavradım sıfır kütleli varlığımı
Öyle yaptım âlemler arası yolculuğu
Sağlıklı zinde yeşil vadide buldum kendimi
Gördüm pırıl pırıl gökyüzünü ve denizi
Başkaydı kuş cıvıltısı arı vızıltısı
Ağaçların hışırtısı dere şırıltısı
Karışmıştı bir birine çiçeklerin rengi
Sanki en güzel günümdü bulunmaz emsali
Normal günlerden biriydi gördüğüm günlerden
O hazzı tatmıştım bilirim çok çok önceden
Göklere baktım masmavi yoktu bir tek bulut
İçimde yaşama sevinci yeşerdi umut
Bir de ne göreyim gökler alçalmış geliyor
Yere baktım yer suretle göklere gidiyor
Yerden çok daha suretli göklere yükseldim
Nice nice göklerle gökyüzünde geçiştim
O yıldızlar ben yaklaştıkça uzaklaştılar
Renkarenk ışıklar yayıp serenat yaptılar
Bir an oldu ne gittiğim ne durduğum belli
Sanki hafızam durmuştu yeniden işledi
Sağıma baktım yine masmavi bir gökyüzü
Soluma baktım ulu kapı binlerce gözü
Kapı yavaşlayarak gelip yanımda durdu
Bir tek gözü karşımda ulu bir kapı oldu
Kapı öyle muhteşem ki göklerdeydi üstü
Tavus kuşunda bile yoktu onun süsü
Ortasından ikiye ayrılarak açıldı
Kanatlar içeriye doğru yana yayıldı
Hayali dahi mümkün olmaz âlemi gördüm
Zannederim bir ya da iki adım yürüdüm
Döndürerek başımı etrafıma bakındım
Uçsuz bucaksız ufku doğu ile batı sandım
Her tarafı bağ bahçe idi düzgün mü düzgün
O güzelliklere baka kaldım süzgün süzgün
Ufukları gezerken gözlerimin bakışı
Onu durdurdu güzelliklerin ihtişamı
Bir saray gördüm ki göklere değiyor başı
Öten kuşlar andırır baharı yazı kışı
Gideceğim yol geniş hafiften eğimli
Her iki yanı sanki çiçeklerin denizi
Yol boyunca solumda akıyor büyük ırmak
Ona karışıyor başka sular çağlayarak
Sağımda şelale mavi göklerden akıyor
Boyu belli eniyse sonsuzlara sarkıyor
Bin bir çeşit gökkuşağı etrafı süslüyor
En güzel bahar şarkıları söyleniyor
Uçurumda bir göl oluşmuş ki köpük köpük
Sanki tersine yağmur yağar göklere dönük
Doldurmuş göğü suların berrak zerreleri
Orda oynaşır âlemin tüm renkleri
Yaşamın her çeşiti orada yaşanıyor
Seyredenleri sanırsın kalbinden soluyor
Yürümeye devam duygusu geldi yeniden
Tanıdık tanımadık insanlar gördüm birden
Bir kaçı gelip seni bekliyorduk dedi
Bende önemli bir insanım hissi belirdi
Sana mekân’ını göstereceğiz dediler
İki yanımda benle beraber yürüdüler
Bir sürü insan gördüm değildi kalabalık
Yarısını bilmem ama yarısı tanıdık
Yanıma gelip halımı hatırımı sordular
Yardımcı olabilmek içinde yarıştılar
Nehrin üzerinde her çeşit köprü kurulu
Dost ahbap oturmuş sohbetler derin konulu
Köprüler ayrılmış çeşit çeşit mekânlara
Mekânlar ise ayrılmış üste alta yanlara
Emsalsizdir her taraftan görünen manzara
Her manzara götürür seni başka diyarlara
Şelaleye bakanlar sonsuza dikmiş gözü
Kendinden geçmişler sarmış onları da büyü
Sohbet ede ede bende yürüdüm o yoldan
