POSTAL VE BEN SES DOSYASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ...
POSTAL VE BEN
Ayakları cok buyuk olduğu icin mahallenin
cocukları ona “Postal” adını takmışlardı...
Siyah beyaz tuyleri, cenesinden uzun
kulakları vardı...
Kucağıma alıp eve getirdiğim gunu
hatırlıyorum; ağlayıp annesini aramış, sonra
kucağımda uyuyakalmıştı...
O uyurken soz vermiştim; yaşadığımız
surece onu asla terk etmemeye, bir lokma
bile kalsa yiyeceğimizi paylaşmaya...
Oyle de oldu; o benim dostum...
Onsuz bir yere gitmek istemiyorum. Zaten
seyahatlere genelde birlikte cıkıyoruz. Yol
boyu kafası benim sağ omzumda yolu
gozetliyor ki kaza maza olmasın...
Uğraklarda bize alıştılar, bana cay, ona sut
getiriyorlar.
Evde olmadığım zamanlar girişi
gorebileceği bir yere oturuyor, kulaklarını
yere serip gozlerini asla ayırmadan aralıksız
kapıya bakıyor.
Geciktiğim zamanlar bulabildiği
ayakkabılarımı ya da bir giysimi alıp uzerine
yatıyor. Daha da gecikirsem o her neyse yarısını
yiyor.
Bu ozlemdir...
Ben de onu ozluyorum...
En kuralcı protokol yemeklerinde, kimseye
belli etmeden cebime koyduğum, diyelim ki
bir parca kurabiye, onun icindir...
Kimi geceler masal anlatıyorum ona.
“Kopek masal anlar mı?” demeyin... Ustelik sessiz anlatıyorum...
Pako’yu,
Gorbi’yi, Rok’u... Andree (Andre) ile onları alıp
kırlarda gezdiğimiz baharları... Gecen guzel
yıllarımızı... Onları ozlediğimizi ve asla
unutmadığımızı...
Ve sıra onun masal anlatmasına geliyor.
“Kopek de sana mı masal anlatıyor?”
demeyin.
Başını kaldırıp havayı kokladığında
peşinden bahceye cıkıp ağlamakla havlamak
arasında kucuk kucuk bağırdığında annesini,
kardeşlerini ozlediğini biliyorum.
Bu da onun masalı...
Ve o uzun gecelerde... Sabahlara karşı kan ter icinde
uyandığımda... Yaralı bereli duşunceler
yakama yapıştığında... Karanlığa burunmuş
duygular canımı yaktığında... Burnumu ceke
ceke salona gecip bir koltuğa yumulduğumda...
Sokulabildiği kadar sokulup başını
goğsume yaslıyor.
Yanınızda hep bir dost mu istersiniz?
O benim dostum...
Bekir Coşkun
(Bir gazete yazısıdır.)
www.dersturkce.com
2024