İdeal Öğretmen Üzerine Bir Araştırma
|
Şaban ÇETİN (*) |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Öğretme evrensel bir uğraştır. Yaşadığımız çevrede her an ana baba çocuklarına,usta çırağına,öğretmenler öğrencilerine sürekli bir şeyler öğretirler. Yani sürekli bir öğretme ve öğrenme durumu söz konusudur. Ancak öğretme ve öğrenmenin iki değişik işlev olduğu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü öğretme bir kişi tarafından gerçekleştirilirken öğrenme başka bir kişide oluşur. Çok açık ve basit gibi görülse de aslında üzerinde ciddî bir şekilde durulması gereken bir durumdur. Öğretme öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için o iki kişi arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. Başka bir deyişle öğretmen ve öğrenci arasında özel bir bağ kurulmalıdır. Kuşkusuz her öğrenme süreci ve sonuçlarının eğitsel değeri bir değildir. Kimileri yüzeysel etkiler bırakır. Bunlar kısa süre sonunda ya unutulur ya da kullanılabilir yeterlikte değildir, eksiktir. Kimi öğrenme sonuçları da bunun tersi, uzun süreli ve kalıcıdır. Öğrenmeyle kazanılması istenen değerlerin kolay, unutulmaması, tam ve kullanılabilir nitelik taşıması, öğrenenin kişiliğinin bir parçası, özelliği haline gelmesi ile mümkündür. Böylesi bir öğrenme sonucu da öğrencinin kendi öğrenme yaşantısı içinde kazanılabilir. Öğrencinin öğrenme yaşantısı, gerçek yaşantı koşullarına dönüşmedikçe beklenen nitelikte bir öğrenme gerçekleşemez. Gerçek, bilinçli ve plânlı bir yaşantıda amaç vardır. 0 amaç yönünde uygun araçlarla uygun etkinlikler yer alır. Bu etkinlikler ilgili kişice içten bir yönelişle severek, isteyerek yürütülür. Çalışma sırasında karşılaşılan güçlüklere direnilir. Engelleri yenmek için düşünür, birtakım çözümler üretir ve kararlar verip, uygular. Çalışmalarını eleştirir, durumu yorumlar. Yeni birleşimlere varır. Yeni bilgi ve görüşler, davranışlar kazanır. Böylece kendi yaşantısı içinde kazandığı değerleri çok yönlü etkileşimlerle elde eder. Bu kazanımlar kalıcı olur, kolay kolay unutulmaz. İnsanın kişiliğinden silinmez. Bu bir etkin öğrenme biçimidir. Öğrenmeyi etkinleştirmede öğretmenin yeri büyüktür. Öğrenmeyi etkinleştiren öğretmen davranışlarıysa bir bütündür. Bu bütünün her ögesi önemlidir.(1) Öğretmen sahip olduğu bilgi muhtevasını öğrencilere aktarmanın, mesleğini icra etmenin yanısıra öğrencileri kişiliğiyle de etkilemektedir. Öğretmen dersi işlemesindeki etkililiğinin yanında öğrencilerce olumlu veya olumsuz tutum ve davranışlarıyla da değerlendirilmektedir. Öğrenciler kısa bir zaman zarfında öğretmenlerinin neye nasıl tepki vereceğini,nasıl bir kişiliği olduğunu çözümlerler. Öğrenciler, öğretmenlerinin gönderdikleri sözsüz iletilere çok duyarlıdırlar. Adale gerilmelerini, dudak kenarlarındaki gergin çizgileri, tümüyle beden dilini okumasını hemen öğrenirler. Bu sözsüz iletiler sözlü iletilerle çelişiyorsa, öğrencilerin aklı karışır ya da sözsüz iletilere inanır ve bununla ters düşen sözlü iletileri yapmacık kabul ederler.(2) Sınıfta öğretmenle öğrenci arasındaki ilişkiler, öğrenmenin ve eğitimin temelini teşkil eder. Söz ve eyleme dayalı bu ilişkiler iyi ise, sınıfta olumlu bir öğrenme atmosferi oluşur; ilişkiler kötü ise, sınıfın öğrenme atmosferi giderek bozulur ve eğitim amacına ulaşmaz . O hâlde sınıftaki eğitici ortamın büyük ölçüde öğretmenin davranışlarına bağlı olduğu söylenebilir.