Geriye dönüp bakmak geçti birden aklımdan
Sanki sonsuzdan gelmişim gibi geldi bana
Şaştım o kadar zamanda aldığım yola
Baktım ayağım dilediğim yere basıyor
Aradaki mesafe anında kapanıyor
Çok uzaklarda gördüm daha muhteşem saray
Anında orda oldum bilmem bu nasıl olay
Dediler işte burasıdır senin mekânın
Yorulmuşa benzersin gir de yap istirahatın
Sandım ki içimden geçenleri okudular
Bana hizmetinizdeyiz deyip ayrıldılar
Kapıya yaklaşınca kapı birden açıldı
Çiçekler kadar narin güzeller karşıladı
Ezelden beridir bekliyorduk dediler seni
Neydim kimdim bende anlayamadım kendimi
Yeni evini görmek ister misin dediler
Arzun dileğin gerçekleşir deyip gittiler
Oraların sahibi olduğuma inandım
Ev denen muhteşem yapıya doğru yol aldım
Evi gezeyim de dedim çıkayım terasa
Her şey anında yazıldı sanki hafızama
Evin her yerini adım adım biliyordum
Her şeyi benimsemiştim benim sanıyordum
Sanki orda doğup büyüyüp yaşıyormuşum
Nasıl oluyorsa yabancılık çekmiyordum
Çıkmışım terasa çevremi seyrediyorum
Gerçeklerin de en gerçeğini yaşıyordum
Dört bir yanım sonsuzdu hepsi de benim idi
Kâinatın tüm güzellikleri karşımdaydı
Bütün mevsimler uyum içinde bir arada
Dağlar taşlar kurtlar kuşlar ormanlar orada
Dünyada olanlar olmayanlar orada
Altımda var sanki görünmez olan atımda
Dileyince dilediğim yer gelir yanıma
Akıldan başka hızlar ulaşamaz hızıma
Dünyadaki yaşantımdan gerçek yaşantım da
Dünya küçükmüş onunla top oynanır orada
Anlattıklarım gerçek ama ispat edemem
Ben mi âlemdeyim âlem mi bende bilemem
Zaman içinde zaman mekân içinde mekân
Kimdir eline kalem alıp bunları yazan
Bana sorarsan ben hiç bir zaman ben olmadım
Eski düşünce ve bedeni bende bulamadım
Duran yok her şey değişken hem de hareketli
Bizler değimliyiz yanmış ateşin külleri
Kendimden emin gururla bakarken terastan
Beni celbeden bir şey oldu karlı dağlardan
Uçup geyiği kurtarayım dedim canavardan
Der demez kendimi orada buldum havadan
Canavara bir nara attım aldırdığı yok
Geyiğe baktım kaçabilecek dermanı yok
Orada kuru dala benzer bir sopa buldum
Uçaraktan yaratığın kafasına vurdum
Canavar oracıkta düştü kendi derdine
Geyik rahat bir nefes alıp geldi kendine
Biraz izledim onu gitti kendi evine
İki yavrusu uzandı süt için beline
Düşmandan kaçmış yolu düşmüş karlı dağlara
Yuvasını da yapmış metin kayalıklara
Orada yaşadım baharı yazı kışı
Gördüm ömrümde görmediklerimin fazlasını
Öyle bir âlem ki ne başı ne sonu belli
Bir tek çöpüne bile değmemiş insan eli
Her şey öylesine güzel öyle muhteşem ki
Sonsuza dek yaşasam anlatsam da bitmez ki
Bilimin Dediği Ölümsüzlerin Buyruğu’dan
alıntı ve konulara giriş bölümüdür.
Dünya Şairi Yunus Öztürk
Her Hakkı Yazara Aittir. Sadece Tanıtım Amaçlıdır. Yazarın Adı İle veya Başka Bir sebeple düzeltme yapmak için Tıklayınız...
www.dersturkce.com
2024