SELİMİYE CAMİSİ İLE İLGİLİ HİKAYE
Kıbrıs seferi sırasında II. Selim bir gece Peygamberimiz (s.a.v.) i rüyasında görür. Peygamberimiz: " Selim eğer Kıbrıs i fethedersen Edirne de su bizim işaret ettiğimiz yerde görkemli bir camii yaptıracaksın " der. II. Selim Kıbrıs seferinin meşgalesiyle bu rüyayı unutur. Daha sonra Lala Mustafa Pasa komutasındaki bir donanma Kıbrıs’ı fetheder. II. Selim Kıbrıs’ın fethinden çok memnun olur. Fakat bir gece tekrar Peygamberimiz : " Selim bize verdiğin sözü tutmadın. Sen Kıbrıs’ı fethedersen Edirne de cami yaptıracağına söz vermedin mi? " diye ikazda bulunur. Selim o günden sonra Mimar Sinan a bu camiyi yapma görevini tevdi eder. Böylece dünyaca tanınmış Selimiye Camii bir fetih müjdesinin meyvesi olarak Edirne ufuklarında tecessüm etmiş olur.
Selimiye’nin camisinin yapılışında en büyük sorun, tepedeki evlerin, bahçelerin satın alınarak cami alanının hazırlanmasıydı. Bunun için evlerin yıkımına girişildi. Ama içlerinden biri, yaşlı bir bahçıvan toprağını vermemekte direndi. Padişahîn buyruğuna göre, topraklarını vermemekte direnenlerin ne yapılıp edilip razı edilmeleri gerekiyordu. Yalnız bütün bunlar güzellikle olacaktı. Ne olursa olsun zor kullanmak yoktu. Buyruk böyleydi. Ne kese kese altınlar, ne de yalvarıp yakarmalar bu yaşlı bahçıvanı kandırabildi. Adam bahçesini vermiyordu. Ama Mimar Sinan sonunda bu zorluğu da yenip adamı bahçesini vermeye razı etti. Böylece uzun çalışmalardan sonra usta mimar, düşünü gerçekleştirmiş, yıllar önce gözüne kestirdiği tepeyi ulu bir yapıyla ölümsüzleştirmişti. Caminin yapımının bittiği sabah Mimar Sinan, bütün ustalarını, isçilerini, ırgatlarını avluda topladı. Hepsi de elbirliğiyle gerçekleştirdikleri yapıyı övünçle seyre koyuldular. O sırada, oradan, mahallenin çocuklarından biri geçiyordu. Birçok adamın meraklı meraklı camiye baktığını görünce, o da onlar gibi ellerini arkasına bağlayıp durdu. Ayni yerde bakmaya başladı. Çocuğu gören Sinan, yanına yaklaştı. E, sen ne dersin bakalım küçük, diye sordu. Camimizi nasıl buldun, güzel olmuş mu? Çocuk, gözlerini kısarak baktığı minareyi parmağı ile gösterdi Bak, o minare eğri olmuş dede, dedi Sinan’a. O ana kadar sesi çıkmayan bütün ustalarla isçiler, nasıl olur, parmak kadar çocuk nereden bilirmiş, diye homurdanmaya başladılar. Sinan, elini kaldırarak, konuşanları susturdu. Ustalar, çocuk doğru söyledi, dedi. Hepsi Sinan’ın yüzüne şaşkınlıkla bakıyordu. Sinan aldırmadı. Kalfalardan birini yanına çağırdı. Kalfaya, palanganın kalın ipi alıp çocuğun gösterdiği minareye çıkmasını söyledi. İpi, üçüncü şerefenin üstünden minareye sıkıca bağlattı. Ucunun aşağı sarkıtmasını istedi. İpin ucu aşağı ulaşınca adamlarına tutturdu. Simdi var gücünüzle ipe asilin, dedi. Adamlar, bir anlam veremedikleri bu isi Sinan’ın buyruğu ile yaptılar. Sinan, adamları ipe asılırken küçük çocuğun saclarını okşayarak sordu: Nasılküçük minarenin eğriliği düzeldi mi dersin? Çocuk, dikkatle minareye bakıyordu. Adamlar, var güçleriyle ipe asılıyordu. Neden sonra çocuk, Tamam, simdi düzeldi, dedi. Sinan, adamlarına ipi bırakmalarını söyledi. Çocuk minarenin düzeldiğinden emin olarak yanlarından uzaklaştı. Çocuk gider gitmez