İNSAN İLİŞKİLERİ
İçeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları, yani iletişim kurmaları gerekir. Demokratik toplum yaratabilmek için, önce bireylerin kendi günlük yaşamlarında, diğer kişilerin görüşlerine saygılı ve hoşgörülü olmayı öğrenmeleri gerekir. Etkili İletişim (İnsan İlişkileri) İnsanlar arasındaki ilişkiler, iletişim yoluyla kurulur. İnsanlar düşünce, duygu ve isteklerini sözel ve sözel olmayan çeşitli iletilerle birbirlerine duyururlar. Karşılıklı iletişim, karşılıklı etkileşime yol açar. Kendimize yöneltilen bir iletiyi tam ve yüzde yüz doğru bir biçimde anlamak, hemen hemen olanaksızdır. Aynı şekilde, bir iletiyi başkalarına tam olarak aktarmak da son derece güçtür. Böylece, iletişim çoğu kez eksik kalır, çarpıtılır ya da yanlış anlaşılır. Bu durumda kişisel ya da toplumsal düzeyde bir takım iletişim arızalarına yol açabilir İletişim sorunlarını çözmeden, doyumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır. Sağlıklı bir kişiliğin yanı sıra iletişim becerilerini de geliştirmek gerekir. Ancak, iletişim bilgi ve becerinin arkasında gönül zenginliği, sevgi, anlayış ve hoşgörü yoksa her türlü iletişim becerisi yalın ve anlamsız bir alıştırmadan öteye gidemez. İletişim, kişiler arasında yer alan düşünce ve duygu alışverişini dile getiren bir kavramdır. Başka bir deyişle, anlamları ortak duruma getirmektir. İnsan ilişkilerinin olumlu yönde düzenlenebilmesi için:
1. İnsanlara ve onların geleceğine ilgi gösterme , ilişkilerin düzeyini yükseltir.
2. Saygılı, kibar, gücendirmeden davranma ve anlayışlı olabilme, ilişkilerde başarı şansını artırır.
3. İnsanların görüşlerine, zevklerine hoşgörüyle yaklaşmak ilişkilerin kalitesini yükseltir.
4. Üzerinde düşünülen bir konu hakkında geniş görüşlü olabilmek, ilişkilerin düzenlenmesine katkı sağlar. 5. Olaylar hakkında, düşünmeden, incelemeden, anlık karar vermekten sakınmak, insan ilişkilerinin yönlendirilmesine yardım sağlar.
6. Denge, denetim, incelik ve duygusal kararlılık, rahatsızlık yaratıcı durumları denetim altına almayı kolaylaştırır.
7. Duruma ve koşullara göre giyinme, dengeli ilişkilerin kurulup sürdürülmesine katkı sağlar.
Kişisel etkiyi geliştirmek için gereken, insan ilişkileri ile ilgili dokuz temel ve güçlü beceri şunlardır:
1. Kişisel ahlâk,
2. Kendini değişen koşullara uydurmak,
3. Başkalarının algılamalarına duyarlı olmak,
4. Başkalarının inanç ve güvenini kazanmak,
5. Karşılıklı iletişim,
6. İnsanları inanırlılıkla ikna etmek,
7. Tarafsız bakış açısı (Nesnellik),
8. Girişim başlatmak (İnisiyatif),
9. Öz disiplin.
a) Bireyin Kendini Tanıması • İnsan, kendi sorunlarıyla baş edebilir ve kararlarını kendi uygulayabilirse, kendini daha güçlü hisseder. • İnsan, dış etmenler tarafından engellenmedikçe kendi yönünü seçebilme yeteneğine sahip olan bir varlıktır. • Kendini iyi tanıyan insan, kendini daha çok kabul ettiren insandır. • Kendini tanıyan kimse, gerçek duygu ve düşüncelerinin farkındadır. İnsanın kendini tanıyabilmesi, kendi gücünü keşfetmesine bağlıdır;
Bunun için:
1. İnsan yaşantısını ve yaşantısındaki değişimi gerçekleştirecek gücü kendi denetimi altında tutmalıdır. Bunun için kendine yeteri kadar özgüveni olmalıdır.
2. Sorumluluk bir başkasına ya da yaşam tarzına devredilmemelidir.
3. Hızlı bir şekilde öğrenmeye ve çevrede olup bitenleri anlamaya çalışılmalıdır.
4. Gerilim denetim altına alınmalıdır. Aşırı baskı altında kalmak kadar, tümüyle stressiz olmak da sakıncalıdır.
5. Aşağılık duyguları içinde, insan, kendi gücünü aşan girişimlerde bulunmamalıdır.
6. Değiştirilemeyecek koşullar belirlendikten sonra, yaşantının geri kalan kısmı, insanın kendi kararları doğrultusunda şekillendirilmelidir.
7. Değişim isteğine karşı koyan, eskisi gibi davranma, “statükoculuk”, davranışının yenilmesi gerekir.
8. İnsanın haklılığını savunacak sözü olmalıdır. Bu, korkaklıkla (pasiflik) saldırganlık arasında bir yerdir. Bunun yeri doğru belirlenmelidir .
9. İnsan olaylar karşısında soğukkanlı olmalıdır. “Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.”ya da “öfkeyle kalkan, zararla oturur.” özdeyişleri unutulmamalıdır.
10. Davranışların sözler kadar etkili olduğu, beden dili kullanılarak gösterilmelidir.
11. İnsan ilişkilerinde, iyi olan bütün gücün gösterilmesi gerekir.
12. Yaşamak için bir amaç edinmek, değişiklik yapma sorumluluğunu sürekli duymakla olacaktır. İnsan ilişkilerinin olumlu yönde gelişebilmesi için,
Carl Rogers’a göre: • “Karşılıklı saygı • Empatik bir yaklaşım • Kişinin kendisi gibi olması” gerekmektedir. 1. Karşılıklı Saygı: Karşısındakilerle ilişkide bulunan kişi, bu kim olursa olsun hoşgörüyle kabul edilmelidir. Kişilere saygı ile yaklaşmak, arada daha derin ve olumlu bir ilişki kurulabilmesine olanak sağlar. İnsana, saygın bir kişi olarak davranılması, insanın en büyük beklentilerinden birisidir.
2. Empatik Bir Yaklaşım: Diğer insanın duygularının yoğunluğunu anlatım, algılama ve anlama yeteneğidir. Karşımızdaki kişinin gözünü alıp kendi gözümüz yerine koymak demektir. Empati, olayların başkasının gözünden, onun duyguları ve olaya yüklediği anlamlar ile görebilmektedir. Empatik anlayış göstermek kolay değildir. Karşımızdaki kişiyi yargılamadan onun sorununu onun bakış açısıyla görmek kendi görüş açımızın da değişmesi riskini beraberinde getirir. İnsanları ne kadar anlayışla dinlersek, kendi görüşlerimizin değişmesi pahasına bile olsa, dıştan bakışa göre, iç yaşantımız zenginleşir, hoşgörümüz artar. İnsanlara saygı duymak, onlara karşı dürüst olmak ve onları empatik bir anlayışla dinlemek, insan ilişkilerini düzelten en güvenilir etmenlerdir. Bunun yardımıyla, başkalarını yargılama eğilimimizden kurtulabiliriz.
3. Kişinin Kendisi Gibi Olması: İnsanlara karşı açık ve berrak olmak; içi-dışı ve özü-sözü bir olmaktır. Dürüstlük, içtenlik ve doğruluk anlamına gelmektedir. Yani, içimizden geçenleri doğru olarak algılamak, öz benliğimizle ilişki içinde olmak, yaşadığımız duyguların farkında olmak ve bu duygularımızı, uygunsa karşımızdaki kimselere aktarmak demektir. Saydam olan kişinin öfkesi, sevinci ve kaygısı sözlerinde ve mimiklerindedir. Özü-sözü bir olan insanla daha rahat yaşanır. Bir insan ne kadar uyumlu olur ise, ne kadar özü-sözü bir ise, ne kadar özentisiz ve yapmacıksız ise, onunla o kadar rahat ve olumlu bir ilişki kurulur. Başka insanlarla iyi bir iletişim kurup kuramadığınızı anlayabilmek için, kendinizi o insanlara ne ölçüde gösterdiğinizi bilmeniz gerekir. Kendinizi ne ölçüde dışarıya gösterdiğinizi ortaya koyabilmek için Kendini Tanımak gerekir.
b. Bireyin Çevreyi Tanıması Kendini tanıyan kimse, dış dünyadaki olayların ve iç dünyasında oluşan yaşantıların çoğu kez farkındadır. Bu tür biri, çevresindeki kişilerin kendini nasıl etkilediğinin farkında olduğu kadar, kendisinin çevresindekileri nasıl etkilediğini de bilir. Böylece kendi yaşamını yönetebilme olanağına kavuşmuş olur. İnsanın iç dünyasını tanıyabilmesi için, dış dünyayı, bilinmesi gereken bir alan olarak algılaması gerekir. Diğer bir deyişle, kendi varoluşunu ve dış dünya gerçeklerini karşılıklı etkileşim durumunda olan bir süreç olarak görmek gerekmektedir. Başka insanların gerçeklerini anlamaya çalışmak yerine, yalnızca kendi gerçeklerine göre yargılamaya kalkışmak, etkin olmayı engeller ve yalnızlığa yol açar. Kişinin temel gereksinimlerini sağlayan doğal çevre, nasıl yaşamsal bir önem taşıyorsa, bireyin kendine özgü kişiliğinin gelişmesinde ve sağlıklı bir ruhsal yapıya kavuşmasında toplumsal çevre de bu ölçüde etkilidir. İnsanın çevreyi tanıyabilmesi ancak çevreden gelen etkilerin beyinde duyulmasıyla olasıdır. Çeşitli çevresel etkiler, duyu organları aracılığıyla alınır. Çevreden organizmayı etkileyen herhangi bir güce uyaran denir. Uyaranın beyine ulaşması ise duyum dur. Duyu organlarıyla çevreyi incelemeye gözlem denir. Gözlemde dikkat ve algılama