OSMANLI KÜTÜPHANELERİ
İnsan eğitim ve gelişimini sağlamayı amaçlayan, ufku açan, gönülleri, zihinleri aydınlatan ve coşturan yegane araçlardan biridir kitaplar… ve tabii onları bulmamızı, onlara ulaşmamızı sağlayan en önemli adreslerden birisi de elbette ki kütüphanelerdir.
Son zamanlarda değerini kaybetmiş, hak ettiği önemi ve itibarı görememiş olması, onun varlığının artık sonuna gelindiği izlenimi vermemeli kimseye. Günümüzde artık kütüphanelere alternatif olarak internet ön plana çıkmış gibi görünse de, oturduğumuz yerden tek tuşla aradığını bulmak biz insanoğluna cazip gibi gelse de Onlar bizim kültürümüzün oluşumunu, gelişimini sağlayan yapı taşlarındandir.
İlk kütüphane Osman Bey zamanında İznik’te, ikincisi ise Edirne’de Lala Şahin Paşa tarafından kuruldu.
Yıldırım Bâyezîd Han zamanında Bursa’da Eyne Subaşı Medresesinin üst katında bir kütüphane ile Eyne Subaşının Balıkesir’de yaptırdığı medresede bir kütüphane kuruldu. Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul’u fethettikten sonra çeşitli îmar faaliyetleri arasında önemli kütüphaneler yaptırdı. Ayasofya yakınında yaptırdığı ilk medresenin yanında halka açık bir kütüphane kurdurdu. Fâtih Camii Külliyesi içinde yaptırdığı kütüphane, Zeyrek Camii Kütüphanesi, Eyüp Sultan Camii yanındaki kütüphaneler bu kütüphanelerin en meşhurlarıdır. Daha sonraki pâdişâhlar tarafından İstanbul’un yanında Amasya, Edirne, Bursa, Manisa, Trabzon ve başka şehirlerde de kütüphaneler kuruldu. Topkapı Sarayı bünyesinde kurulan Saray Kütüphanesi, Ayasofya, Süleymâniye, Şehzâdebaşı ve Bâyezîd kütüphaneleri zenginleştirilerek zamanımıza kadar gelmişlerdir.
Osmanlılar devrinde mîmârî açıdan müstakil bir binaya sahip olan ilk vakıf kütüphanesi Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa tarafından yaptırılan ve Köprülü Fâzıl Mustafa Paşa tarafından vakfiyesi hazırlanarak tanzim edilen Köprülü Kütüphânesidir. Şehid Ali Paşa tarafından Vefâ’da yaptırılan kütüphane, Atıf Efendi tarafından Süleymâniye civarında yaptırılan Atıf Efendi Kütüphanesi, Nûruosmaniye Kütüphanesi ve Koska’da Koca Ragıb Paşa tarafından kurulan Ragıb Paşa Kütüphanesi de belli başlı Osmanlı kütüphaneleridir.
Sultan İkinci Mahmûd Han devrinde kurulan yeni kütüphanelerin, kitap vakıflarının yanında kütüphanelerin devlet tarafından kontrolünün ve düzenleme çalışmalarının yaygınlaştığı da görülmektedir. Bu devirde İstanbul’da kurulan kütüphanelerin çoğunluğu tekke kütüphaneleridir. Fâtih Kütüphanesi, Çarşamba’daki Murâd Molla Kütüphanesi, Sultan İkinci Mustafa’nın kızı Hatîce Sultan tarafından Unkapanı’nda kurulan Şâzeliyye Tekkesi Kütüphanesi, Galata Mevlevihânesi Kütüphanesi bu devirde kurulan kütüphanelerdendir. Sultan İkinci Mahmûd Han Medîne-i münevverede Mahmudiye adıyla bir kütüphane, Kıbrıs’ta Ayasofya Camiinde bir kütüphane kurdurdu. İlme, ilim adamlarına ve kitaba karşı aşırı merakı olan Sultan İkinci Abdülhamîd Han İstanbul ve başka Osmanlı ülkelerindeki kütüphaneleri tertip ve tanzim ettirerek fihristler düzenletti. Yıldız Sarayındaki Çit Kasrını kütüphane olarak tahsis ettirerek zamanının çoğunu burada geçirdi. Mısır’daki dağınık kütüphaneler toplanarak bugünkü adıyla Dârü’l-Kütübü’l-Mısrıyye diye bilinen Hidiv Kütüphanesi meydana getirildi.