(3) Öğretmen davranışlarının niteliklerini inceleyen birçok çalışma vardır. Öğretmen davranışları özelliklerine göre temel olarak iki yönde ele alınmaktadır. Birinci yöndeki davranışlar öğrencide sevgi, saygı ve yaklaşma yaratırken, ikinci yöndeki davranışlar ise endişe, korku ve uzaklaşma yaratır. Dolayısıyla birinci türdekiler demokratik, ikinci türdekiler otokratik bir öğretmenin davranışları olarak nitelendirilmektedir. Bu sınıflandırmaya göre ideal bir öğretmen demokratik öğretmen tanımı içine girmektedir.(4) Smith iyi ve kötü öğretmeni şu şekilde tanımlamaktadır; (5) İyi bir öğretmen; • Daima üzüntü ve gerginlikleri hisseder ve bu durumu en asgari düzeye indirger, • Öğrencilerin ayrı ayrı bireyler olduklarını ve her birinin bireysel ilgiye ihtiyaçları olduğunu bilir ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlar, • Çalışma hayatına ve görev anlayışına kuvvetle inanır fakat bunu menfi bir baskı ile yapmaz, • Öğrenciler ve ailelerini olumlu bir şekilde yönlendirir ve ortak çalışma gereğini kabul eder, • Sert davranmaktan kaçınır, • Eleştirmekten ziyade ödüllendirmeye önem verir, • Öğrencilerin, isteklerini, yeteneklerini ve kişiliklerini bilir, • Sonuçları, değişken ve ilginç olarak görür, • Geniş kapsamlı müfredatı temel becerileri geliştirmek için en iyi yol olarak görür, • Öğrenim deneyimleri için merak ve yaratıcılığı anahtar kavram olarak görür, • İçerik ve öğrencilere uyum sağlamak için öğretim faaliyetlerini çeşitlendirir. Böyle bir öğretmen tarafından yönetilen sınıf canlı, ilginç ve başarılı öğrencilerle dolu olacaktır. Az bir stres ve küçük bir gerginlik olacaktır. Buna karşın birçok grup iş birliği ve tolerans olacaktır. Öğrenciler öğrenmek için istekli olacak ve ona göre davranacaklardır. Ayrıca hepsi kendilerine güvenilen, kendi kendilerini disipline etmiş ve kendine güvenli öğrenciler olacaklardır. Kötü bir öğretmen; • Genellikle öğrencileri korkutur ve sert bir yetişkin gibi davranır, • Gerçek dışı amaçlar üzerine dayalı baskı ile stres oluşturur, • Öğrencileri ve ailelerini olumsuz yönden ele alır, • Ödülden çok cezaya önem verir, sükûnetten ziyade stresi benimser ve çok az gülümser, • Her zaman cezalandıracak şeyler bulur ve bir olayda bunu yapılandırır, • İstekleri dondurur, canlı ve meraklı öğrencileri tehdit olarak görür, • Geniş kapsamlı müfredatı sevmez eğitimde temel becerileri dar şartlar içinde düşünür, • Sonuçları standart görür ve kısıtlayıcı bir zaman cetveli geliştirerek her şeyde bunu hâkim kılar, • Kendi tariflerini geliştirir, • Değişikliklere şüphe ile yaklaşır, • Pasif öğretimi tercih eder, • Çoğu kez öğrencileri taciz eder,ancak onlardan iyi bir davranış ve tolerans bekler. Literatürde bu ve benzer tanımlara sıkça rastlamak mümkündür. Ancak önemli olan literatürdeki ideal öğretmen tanımlarıyla gerçekte tanımlanan ideal öğretmen tanımlarının tutarlılığıdır. Bu bağlamda anlamlı olması amacıyla öğretmen yetiştiren bir kurumun öğrencileri örneklem olarak alınıp onlardan “ideal öğretmen” konusunda bir kompozisyon yazmaları düşünülmüş ve uygulamada bu düşünceyi gerçekleştirmek amacıyla Gazi Üniversitesi Meslekî Yaygın Eğitim Fakültesi çocuk gelişimi anabilim dalı ve aile ekonomisi beslenme anabilim dalı ile giyim ve çiçek örgü dokuma anasanat dalı üçüncü sınıf öğrencilerinden “ideal öğretmen” konulu bir kompozisyon yazmaları istenmiştir. Örnekleme giren öğrenciler Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1: İncelemenin Örneklemi
