Küresel Isınmanın Sebepleri
Klimatolojistler (İklim Bilimi konusunda çalışan bilim adamları) 1800’lerin sonlarından beri meydana gelen küresel ısınmayı analiz ettiler. Klimatolojistlerin çoğunluğu insanoğlu faaliyetlerinin ısınmanın çok büyük bir miktarından sorumlu olduğuna karar verdilar. İnsanoğlu faaliyetleri Yerküre’nin doğal sera etkisini arttırarak küresel ısınmaya katkıda bulunuyor. Sera etkisi, güneş ışığını, gazları , atmosferdeki parçacıkları kapsayan karmaşık bir işlemle Yerküre’nin yüzeyini ısıtıyor. Sera gazları, ısıyı dünyanın atmosferine hapseden gazlara verilen isimdir. (En zararlı sera gazı, karbondioksittir. Kyoto Anlaşması, karbondioksidin yanısıra metan ve nitrus oksid gazlarının salınımını da düşürmeyi öngörüyor.)
Küresel ısınmaya katkıda bulunan ana insan aktiviteleri: fosil yakıtların yakılması (kömür, petrol ve doğal gaz) ve ormanların yokedilmesidir. En çok yakıt tüketimi: otomobillerde, fabrikalarda, elektrik santrallerinde meydana gelmektedir. Fosil yakıtlarının yakılması ile karbondioksit gazı (kimyasal formülü CO2) açığa çıkmaktadır. CO2 ısının uzaya çıkışını yavaşlatan bir sera gazı’dır. Ağaçlar ve diğer bitkiler besin üretmek için havadaki CO2’i fotosentez ile kullanırlar. Ormanların yokedilmesi, bitkiler tarafından yok edilen gaz miktarı oranını indirgeyerek ya da ölü bitki örtüsü ayrıştırılması ile CO2’ nin çoğalmasına katkıda bulunuyor.
Az miktarda bilim adamı sera gazlarının, sıcaklıkta ölçülebilir değişiklik yapmadığı görüşündeler. Doğal oluşumun küresel ısınmaya sebep olabileceğini söylüyorlar. Bu oluşumlar: güneşten yayılan enerjideki artışları içeriyor. Fakat Klimatolojistlerin çok büyük çoğunluğu güneş’in enerjisindeki artışların oluşmuş ısınmaya katkısının çok çok küçük olduğuna inanıyorlar.
Kaynak:ntvmsnbc.com
Küresel ısınmaya dikkat çeken Prof.Dr. Kurt, Türkiye'nin 50 yılda çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını iddia etti: Bitki ve hayvan türleri yok olabilir, kum fırtınaları başlayabilir!
Küresel ısınmanın, Türkiye’yi yakın yıllarda ciddi oranda bitki ve hayvan türünün yok olması, gelecek 50 yılda ise çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakacağı bildirildi.
Şehirleşme, yanlış arazi kullanımı ve doğal habitatlar üzerindeki baskıların, son 20 yıl içinde 13 bitki türünü tamamen yok ettiği, baskıların devam etmesi durumunda ise önümüzdeki 10 yıl içinde bin 500’e yakın bitki türünün tehdit altına gireceği kaydedildi. Hayvan türlerinin de aynı tehlike ile karşı karşıya bulunduğu, Anadolu parsı, çizgili sırtlan ve Akdeniz fokunun yok olma tehlikesi bulunan türlerden bazıları olduğu bildirildi.
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Ekoloji ve Çevre Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Latif Kurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğada her canlının yaşam zincirinin bir halkası olduğunu kaydetti. Kurt, "Türlerin ve genetik çeşitliliklerin yok edilmesi, doğanın kısır ve kırılgan bir yapıya bürünmesi, insan dahil diğer canlı türlerinin yaşamlarının tehlikeye girmesi anlamına geliyor" dedi. Kurt, "Dünya nüfusunun katlanacağını hepimiz biliyoruz. Bunu durdurmanın ilk ve en etkin yolu, nüfus artışını kontrol altına almak olmalı. Asıl olan, sürdürülebilir kalkınma yerine, sürdürülebilir yaşam ilkesidir" dedi.
Her ülkenin ekonomik, kültürel ve biyolojik olmak üzere üç tür zenginliği olduğunu ifade eden Kurt, "Biyolojik zenginlik açısından dünyanın en önemli bölgesinde bulunuyoruz. Ancak biz bu zenginliğimizin farkında değiliz" diye konuştu.
"CANLILAR ISINMAYA AYAK UYDURAMAZ"
Kurt, yaşam kuşaklarının kaymasının, canlı türlerini zora sokacağını, bunun sonucunda meydana gelecek değişikliklere, birçok canlı türünün ayak uyduramayacağını ve yok olacağını söyledi. Kurt, şunları kaydetti:
"Zira canlılar için elli, yüz yıllık periyotlar çok kısadır. Canlılar ancak yüzbinlerle, milyonlarla ifade edilen süreçlerdeki değişikliklere uyum sağlayabilirler. Asırlarla ifade edilen ani değişimler, bitki ve hayvan türlerini tehdit etmekte ve canlılık, küresel bir yok oluşla karşı karşıya kalmaktadır.