kalfalarla ustalar Sinan’ın çevresini aldılar. Yaslı mimara biraz da kızmışlardı. Bu nasıl istir? Diye sordular. Minarenin dümdüz olduğunu bizim kadar siz de biliyorsunuz. Kendi elinizle ölçüp biçtiğiniz minareyi ne diye iple çektirdiniz bize? Böyle gülünç bir şey görmedik şimdiye dek. Ak sakallı koskoca bir mimar bir çocuğun sözüne uyar mı hiç? Sinan, gülümseyerek, baktı yüzlerine. Minarenin doğru olduğundan ben de eminim. İple çekilerek düzeltilemeyeceğini ben de biliyorum. Ama bir çocuğun gözünde bile, Selimiye’nin özürlü sanılmasını istemem. Onun için yaptım bunu. Bundan böyle hiç kimse Selimiye’nin herhangi bir özrü olduğunu söyleyemeyecektir. Yüzyıllar boyunca eksiksiz bir yapı olarak anılacaktır. Ustalar o zaman, Sinan’a hak verdiler. Bu bilgece davranışını yasadıkları surece, unutmayacaklarını söyleyerek saygıyla elini öpüp kucaklaştılar. Ve hep birlikte oradan uzaklaştılar.
ÇİN SEDDİ HİKAYESİ
Çin Seddinin Gerçek Öyküsü
BU hikaye tamamen gerçektir şahsım tarafından yapılan araştırma sonucu ortaya çıkan büyük eser Divan-ı lugat-i Goruda da geçen bir hikayedir inanmayıp inkar edip atalarımıza saygısıslık yapılmamasını önemle reca ederim
vakti zamanında türkler çine sefer ede ede çinlileri illallah ettirmişlerdir
okadar sık sefere çıkar olmuşki gece uykusu kaçan atlayıp atına çin sarayını basar olmuş o dönemlerin en tiki olayı halini almış
çin imparatoru buna bir çare düşünülmesini emretmiş çinli bilim adamları oturup düşünmüşler ve bir fikir ortaya atmışlar tüm çin sınırını kapatacak dev bir duvar
fikir bu duvar yapılana dek türklerin sefere çıkmaması içinde haraç vermeyi önermişler ee türkler ayaklarına kadar ganimetler gelince sefere çıkmaz olmuşlar enayilermi o atlar yem yakıyo hava değilki
bu sürede onbinlerce işçi çin seddini yapmaya koyulmuş tam 30 yıl boyunca bunun için uğraşmışlar sonunda duvar bitmiş türklere haraç kesilmiş çin imparatoru duvarın cidden türkleri durdurup durduramayacağını görmek için çin seddine gitmiş
beklemeye başlamışlar türkler haraçları artık ödenmediği için zaten sinirliymişler gene böyle bir gün gecenin bir yarısı bir kaç türkün uykusu kaçmış gece çadırda yatarken genellikle gıçları açılanın uykusu kaçarmış zati
düşünmüşler taşınmışlar ne yapsak demişler Ko kasacaklarmış ama godumun telekomu hatları bakıma aldığı için net yokmuş PS2 de bir müddet PES dönmüşler ama kesmemiş sonunda çine sefer yapmaya karar vermişler
atlamışlar atlarına almışlar kılıçlarını koyulmuşlar çine ipotlarınada oynak birer rep parçası download ohh sefer olmuş panayır
çin imparatorluğu gözcüleri bunları fark etmiş
Çinli asker: Türklerin ordusu geliyoorrrr , Türklerin ordusu geliyorrrr
diye bağırmış herkes surlara çıkmış imparatorda
çinli imparator sormuş asker kaç kişiler asker cevap vermiş 4 imparatorum
çinli imparator telaşlanıp komutanlarına dönmüş demiş;
çok kalabalıklar surlarda sadece 350.000 askerimiz var acaba kaçsam mı
komutanları ve bilim adamları seddin onları durduracağını söyleyip imparatorun kaçmasını engellemişler
bu sırada türkler duvarın dibine kadar gelmiş başlarında ki BattalGazi demiş ;
bu ne la **** kim dikti la bunu
Çinli Komutan : biz yaptık
Battal : niye sizi delimi z..ti ?