1882′de Kütüphâne-i Umûmî-i Osmanî adıyla nizâmnâme çıkarılarak herkesin faydalanabileceği umûmî kütüphaneler kuruldu. Bâyezîd Devlet Kütüphanesi, İzmir, Kayseri, Konya, Eskişehir, Diyarbakır ve Bursa’da Millî Kütüphane adıyla kütüphaneler kuruldu. 1911′de temeli atılan Türk Ocağı ve taşra teşkilâtlarında kurulan kütüphaneler bir nevi halk kütüphanesi vazifesi gördü.
Cumhuriyet döneminde 1924′te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kânunuyla vakıf kütüphânelerindeki koleksiyonlar, 1927′de çıkan kânunla tekke ve zaviyelerde bulunan eserler Maârif Vekâletine (Millî Eğitim Bakanlığına) bağlı kütüphanelere devredildi.
Peki, Dünyanın en değerli kitap hazinelerinden biri olan Topkapı Sarayı Kütüphanesi nasıl oluştu? Padişahlar ne gibi kitaplar okurlardı? Saray kitaplığında hangi kitaplar vardı? Çeyrek yüzyıl boyunca Topkapı Sarayı Kitaplığı’nda görev yapan ve halen sarayın yöneticisi olan Dr. Filiz Çağman bütün bu soruların cevabını verirken saray kitaplığının bilinmeyen yönlerini anlatıyor.
Topkapı Sarayı müze haline dönüştürüldüğü 1924 yılına kadar 400 yıla yakın bir süre Osmanlı padişahlarının ikametgahı, imparatorluğun idari merkezi ve her türlü devlet adamının yetiştirildiği bir eğitim kurumuydu. Bütün bunların yanında Osmanlı sanatının oluştuğu yegáne merkez yine saraydı.
Saray İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından 1460-1478 yılları arasında yaptırıldı ve asırlar boyunca ihtiyaca göre çeşitli yapılar ilávesiyle genişletildi. Bu ilginç kompleksi günümüzde gezen ziyaretçiler Osmanlı padişahlarının taşlarla bezeli değerli madenlerden yapılmış eşyalarının korunduğu hazineyi hayranlıkla izlerler. Fakat Osmanlı padişahlarının en çok değer verdikleri eserler başta Kur’an-ı Kerimler olmak üzere el yazması kitaplardı. Sayıları 18. yüzyıl başlarına kadar giderek artan bu kitaplar sultanların hazinesinde korunmuş, zaman zaman bunlardan bir kısmını okuma amacıyla has odalarına veya hareme getirterek muhafaza etmiş ve tekrar hazinelerine koydurmuşlardı.
18. yüzyıl başlarında Sultan Üçüncü Ahmed (1703-1830) Enderunlu ağalar için bir kütüphane binası yaptırarak kendi hazinesinden çok sayıda eseri buraya vakfetti. Kütüphane 9. yüzyıldan hükümdarın dönemine yani 18. yüzyıla kadar başta Arapça olmak üzere Farsça ve Türkçe kitaplardan oluşmaktaydı ve saray okulu demek olan Enderun’daki ağaların eğitimine uygun olarak çeşitli bilim dallarını kapsıyordu.
Bu kütüphaneyi Sultan Birinci Mahmud’un (1730-1754) 1733′te Revan Köşkü’ne has oda ağaları için kurup vakfettiği kütüphane izledi. Sultan Birinci Abdülhamid (1774-1789) ise Bağdat köşküne aynı amaçla bir başka kütüphane vakfetti. Osmanlı padişahları Enderun’daki bu kitaplıkların yanısıra İstanbul’da başka kütüphaneler de yaptırıp kitaplar bağışladılar.