100 kişilik örneklem grubundan toplanan kompozisyon kâğıtları literatürde en çok kullanılan bir kontrol listesi (Self-Evaluation Checklist for teachers) esas alınarak değerlendirilmiştir. Değerlendirme yapılırken, her kompozisyon kağıdında belirtilen ilk üç özellik dikkate alınmıştır. Bu özelliklerin gruplandırılması yapıldığında “ideal öğretmen” kavramı üç boyutta toplanmıştır. Tablo 2 , ideal öğretmenin öğrencilere göre bireysel özelliklerini vermektedir. Tablo 2:İdeal Öğretmenin Bireysel Özellikleri
Öğretmen adayı öğrenciler, öğretmenlerin fiziksel özelliklerini (ses,kıyafet vb.) ve entelektüel özelliklerini (yaratıcılık, orjinallik, anlayış vb.) ideal öğretmenliğin özelliği olarak pek düşünmemektedirler. Diğer taraftan ideal bir öğretmende; saygı, liderlik, dürüstlük ve insan tabiatını anlama gibi sosyal nitelikleri aradıkları görülmektedir. İdeal bir öğretmende aranan diğer kişilik özellikleri ise; öğretmeye karşı ilgi, duygusal denge, neşe, kendine güven ve hoşgörü şeklinde sıralanmaktadır. Tablo 3:İdeal Öğretmenin Meslekî ve Akademik Yeterlikleri
Tablo 3’de görüldüğü gibi öğrenciler, meslekî ve akademik yeterliliklerinde ideal öğretmeni, alanında uzman, öğrencileriyle dostça ve iş birliği içinde çalışan, çocuğun tabiatını ve ihtiyaçlarını anlayan, kültürlü, çalışmalarını bilimsel tavır içerisinde sürdüren, öğrencilerin arasındaki bireysel ayrılıkları analiz eden ve çeşitli metot ve teknikleri kullanan öğretmen olarak tanımlamaktadırlar. Diğer taraftan, öğrenci ve öğretmenin öğrenime katılmasında denge sağlayan, dersi açıklama yeteneğine sahip, öğrencileriyle ilgilenen konuyu zenginleştirme yeteneğine sahip öğretmen ideal öğretmendir. Tablo 4:İdeal Öğretmenin Meslekî Atitüdler İle İlgili Tutum ve Davranışları
Öğretmen adayı öğrenciler, öğretmenlerin meslekî atitüdler ile ilgili tutum ve davranışlarını (eğitimde demokratik süreçleri isteyerek uygulama, rehberlik ve sorumluluk taşıma vb.) ideal bir öğretmenin özelliği olarak düşünmemektedirler. Sonuç Sonuç olarak, öğrencilerin ideal öğretmen tanımları kalın çizgilerle şöyle belirlenebilir; öğrencileriyle dostça ve iş birliği içinde çalışma alışkanlığı kazanmış, alan bilgisi tam, öğrencisinin tabiatını ve ihtiyacını anlayan, genel eğitiminde ve bilimsel tavrında eksiği olmayan, saygılı, sevgi dolu, öğrenciler arasındaki bireysel ayrılıkları analiz edebilen, derslerinde çeşitli metot ve teknikleri kullanabilen öğretmen. Çağdaş literatüre göre bir öğretmende bulunması gereken üç genel özellik vardır. Bunlar; alan bilgisi, genel kültür ve öğretmenlik meslek bilgisidir. Bu özelliklere sahip olan öğretmen, idealize edilmiş öğretmen davranış gruplandırmalarının birçoğunda ortak olan sevgi, saygı, hoşgörü, iş birliği gibi özelliklere sahip olduğu zaman öğrencileri ile daha etkin bir iletişime geçebilir. Diğer taraftan öğretmenin kişilik özellikleri bir müddet sonra öğrencilerce çözümlenmektedir. Dolayısıyla öğretmen ne bildiğiyle değil, kendisiyle yüzleşmektedir. Birtakım olumsuz durumların bertaraf edilmesi için öğretmen, öncelikle öğrencilerin tutum ve davranışlarını iyi analiz ederek, ona göre kendisi tutum ve davranış geliştirmelidir.
(*) Gazi Üniversitesi Meslekî Eğitim Fakültesi Araştırma Görevlisi. (1) A.Rahmi Ercan, Öğretmen Davranışları, Ankara, 1999, s.31. (2) Thomas Gordon, Etkili Öğretmenlik Eğitimi, Çev:E.Aksay, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1999, s.33. (3) M.Ergün,T.Duman, "Kritik Durumlarda Öğretmen Davranışları", Millî Eğitim Dergisi, Sayı 137, Ankara, 1998, s.45 (4) Leyla Küçükahmet, Öğretmen Yetiştirme, Ankara, 1993, s.85. (5) Bob Moon, A.Shelton Mayes, Teaching and Learning In the Secondary School, The Open Universty, New York, 1994, s.113-116. |
Alıntı
www.dersturkce.com
2024