İnsanları diğer canlılardan ayıran ,onları farklı kılan, düşünme yeteneği ise ;bu yeteneği geliştirebilmenin,
doğru ve güzel işler üretebilmenin yolu da kitaplarla dost olmaktan geçer.İnsan, yaşadığı çevreyi geliştirme, güzelleştirme uğruna çalışır. Daha güzel ,daha sağlıklı bir çevrede yaşamanın insan sağlığı açısından önemini bilir.Kitaplarla dost ,arkadaş olduğumuzda, bilinç düzeyimiz yükselir; yaşadıklarımızı daha iyi kavrayabilir , yorumlayabiliriz.Doğruları görebilir,birilerinin de görmesine yardımcı olabiliriz.
Bilmediğimiz bir konuyu öğrenmek için, daha önce birilerinin yaşadıklarını yaşamamıza, aynı olayların bizim de başımızdan geçmesine gerek yoktur. Kitaplar, yaşanılanların, deneyimli insanların eliyle
diğer insanlara iletildiği çok değerli kaynaklardır. Her alanda tüm gelişmeler (bilim,sanat ,edebiyat) ancak bu yolla bugünkü duruma gelmiştir.Birçok insanın deneyimlerini, onların yaşam öykülerini, kitaplarını okuyarak öğrenebiliriz.Bu da bizleri bilgi,düşünce,duygu, hayal yönünden zenginleştirir.
Montesguieu , “Çeyrek saatlik bir okumanın gideremediği bir üzüntüm olmamıştır.”diyor. Okumanın insanları bilinçlendirdiğini ve dinlendirdiğini vurgulamak istiyor. Dinlenirken hem de bilgi sahibi olmak,
insanlara çok şey kazandıracaktır.Büyük Önder Atatürk ,”Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça,
aymazlık ve yıkım artar.” derken; okumanın ,okuma alışkanlığının toplumların gelişmesinde,çağdaş değerlere ulaşmada en önemli etkenlerden birincisi olduğunu belirtmek istemiştir.
F.Kafka,”İnsanı ısıran kitaplar okumalıyız; çünkü okuduğumuz kitap bir yumruk indirerek bizi uyarmı-
yorsa, işe yaramaz.” diyerek ; okuyacağımız kitapları iyi seçmemiz gerektiğini,zamanın süzgecinden geçen,doğru,yararlı,yeterli olduğu , zaman içinde anlaşılmış,eleştirisi yapılmış kitaplar olmalıdır, diyor.
Okuyacağımız kitaplar ilgimizi çekmeli, bizi etkilemeli ve değerli olmalıdır.Okudukça hangi kitapların daha değerli olduğunu sezecek,anlayacak ; böylece daha sağlıklı seçimler yapabileceğiz.
“Kitapsız yaşamak kör,sağır ,dilsiz yaşamaktır.” diyen Seneca,kitaplardan uzak bir yaşamın ,kitapsız bir yaşamın nasıl bir yaşam olduğunu vurguluyor. Yaşadığımız toplumda da kör ,sağır , dilsiz yaşamların çok olduğu bir gerçek. Ünlü yazarların kitapları bile çok baskı yapamıyor.Korsan yayınlar konusu ise ayrı bir yara. Kitabın ve okumanın yaygınlaştırılması için kütüphane ve kitaplıkların ,güncel kitap ve dergilerle
zenginleştirilmesi gerekiyor. Daha çok insana kitap okutabilmek için yerel yönetimlere de görev düşüyor.
İlköğretim çağında kitap okuma alışkanlığını kazanamayan öğrencilerimizin ,daha sonra kitap okumayı sevebilmeleri biraz zor olmaktadır.Öğretmenlerinin uyarılarına rağmen ,kendi bildiği yolda yürümekte ısrarlı öğrencilerimizin, kitap okuma konusundaki duyarsızlıkları üzücüdür.Burada ailelere de çok iş düştüğü kanısındayım.Çocuklar örnek alır.Anne –babalar, büyükler , onlar için adeta rol modeldir.
Büyükleri kitap okumuyorsa ,çocukların kitap okuma alışkanlığını kazanabilmeleri daha zor olmaktadır.
Türkçe dersleri içinde kitap okumaya ayrılabilen sürenin yetersiz olduğu bir gerçek. Çocuklarımız ,öğren-
cilerimiz evlerinde kitap okuma saatleri planlamalı,yaptıkları planlara da uymalıdırlar. Sınavlarda başarı
lı olabilmenin yolu da düzenli kitap okumakla mümkündür. Düzenli kitap okumak, sadece Türkçe dersle-
rindeki başarılarını değil, tüm derslerdeki ve sınavlardaki başarılarının artmasını sağlayacaktır.Tüm ka-
ranlıkların üzerine bir güneş gibi doğacak olan yarının büyükleri ;kütüphaneler,kitaplar , gerçek dostla-
rınızdır. Onlardan uzakta,onlara uzak durmayınız…