NURULLAH ATAÇ (1898-1957)
Deneme, eleştiri, günlük (günce) ve çeviri türündeki eserleri ile tanınır. Devletin değişik kademelerinde uzun süre "mütercim" olarak çalışmıştır. Ataç, yazılarıyla genç şairlerin tanınmasında büyük emek harcadı. Edebiyatımızda eleştiri türünün yerleşmesinde yazılarıyla etkili olmuştur.
Türkçenin özleşmesi, arılaşması için yıllarca adeta tek başına savaştı. Yazılarında hiç yabancı sözcük kullanmadı. Belli bir dönemden sonraki hiçbir yazısında, "ve" sözcüğünü Arapça olduğu için kullanmadı. Devrik cümlelerle yazdı, devrik cümlenin doğruluğunu savundu. Pek çok genç yazarı etkiledi.
Eleştiri ve deneme türündeki yazıları önemlidir. Kabul edilmiş bazı değerleri yeniden ele alarak tartışmalara yol açtı.
Çeviri alanında 50'ye yakın eseri vardır.
"Günce"de ise yaşamının son iki yılında yazdığı günlükleri vardır.
Deneme ve eleştiri yazıları Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar, Söyleşiler adlı kitaplarda toplanmıştır.
Yazınsal Biçimi
Dilde yalınlaşma ve özleştirme deviniminin savunucularındandır. Türkçe'deki yabancı sözcükleri kullanmamış, dille düşünce arasında dolaysız bir ilişki olduğunu, somut düşünme geleneğinin doğabilmesi için kavramların saydam, hangi kökten geldiklerinin anlaşılır olması gerektiğini vurgulamıştır. Bu yol da, Ataç'a göre, Latince, Grekçe, Farsça, İngilizce, Arapça gibi yabancı dillerin eğitimini zorunlu kılmak başarılamayacağına göre, bunlardan alınan sözcüklerin Türkçeleştirilmesinden geçer:
“ |
Uydurma dil dediler mi, bir şey söylediklerini sanıyorlar. Söyleyim ben size; Bu uydurma sözünü, Türkçecilik akımına karşı bir silah diye kullanmaya kalkanlardan ne dediğini bilen, şöyle gerçekten düşünerek konuşan bir tek kişi tanımıyorum. Evet, uyduracağız, bizim yaptığımız, uydurduğumuz kelimeler de yavaş yavaş halka işleyecek, eski Arapça, Farsça kelimelerin işlediği gibi. Onların yerini tutacak.[8] |
” |
|
Bazı yazılarında arı Türkçe kullandığı için anlaşılmaz olarak eleştirilmiştir. Onu eleştirenler arasında Attilâ İlhan, Halit Fahri Ozansoy gibi isimler vardır.[3]Divan Edebiyatı geleneğini iyi bildiği anlaşılır, kişisel olarak zevk aldığını da belirtir, fakat zamanını doldurmuş bir yazın olduğu görüşündedir. Yazı diliyle konuşma dili arasındaki uçurumu kapatma çabasının bir parçası olarak özgün Türkçe'yi ve devrik tümceyi kullanmasıyla döneminin yazarlarını da, daha sonraki kuşakları da etkilemiştir.
“ |
Oysaki ben, öz Türkçe için nice kazançları teptim, rahatımı kaçırdım, üzdüm kendimi, adımı deliye çıkarttım. Hepsi de ne dediklerini bilmez, kafalarına düşüncenin gölgesi bile girmemiş birer alıktır bana deli diyenler. Öz Türkçeye özenişim de duygularımın etkisiyle değildir. Latince, Yunanca öğretilmeyen bir ülkede tek doğru yolun, tek usul (akla uygun) yolun öz dile gitmek olduğunu düşüncemle anladım da onun için o yolu buldum.[9] |
” |
|
Ölümü
1957 yılında şeker hastalığı ortaya çıktı. Eşinin 1955 yılında ölümünün ardından karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları başladı. 17 Mayıs 1957 yılında İstanbul Numune Hastanesi'nde öldü. [2]
Ölümünden sonra birçok yazın ve sanat dergisinde kendisi için özel sayı çıkartılmıştır ve hakkında 2 kitap hazırlanmıştır. Bunlardan ilki 1959'da Tahir Alangu'nun hazırladığı Ataç'a Saygı isimli, O'nun için yazılmış yazıların derlendiği bir kitaptır. İkincisi ise, Türk Dil Kurumu'nun 1962'de Ankara'da çıkardığı Ataç isimli kitaptır.
Nurullah ATAÇ’ınYapıtları
1940 Sonrası Cumhuriyet Dönemi Yazar ve Şairleri Kategorisine Dönmek İçin Tıklayınız…
Genel Yazar/ Şair Biyografi Kategorisine Dönmek İçin Tıklayınız…
www.dersturkce.com
2024