Çinli komutan : Yılarca sizin saldırlarınızdan yağmalarınızdan bıktık ne kilerlerimizde yiyecek bıraktınız ne hazinelerimizde altın karı kız mevzuna hiç girmiyorum bile gözünüz doysun hayvan herifler her gelen 15 dene almadan gitmiyo size karımı dayanmıyo yoksam fantazi olsun diyemi yapıyorsunuz artık bilemem sonunda bu fikri düşündük onbinlerce işçi ve köle 30 yıl boyunca bu duvarı sırf sizi durdurmak için yaptık
Battal : evet diyosun yani
sonra türkler gerisin geri dönüp atlarını sürmüşler
bunu gören çinliler Türkleri seddimiz durdurdu 30 yıllık emeklerimiz boşa gitmedi diye sevinip kutlamalara başlamışlar
o sırada az ilerden sesler geliyordu ; tak tak tak çat çut küt zar zır zur
tüm çinliler sevnç içersinde bu olayı kutlarken çinli gözcü bağırmış ;
Türklerin ordusu geliyorrrr Türklerin ordusu geliyorrr yanlarında bir şey varrrr
çin imparatoru nasıl olur hani gitmişlerdi diye komutanlarına seslenir surlardan aşşağı bakar
bu sırada türkler atlarından inip sur dibine gelirler
imparator der : Bunun adı Çin seddi , 10.000 kişi 30 yılda yaptık , nasıl aşacağınızı sanıyorsunuz
Battal : Bunun adı Merdiven , 2 kişi 5 dakkada yaptık , Duvara dayıyarak
MISIR PİRAMİTLERİ HİKAYESİ
Mısır Piramitleri Hikayesi
Binlerce yil önce yapilan piramitlerde bugün bile hala binlerce sır yatmaktadır.O tarihlerde piramitleri yapan insanlar herhalde metre kavramını bilmiyorlardi.Ve bütün bunlari göz karariyla yapmalarida imkansiz.Bugün bile çok düzenli bir sekilde yapilan gökdelenlerde çok hafif bir sapma sözkonusu olabiliyor.Peki o zamanlar bunlari yapan insanlar ölçüm için ne kullandilar.Saniye mi?Arsin birimi mi?Misir endazesi mi?Bilemiyoruz.Şimdi bu piramitlerde, özellikle Gize bölgesindeki büyük piramitin çesitli oranlarda ölçümlerine bir bakalim.Bunlarin hepsi bir rastlantı mi?Olabilir.Ama bu kadar çok rastlantıda insani düşündürüyor!
Piramitlerin Gizemi
* Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır.
* Piramit, kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda sadece 2 kez güneş girmektedir. (doğduğu ve tahta çıktığı günler)
* Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.
* Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.
* Kirletilmiş suyu, birkaç gün Piramit'in içine bıirakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.
* Piramit'in içerisinde süt, birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.
* Bitkiler Piramit'in içinde daha hızlı büyürler.
* Piramit'in içine bırakılmış su, 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.