Nitekim, birçok canlı türü yok olmuş ve birçoğu da yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır. Özellikle biz insanlarla benzer ekolojik isteklere sahip olan memeli türlerindeki yok oluş, insan nesli için de tehlike çanlarını gündeme getirmektedir."
"BİN 500’E YAKIN TÜR TEHDİT ALTINDA"
Eski SSCB Devlet Başkanı Michael Gorbaçov’un "21. yüzyılda ulusları bekleyen en önemli tehdit, askeri olmaktan çok ekolojik felaketler olacaktır" sözünü hatırlatan Kurt, Gorbaçov’un bu görüşünde yanılmadığını söyledi. Kurt, şunları kaydetti:
"13 bitki türünün nesilleri tükenmiştir ve bin 500’e yakın tür, 10 yıl içinde yok olma tehdidi altındadır. 843 tür çok yüksek risk, 181 tür ise doğada çok kısa bir sürede yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Aynı yok oluş hayvanlarda da görülüyor. Herkesin bildiği gibi Anadolu Parsımız vardı. En son 1970’lerde gözlendi. Maalesef, parsı bugün Anadolu’da gören yok. Tamamen yok
olduğu düşünülüyor. Bunun gibi, çizgili sırtlan, Akdeniz foku, Karakulak gibi bazı hayvan türleri üzerinde de yakın gelecekte bir yok oluş bekleniyor."
KONYA’DAKİ KUM FIRTINALARI
Türkiye’yi çölleşmenin beklediğini savunan Kurt, "Bizim güneyimizde bir çöl kuşağı var. Küresel ısınmayla dünyadaki yaşam kuşakları yer değiştirecek ve Türkiye, güneydeki çöl kuşağının etkisine girerek tamamen çölleşecek. Önümüzdeki 50 yıl içerisinde bu durum bekleniyor" dedi.
Konya’da geçen hafta yaşanan kum fırtınasının, bunun bir göstergesi olduğunu vurgulayan Kurt, şunları söyledi:
"Aynı şekilde bizim güneyimizdeki Irak ve Suriye çöllerinden kalkan kum fırtınalarının Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa gibi güneydeki illerimizi zaman zaman etkisi altına aldığını görüyoruz. Bütün bunlar çöllerin kuzeye doğru ilerlemekte olduğunun ve bizim çölleşmeye doğru gittiğimizin bir göstergesidir.
Zira, Anadolu çölleşmeye çok müsait olup, bu durum geçmişte de Konya Karapınar çevresinde yaşanmıştır. Konya Karapınar’da yaşayan insanlar sabah kalktıklarında kapı önlerinin kum yığınlarıyla kaplandığını görmüşler ve bu nedenle yöreden büyük bir göç yaşanmıştır."
KÜRESEL ISINMA DOĞAL PERİYOT DEĞİL
Dünyanın 4,5 milyar yaşında olduğunu belirten Kurt, dünya iklimleri üzerinde etkileri olan bir takım doğal süreçlerin bulunduğunu belirtti. Kurt, "Örneğin, dünyanın 93 bin yılda bir kutuplardan basıklaşması, 23 bin yılda bir güneş yörüngesinden sapması ve bin yılda bir de kuraklaşması söz konusudur. Bunlar doğal süreçler iken günümüzde yaşanan küresel ısınma ve kuraklık ise bu doğal periyotlardan tamamen bağımsız ve insan kaynaklıdır" diye konuştu.
Kurt, değişik jeolojik dönemlerde, dünyada gözlenen volkanik faaliyetlerin dünya iklimleri üzerinde etkisinin bulunduğunu ancak günümüzde aşırı volkanik herhangi bir faaliyet olmamasına rağmen dünyanın ısınmaya devam ettiğini söyledi.
"TÜKETİM ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞMELİ"
Küresel ısınmanın nedenlerinden birisinin de tüketim alışkanlıkları olduğuna işaret eden Kurt, "Çılgınca, fütursuzca tüketiyoruz. ’Ne kadar tüketirsen o kadar insansın ya da yaşam kaliten o kadar yüksek’ diye insanlar aldatıldı.
Kalkınma çabaları veya bir takım uluslararası şirketler, kar amaçlı olarak toplumları tüketime yönlendirdi. Bu gidişata dur demek için hepimiz bir takım alışkanlıklarımızdan vazgeçeceğiz. Bir takım şeylerden taviz vereceğiz" dedi.
Tüketicinin yönelişlerinin, uluslararası tröstleri çevreye dost olan ürünleri üretmeye zorlayacağını belirten Prof. Dr. Latif Kurt, "Fosil yakıtların kullanımını düşürmek gerekiyor. Toplu taşımaya yönelmek, yürüme alışkanlığını geliştirmek ya da bisiklete binmeye insanları alıştırmak gerekiyor. Bunların sağlık açısından yararları da vurgulanmalı" dedi.
AA
www.dersturkce.com
2024