İşte bu kütüphaneleri dolduran kitapların kaynağı olan Hazine kütüphanesinin zenginliği Osmanlı sultanlarının gerek içerik açısından, gerekse estetik beğenileri dolayısıyla kitap sanatına ne kadar büyük değer verdiklerini açıkça gösterir.
Yavuz Sultan Selim (1512-1520) ve Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) döneminde sarayın kitap hazinesi giderek büyüdü. Saray koleksiyonunun önemli bir bölümü ganimet ve hediye yolu ile oluşurken saray nakkaşhanesinde de Osmanlı kitap sanatının seçkin örnekleri hazırlanıyor, resimlerle ve tezhiplerle bezeniyordu.
Hükümdarların tükenmeyen ilgileri bu koleksiyonların zenginleşmesini sağladı. Topkapı Sarayı’nın kütüphaneleri padişahların verdikleri kitap siparişleriyle ve kendilerine gelen hediyelerle bugünkü saygın ve özel konumuna ulaştı. Bu kitaplıklar 8. yüzyıldan 19. yüzyıla dek uzanan bir zaman dilimi içerisinde Cebelitarık’tan Hindistan’a kadar İslam dünyasının geniş coğrafyasında hazırlanmış en seçkin ve önemli el yazması eserleri barındırır.
Bunun yanısıra Topkapı Sarayı koleksiyonlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş hudutları içinde bulunan özellikle Balkan kültürlerinin önemli ve değerli kitaplarıyla batılı ülkelerden armağan edilen çeşitli baskı kitaplar da bugüne kadar özenle korunmuştir.
18 bin 500 civarında el yazması ve baskı kitabın yanısıra harita ve hat sanatı örneklerinin bulunduğu Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, özellikle İslami hat, minyatür, tezhib ve cilt sanatının son derece zengin ve en ünlü koleksiyonudur.
Osmanlı hükümdarları kitapları sadece toplamakla kalmadılar, bizzat kendileri de çok sayıda eser, özellikle de ‘divan’ denilen şiir kitapları kaleme aldılar. Padişahların neredeyse tamamı şairdi ve bazıları Türk Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden sayılırdı. Bu hükümdarların cildi, yazısı ve tezhibi birbirinden nefis divanları Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplığı’nın en seçkin parçalarından sayılır.
Saray kitaplığı Fatih Sultan Mehmed döneminde hazırlanmış çok değerli eserlerle doludur. Hıristiyan ve İslam dünyasının özellikle bilimsel eserlerine büyük ilgi duyduğu bilinen Fatih sarayda felsefe, tarih, coğrafya ve tıp konularında Arapça, Farsça ve Türkçe eserler hazırlattığı gibi, eski Yunanca kitaplar da yazdırmış, bunların arasına geçmişin seçkin el yazmalarını katmıştı.
Fatih’in oğlu İkinci Bayezid’in (1481-1512) kitaplar ve bu sanat dalına tutkusu en az babası kadardı. Tarihi belgeler bize bu sultanın 600′den fazla kitap toplamış olduğunu bildirmektedir.
Padişahlar arasında kitap sanatına ve kitaplara en düşkün olanlar İkinci Selim (1566-1574) ve özellikle de oğlu Üçüncü Murad’dır (1574-1595). Üçüncü Murad’ın döneminde Osmanlı hanedan tarihinin saray hattatları tarafından hazırlanmış kitaplarını ünlü nakkaşlar resimleyip bezediler. 15. yüzyılın Türkmenlerle Timur devletinden gelen eserleriyle beraber 16. yüzyıl Safevi kitap sanatının resimli örnekleri de hediye yoluyla Topkapı Sarayı Hazinesi’ne aktı. Birinci Mahmud’un Revan Köşkü’ne vakfettiği kütüphanede de ise her konuda seçme eserler bulunmasına rağmen tarihi eserler çoğunluktaydı.
www.dersturkce.com
2024