* Çöp bidonu içindeki yemek artıkları, hiç koku vermeden Piramit içinde mumyalaşır.
* Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir Piramit'in içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.
* Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur; araştırmacıların çoğu, ya içinde kayboldular ya da aynı yerde birkaç tur attılar, fakat içlerini göremediler.
* Piramitlerin içi yazın soğuk kışın sıcak olur
* Büyük Piramitin açilari,Nil'in delta yöresini iki esit parçaya bölerler.
* Gize'deki üç piramit aralarinda bir Pitagor üçgeni olacak sekilde düzenlenmislerdir.Bu üçgenin kenarlarinin birbirlerine göre orani 3:4:5'dir.
* Büyük Piramitin tabininin yüzeyi,anitin yarisinin iki katina bölündügünde pi=3,14 sayisi elde edilir.
* Büyük Piramitin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü,piramit yüksekliginin karesine esittir.
* Büyük Piramit,dünyanin kara kitlesinin merkezinde yer aliyor.
* Büyük Piramit,dört ana yöne göre düzenlenerek insa edilmistir.
* Piramit dev bir günes saatidir.Ekim ortasiyla Mart basi arasinda düsürdügü gölgeler mevsimleri ve yilin uzunlugunu gösterirler.Piramiti çeviren tas levhalarin uzunlugu bir günün gölge uzunluguna esittir.Bu gölgelerin tas levhalar üstinde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yilin uzunlugu yanlissiz olarak saptanabiliyordu.
* Büyük Piramit'le dünyanin merkezi arasindaki uzaklik,Kuzey kutbuyla arasindaki uzakliga esittir ve kuzey kutbuyla dünyanin merkezi arasindaki uzakliga esittir.
* Piramitin yüksekligiyle,çevresi arasindaki oran,bir dairenin yari çapiyla çevresi arasindaki oranin dengidir.Dört kenarlar dünyanin en büyük ve çarpici üçgenleridir.
* Gizde'den geçen boylam,dünyanin denizleriyle anakaralarini iki esit parçaya böler.Bu boylam ayrica,kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup,bütün yer kürenin uzunluguna ölçümünde dogal sifir noktasini olusturur.
* Büyük piramitin tepesi Kuzey kutbunu,çevresi ekvatorun uzunlugunu temsil eder.Ve iki uzunluk ayni mikyasa uygunluk gösterir.
Gize piramitleri tahmini olarak M.Ö 3000 yıllarında eski krallık döneminde yapıldığı zannedilmekte. Bunlar; Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleridir ve isimlerini aldıkları firavunlar tarafından yaptırılmıştır.
Kefren Piramidi Gize piramitleri dünyanın en büyük piramitlerdir. Bunlarla birlikte ve Mısır'da yüzlerce irili ufaklı piramit mevcuttur. Gize piramitlerini diğerlerinden ayıran farkların başında içlerinde yazı bulunmaması ve nasıl yapıldıklarının hala çözüme ulaşmamış olmasıdır.
Keops'un oğlu Kefren için yapılmış piramit 136 metre yüksekliğe sahip.
Kefren piramidinin dış yüzeyinde yer alan kaplamalar bugün sadece tepesinde görülebilmekte.
Gize piramitlerinden İçi ziyaret edilebilen tek piramit olan Kefren piramidinin mezar odası.
Piramitler ile ilgili çeşitli matematiksel bulgular arasında ilginç olanları şunlar: Keops piramidinin yüksekliginin 1 milyarla çarpımı yaklasık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi veriyor. (149.504.000km)
Piramitlerin üzerinden geçen meridyen karaları ve denizleri tam iki eşit parçaya bölüyor. Keops Piramidinin Taban cevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını veriyor.
62 metre yüksekliği ile Gize Piramitleri içerisinde en küçüğü olan Mikerinos Piramidi Kefrenin oğlu için yaptırılmış.