evreleri vardır. Dikkat, psikofizik gücü, çevremizde ya da içimizde bir nokta üzerinde toplanma yetisidir. Algılamada duyu organlarının aracılığı ile beyne iletilen uyarımlar kümelenip, yorumlanır. İnsan ilişkileri, insanın ürettiği mal, hizmet ve düşünce ile birlikte bulunması zorunlu bir insan ürünü olduğuna göre; sistem yaklaşımı ile irdelenebilir. Bu irdelemede, insan ilişkilerinin, birlikte bulunduğu öteki üç üründen soyutlanması gerekmektedir. Soyutlama ilişkilerin tanınmasını kolaylaştırmak için yapıldığından yapaydır. Yoksa, insan ilişkileri, insanın bir mal, hizmet ya da düşünce üretimi olmadan, başka bir deyişle, bir gereksinmesini doyurma eylemi olmadan ortaya çıkamaz. İlişkilerin oluşturduğu sistem insan bedenidir. İnsan, bir sistem olarak, birbirlerine dayanan ve birbirlerini düzenli biçimde etkileyen parçalardan (alt sistemlerden) oluşan amaçlı bir bütündür. Yine insanın, sistem olarak iki amacı vardır; Birinci amacı, çevresinden girdiler alarak kendini yaşatmak ve geliştirmektir. İkinci amacı ise, çevresine çıktılar sunmaktır. Bu çıktılar yukarıda sözü edildiği gibi mal, hizmet, düşünce türünden ürünlerdir. İnsan, bu ürünleri, geliştirdiği ilişkiler yoluyla çevresine (karşıtı olan insana, aileye , topluma) sunarak kendi gereksinimlerinin sağlanmasını güvenceye alır. Sistem kuramına göre insan ilişkilerinin modelleşebilmesi için beş öğenin bulunması gerekir.
Bunlar:
1. Sistemin girdilerinin olması,
2. Bu girdilerin sistem içinde işlenmesi( sistemin kendi gücüne dönüştürülmesi),
3. Sistemin çıktılarının olması,
4. Sistemin çıktılarından dönüt alınması,
5. Bütün bunların bir çevre içinde (ortamda) oluşması gerekmektedir. Sistem yaklaşımına göre insan ilişkileri şöyle tanımlanabilir: İnsan ilişkileri, insanın ilişki kurduğu kişiden (kişilerden) ve içinde bulunduğu ortamdan aldığı etkileri kendi var gücü içinde işleyerek (kendi gücüne dönüştürerek) karşıtına tepkide bulunmasıyla ortaya çıkan etkileşimin ürünüdür. İlişkinin girdileri bir insan ürettiği ürünle (mal, hizmet, düşünceyle) çevresini etkiler. Yarattığı bu etkilere çevresince yapılan tepkilerden de etkilenir. Dolayısıyla, insan ilişkilerinin girdileri, çevreden gelen etkilerdir.
İnsan sürecinde çevreden gelen etkileri ikiye ayırmak olanaklıdır:
1.Etkileşen insandan doğrudan gelen etkiler:
Etkilerin kaynağı olan insanın aşağıdaki kişilik özellikleri ve bunların kişice değerlendirilmesi önemlidir:
1. Bilişsel gücü: Özellikle iletişim, etkiyi iletme gücü.
2. Devimsel gücü: Etkiyi devimlerle destekleme, yeğinleştirme gücü.
3. Duyuşsal gücü: Etkiyi duygu ve coşkusunu yükleme gücü.
4. Cinselliği: Aynı ya da karşıt cinsten olması.
5. Toplumsal konumu: Örgütlerde buna örgütsel konumu da eklenmektedir.
6. Törel gücü: Özellikle karakteri (ahlâkı) ve mizacı
7. Beden görünümü: Boy yakışıklılık, güzellik, yaş, vb.
8. Geçmiş yaşantıları: Etki kaynağı olan insanla etkiyi alan insanın daha önceki ilişkileri olmuşsa bunun insan da bıraktığı izler. Tanışıklık, arkadaşlık, dostluk gibi ilişki bağları.
9. Toplumsal güç: Etki kaynağında birden çok insan, bir küme, bir aile ya da toplum olduğunda toplumsal güç öteki güçlerden daha çok baskınlaşabilir.
NEW NEW İnsan Sistemi parçalardan oluşur. Bu parçaların her biri kendi içlerinde birer sistemdir. Parçalar birbirleriyle belli bir düzen , sıra ve etkileşim içerisinde çalışırlar. Parçalardan birinin işleyişi değişirse, tüm sistem değişir. Yolu yaparken engeller çıkar ilerlemeye mecburuz. Önümüze çıkan engellerin olduğu yerlerde durup kalmamalıyız. Bir şekilde yolumuza devam etmeliyiz. Enerji içinizde isterseniz kullanabilirsiniz. Koşulları uygun haline getirdiğiniz taktirde iletişim size bir oyun gibi gelecek, herhalde oyunu sevmeyen yoktur aramızda . İletişim halinde olduğunuz kişinin insan olduğunu hatırınızdan çıkarmayın. Her kişinin kendine özgü bir takım özellikleri olduğunu unutmayın .
www.dersturkce.com
2024