ORMAN YANGINLARI
Genel tanımıyla ifade edecek olursak; serbest yayılma eğiliminde olan ve ormanda yaşama birliğine katılan canlı ve cansız bütün yanabilir varlıkları yakıp yok edebilen ateşe "orman yangını" denmektedir.
Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de orman varlığını tehdit eden faktörlerin başında orman yangınları gelmektedir. Orman yangınlarının çıkış sebeplerine baktığımızda, yıldırım gibi doğal nedenlerin % 5-6 oranında kaldığını, diğer bütün yangınların çıkış sebebinin insan olduğunu görmekteyiz... Dolayısıyla ülkemiz ormanları için en tehlikeli varlığın "İNSAN" olduğunu söylemek yanlış olmaz.. Bu nedenle orman yangının çıkmasına engel olmak veya çıkacak yangınların sayılarını olabildiğince azaltmak için insanlarımızı bilgilendirmek ve eğitmek zorundayız.
YANMA NEDİR?
Yanma basit bir kimyasal olaydır. Daha açık bir ifadeyle yanma; kimyasal bir oksidasyon olup, yüksek sıcaklık derecelerinde meydana gelir ve fotosentez yoluyla depo edilmiş olan ısı enerjisini açığa çıkarır.. Tutuşma sıcaklığı oksijen ve yanıcı madde yeterli miktarda bir araya gelirse yanma olayı meydana gelir. Yanmayı meydana getiren bu üç faktörün oluşturduğu üçgene "YANGIN ÜÇGENİ" denir.
Yangın üçgenini oluşturan üç unsurdan herhangi biri olmazsa veya yeterli miktarda bulunmazsa yanma olayı olmaz.. Herhangi bir orman yangınının türünü, şiddetini ve yayılma özelliklerini bu üçlünün miktar ve niteliği belirler.
Yangın söndürme çalışmalarında izlenen temel yol bu yangın üçlüsünden herhangi birisinin üçgen dışına çıkarılmasını sağlamaya yöneliktir. Bu amaçla şunlar yapılır;
1- Yanıcı madde yangın yerinden uzaklaştırılır veya devamlılığı kırılır,
2- Su, toprak ve kimyasal maddeler kullanmak suretiyle oksijen - yangın bağlantısı kesilmeye çalışılır,
3- Su, toprak ve kimyasal maddeler kullanmak suretiyle yanıcı maddenin tutuşma sıcaklığına ulaşması önlenir,
Orman yangınlarının çıkmasına yol açan birinci faktör, ilk kıvılcımın yol açtığı tutuşma ısısıdır. 260-400 C° arasında tutuşma meydana gelir. Bu tutuşmayı başlatan % 95-99 oranında insan elidir... Ve bu insanın elini tam anlamıyla bu işten caydırmak maalesef mümkün olamamaktadır. Bu amaçla insanların bilgilendirilip eğitilerek bilinç sahibi olmasına gayret gösterilmektedir...
Yangın üçgenindeki ikinci faktör olan oksijen; havada ve orman yangını olabilecek ortamlarda % 20 - 21 oranında, her yerde ve bolca bulunan bir elementtir. Yanma ortamında oksijenin % 15 oranının altına düşürülmesi halinde yanma olmaz. Geniş alanlarda bunu sağlamak pek mümkün değildir.
Yangın üçgeni içerisinde yer alan yakıt (yanıcı maddeler), yangın savaşçılarının üzerinde en çok durduğu ve önem verdiği faktördür. Orman yangınlarında tutuşma ve alevlenme; yakıtın tipine (istihsal artığı, ham humus, ölü veya yeşil örtü gibi..), yakıtın devamlılığına, yakıtın ısısına bağlıdır. Yangın üçgenini kırmak için doğru kararlar almak, yakıtın çok iyi bilinmesine bağlıdır. Ormandaki yanıcı maddelerin yangın şeritleri gibi müdahaleler yada tedbirlerle devamlılığının kırılması yangın üçgenini bu noktada bozar ve yangın orada durmak zorunda kalır.
DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE ORMAN YANGINLARI
Dünyada ve ülkemizde ormanları tehdit eden unsurlardan birisi de orman yangınlarıdır. Ülkemiz Akdeniz iklim kuşağına yer almaktadır. Orman yangınları bu kuşağın kaçınılmaz olgusudur. Her yıl dünyada ortalama 4 milyon hektar, Akdeniz kuşağında ise ortalama 550 bin hektar orman yanmaktadır. (Harita-1)
Harita-1
Ülkemiz özellikle Hatay’dan başlayıp Akdeniz ve Ege sahil bölgelerinden İstanbul’a kadar uzanan kıyı bandı yangınlar açısından en riskli bölgeyi oluşturmaktadır.
Yangına birinci derece hassas alan 7.182.051 ha, yangına ikinci derece hassas alan 5.091.788 ha’dır. Buna göre ormanlarımızın yaklaşık % 60’ına tekabül eden 12 milyon hektarlık kısmı yangına çok hassas bölgelerde yer almaktadır. (Harita-2)
Akdeniz iklim kuşağında orman yangınlarıyla birlikte yaşmaya alışmalıyız.olağan bir hadise gibi görmeliyiz. Orman yangını söndürme çalışmaları; Avrupa birliği ülkelerinde olduğu gibi felaketlerle mücadele edecek ulusal düzeyde sivil ve askeri görevlilerin oluşturacağı büyük bir organizasyon kurulmalı ve orman yangınları ile mücadele bölümünde ormancı yangın uzmanları yer almalıdır. Ormancı çalışanlar ise asli görevlerini yapmalıdır.
Harita-2
Küresel ısınma; iklim değişikliği ve kuraklıkla birlikte hassaslık zaman içinde değişebilmektedir. (Harita-3)
Harita-3
ORMAN YANGINI TÜRLERİ
Yangın kimyasal reaksiyondur. Oksidasyon sonucu oluşur. Yangının oluşabilmesi için yakıt, ısı, havanın(oksijenin) olması gerekir. Yangını söndürülebilmesi için bu üç unsurdan birinin ortamdan uzaklaştırılması gerekir.
Orman yangını, serbest yayılma eğiliminde olan ve ormanda yaşama birliği içinde bulunan canlı ve cansız bütün varlıkları yakarak yok eden ateştir. Orman yangınları örtü ve tepe yangını şeklinde cereyan eder.
Örtü yangını: Orman toprağının üzerinde yer alan ibre, dal, kesim artıkları, ot, funda, diri örtüyü yakar. Meşcerenin asli ağaç türlerine yoğun yanıcı madde varsa nadiren zarar verir, havanın rutubetli olduğu zamanlarda ve kış aylarında zarar vermez.
Tepe yangını: Meşceredeki asli ağaç türleri başta olmak üzere meşcerenin tümüne zarar verir. Yangınların büyümesinde etkili olan yangın şeklidir.
Toprak yangını: Orman toprağı üstünde ve altında(kök kısmında) turbalarda oluşan yangınlardır. Sazlık, bataklık yangınlarıdır.
Ziraat ve tarım alanı (kırsal alan) yangınları: Bağ, bahçe, anız, zeytinlikler, meyvelikler kısacası tarım alanlarında oluşan yangınlardır.
ORMAN YANGINLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Orman yangının çıkabilmesi için yeterli ısı şarttır. Yanacak ormandaki yanıcı maddeye ısının verilmesi gerekir. Isının yanıcı madenin bitişiğindeki yanıcı maddeye geçmesi ve ısı aktarımı devam etmesi, ısı iletimi devam etmesi için ısının yukarı doğru hareketi, ya da yaydığı ısıyla veya yanıcı maddenin ilettiği ısıyla gelişir. Eski gaz lambalarındaki gibi, camın üstünden çıkan ısının yukarı doğru hareketidir. Camdan etrafına yana doğru yaydığı ısıdır. Ayrıca yanıcı maddenin ilettiği ısı vardır. Ancak ormandaki yanıcı maddelerin ısı iletimi düşüktür.
Yanıcı Madde: Ölü örtü, alt tabakada bulunan ot, çayır bitkileri, çeşitli çalılar, enkaz, kesim artıkları, ağaç ve ağaççık vb’dir. Yanıcı maddelerin inceliği- kalınlığı, miktarı, cinsi, devamlılığı ve rutubeti gibi özellikler yanma olayını etkiler.
Topografik Yapı: Bakı, yükseklik, arazi meyili, arazi şekli (röliyef), dar dereler yangının seyrini etkiler.
Hava Halleri: Yağış, nisbi nem, sıcaklık ve rüzgar hızıdır. Nisbi nemin düşük, sıcaklık ve rüzgar hızının yüksek olması yangın riskini artıran faktörlerdir.
Yanıcı Madde : Ülkemizdeki yanıcı madde tipleri orman ekosistemini oluşturan çeşitli bitki türleri ve ölü kısımlardan oluşurlar. Çeşitli bitki türleri ve bunların kuruması sonucu dökülen dal ve yapraklar, kuruyan otlar, ölü örtü, ormanların altlarında bulunan ince yanıcı maddeler ormanda yangının ilk başlaması ve tutuşması açısından çok önemlidir. Yanıcı maddenin nemi, biçimi, miktarı, boyutu, yatay ve dikey devam etmesi önem arz eder. Çeşitli incelikte ve kalınlıkta karışımların istiflenme kalınlıkları, istiflenmenin şekli çok önemlidir (Resim-1). Yanıcı maddeyi oluşturan birleşimde bulunan elamanların ebatları orman yangınları açısından önemlidir.