Piramitler hala yapımları esnasında ki gizi korumaktalar. İşçilerin olağanüstü bir çabayla günde 10 metreküp taşı üst üste koyduklarını kabul edersek keops piramidinde yer alan yaklaşık 2.5 milyon metreküp taş, 250.000 gün, yani yaklaşık 664 yılda yerleştirilebiliyor. Oysa piramitler 20 ila 30 yıl arasında bir sürede tamamlanmıştır.
Mikerinos'un ve üç aile üyesine ait Piramitler
Sfenks
70 metre uzunluğunda ve 30 metre yüksekliğinde olan Sfenks 14.yy da Memluk'lar tarafindan top bataryalarına talim hedefi olarak kullanılmış ve ciddi biçimde zarar görmüş.
M.Ö. 2520 yılında Keops'un oglu Kefren'in mezar kompleksi için yontulmuş. Sfenks Mısır dilinde 'SEZP-ANHE' Yaşayan görüntü) anlamında. Tarih boyunca Sfenks Nil nehrine bakıyor ve nehir yoluyla gelenleri karşılıyordu.
TAÇ MAHAL HİKAYESİ
Taç Mahal Dünyanın yedi harikasından birisi. Ancak o kadına, eşe bir anneye duyulan sevginin mimariye dönüşen yeryüzündeki en büyük eserlerinden birisi. Bu eserin hüzünlü hikâyesi mimarisinin güzelliği yanında tüm hüznü ile hala dilden dile dolaşır durur.
Bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur’a giden Şah Cihan’a, dokuz aylık hamile olmasına rağmen her zamanki gibi eşi Mümtaz Mahal de eşlik etmişti. Mümtaz Mahal, 14. çocuklarını doğururken öldü.(1631)Şah Cihan, eşinin ölümünden sonra 2 yıl yas tuttu. Artık devlet işlerine ilgisini kaybeden hükümdar, teselliyi sanat ve mimaride buldu. Eşinin ölümünden 6 ay sonra Taç Mahal’in temeli atıldı.
Efsaneye göre kubbeyi desteklemek için yapılan iskele, kubbeden daha fazla masraf ve iş gücü gerektirmişti. İnşaatın bitimine yakın Şah Cihan’a iskeleti sökmenin 5 yıl alacağı bilgisi verilmesi üzerine Şah Cihan, herkesin söktüğü tuğlanın kendisine kalacağı şeklinde bir emir yayınlamış ve iskele bir gecede sökülmüştü.
KIZ KULESİ MİRASI
Kızkulesi ile ilgili anlatılan ilk hikaye; Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikayesidir. Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkını anlatan bu hikaye, Hero'nun kuleden ayrılmasıyla başlar. Hero Afrodit'in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır. Yıllar sonra Afrodit'in tapınağında yapılan bir törene katılmak için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder. Leandros'un yüzerek kuleye geldiği fırtınalı bir günde Hero'nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür.Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kızkulesi'nden boğazın sularına bırakır.
Kavuşamayan aşıklara atfen anlatılan bu hikayeden başka bir de; Kleopatra'nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesi vardır. Kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir. Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya'nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın, ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılır.
En son anlatılan hikaye ise Osmanlı Dönemi ile ilgilidir. Battal Gazi'nin askerleri ile Kızkulesi'ne baskın yaparak kuleye saklanan hazinelerin ve Üsküdar Tekfuru'nun kızını kaçırdığı ile ilgili hikayedir. Battal Gazi tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar'dan atına atlayıp oradan uzaklaşmıştır. Çokça bilinen "Atı alan Üsküdar'ı geçti" lafı bu hikayeden gelir.
Diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen Türkler buraya Kız-Kulesi ismini vermişlerdir. Antikçağ'da Arkla (küçük kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da Tour Leandros ismi ile ün yapmıştır.Şimdi ise "Kızkulesi" ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır.