Türkçenin güçlü ve doğurgan yapısının yanı sıra onu anlatım bakımından da güçlü
kılan bir özelliği, kavramlaştırma, adlandırma sırasında doğaya dayanması, soyut
kavramları somutlaştırarak dile getirmesidir. Kimi Avrupalı araştırıcılar, deyim
aktarması içeren öğelerin özellikle vücut bölümlerinde ve hayvan adlarında
görüldüğünü belirtmekte, halk dilinde doğal olarak bu duruma sık rastlandığından söz
etmektedir. Yazar, vücut bölümlerinden ( elmacık kemiği, kulak memesi), hayvan
adlarından (sümüklüböcek), renk adlarından ( karakuş ‘kartal’ ), doğa kavramlarından
( demirkazık ) örnekler vermektedir.
Türkçede renklerin adlandırılması sırasında doğrudan doğruya doğadaki nesnelere
dayanılmış, böylece bu renk sıfatları son derece farklı bir biçimde dile getirilmiştir.
Türkçedeki renk zenginliği aşağıdaki örneklerden anlaşılacaktır:
turuncu, pembe, bej, gri, lacivert )
gülkurusu, soğankabuğu, fildişi, devetüyü, sütlükahve, zehir yeşili, türbe yeşili, kömür
karası, kan kırmızı, kanarya sarısı, çingene pembesi, leylak rengi, çivit rengi,
menekşe rengi, saman rengi, kiremit rengi, kül rengi, küf rengi, bal rengi
Hint-Avrupa dillerinin ana renk adlarında çok dar bir sözvarlığına sahip olduğu
görülmektedir. Bu dillerde “yeşil, mavi, sarı, gri,” sözcüklerinin “parlamak, ışık
vermek” anlamına gelen tek bir kökten türediği bilinmektedir. Türkçedeki renk adları
gözden geçirildiğinde Türkçenin kavramları oluşturmada ne ölçüde doğadan
yararlandığı, renk adlarında doğrudan doğruya çevredeki nesnelere dayanan
aktarmalarla adlandırmaya gittiği açık olarak ortaya çıkacaktır. Yeşil, sarı, gök (mavi),
kızıl gibi Türkçe kökenli ana renk adlarının ( a ) yanında renk tonlarında ( b ) görülen
büyük zenginlik bu yargımızı güçlendirecek niteliktedir. Öte yandan bu öğeler
Türkçenin gözlem ve adlandırma gücünü de açıkça belirtmektedir.
Akrabalık adları konusuna gelince, kısaca belirtelim ki bugün geniş birer sözvarlığına
sahip olan Hint-Avrupa dil ailesinde akrabalık adları, Türkçeyle karşılaştırılamayacak
kadar dar kalmaktadır. Örneğin Türkçede bacanak, enişte ve kayınbirader ayrı ayrı
kavramlar halinde oluşmuşken bunların her üçü İngilizcede (brohter-in-law) tek bir
göstergeyle dile gelmektedir