Resim-1 Resim-2
İnce yanıcı maddeler orta ve kalın yanıcı maddelere göre çabuk kurur ve tutuşma sıcaklığına çabuk erişir. İbrelerden, kurumuş otlardan, kurumuş ince çalı döküntüleri ve ince hafif artıklardan oluşur. Yanıcı maddenin nem miktarı orman yangınları için önemlidir. Küçük ince uzun yakıtların yüzey alanı büyük yakıtlara göre daha büyüktür. (Resim-2)
Bu nedenle ince yanıcı maddenin nemi çabuk değişir. Kuru yanıcı maddeler orta nemde veya yaş yanıcı maddeye nazaran daha çabuk yanar. Nemi yüksek yanıcı maddenin yanması için ısınarak neminin buharlaşması lazımdır. Yanıcı maddenin nemi düşükse dikkatli olunmalıdır.
Resim-3 Resim-4
Çok ince yanıcı materyalden oluşan ve gevşek istiflenen örtülerde yangının başlaması hızlı olur ve çabuk yanar. Kısa zamanda yanma en yüksek hızına erişir ve tekrar hızla düşer. İnce yanıcı maddeden oluşan yangınlara müdahale etmek ve bastırmak kolaydır. Ayrıca yanması gereken ısı daha azdır. Ancak ince yanıcı madde yangınlarına müdahalede geç kalınmamalıdır. Kalın yanıcı maddeleri tutuşturacağı bilinmelidir. (Resim-3,4)
Kalın yanıcı maddelerden oluşan istiflemeler geç yanar ancak yanma süresi uzar. Bir çıra kütüğünü yakacak olursak zor yanar yandığında uzun süre yanar. Çıra kütüğünü küçük parçalara ayırdığımızda daha kolay yanar. Üretim artıkları, dallar, çalılar, devrik ağaçlar, enkazlar, ağaç kütükleri ve köklerdir. Kalın yanıcı maddelerden oluşan yangınlara müdahale etmek ve kontrol altına almak zordur, zira yüksek ısı çıkararak çok şiddetli yanarlar. Yakıtın biçimi de önemlidir. Ayrıca yanması gereken ısı daha fazladır. (Resim-5,6)
Resim-5 Resim-6
İnce yanıcı madde ile kalın yanıcı maddenin birlikte bulunması halinde mücadele şartları daha da zorlaşmaktadır. Yangın şerit halinde değil alanın tümünde seyretmektedir.(Resim-7,8)
Resim-7 Resim-8
Yanıcı maddenin yatay olarak düzenli şekilde devam etmesi müdahaleyi ve söndürmeyi zorlaştırmaktadır. Yanıcı madde devamlı değil ise ve dere, kaya, boşluk varsa müdahale ve söndürmeyi kolaylaştırır, yakıtın sıcaklığı da önemlidir. Yakıt ne kadar sıcak ise yanması da o kadar kolaydır. Özellikle güney ve batı bölgelerde güneşin etkisiyle yakıt sıcaklığı artmaktadır.(Resim-9,10)
Resim-9 Resim-10
Boylu ve boysuz maki Akdeniz bölgesi, Ege, Marmara ve Karedeniz bölgesinde yer alır. Maki elamanlarından harnup, sandal, meşe türleri (Querqus coccifera) hariç akçakesme, zakkum, incir, frenk yemişi, akasya, Kıbrıs akasyası, mezarlık servisi, nar ve dere vejetasyonu içinde yetişen türler yangına dayanıklıdır. Bu türlerde yanma sırasında alevi ileriye doğru rüzgarla birlikte ilerleme konisi oluşturarak yanma gerçekleşmez, aşağıdan yukarı doğru yanar. Yangına müdahale sırasında büyük avantaj sağlar. Q. coccifera, zeytin, defne, kızılçam ise ilerleme konisi oluşturur. Yangın sırasında söndürmede büyük zorluklar yaşanır. (Resim-11,12,13,14)
Resim-11 Resim-12
Resim-13 Resim-14
Topografya: dinamik değil statiktir. Topografik yapının orman yangınlarında büyük etkisi vardır. Yangınların seyri incelendiğinde yangınlar gündüz yamaç aşağı yavaş ilerler. Adeta hafif rüzgarlı denizdeki dalgayı andırır. (Resim-1, 2)
Resim-1 Resim-2
Yamaç yukarı ise yangın çok hızlı hareket eder ve bir anda tepeye çıkar. Bunun nedeni yokuş yukarı devam eden yangının alevi yakıtlara yakın olmasından dolayı önündeki yanıcı maddeyi radyasyon ısısı ve yayılma ısısı ısıtmasıdır. Hatta kendine özgü davranış biçimi oluşturur. Yangın yamaç yukarı dar açı ile çıkar, yamaç aşağıya geniş açı ile iner.(Resim-3, 4)
Resim-3 Resim-4
Düz arazide yangının yayılma hızı düşük, meyilli arazide yüksektir. Yüksek meyilli yamaçlar ve dik yamaçlarda yanan yanıcı maddenin aşağı doğru yuvarlanması söz konusudur.
Yamaç arazide yangının seyri müdahale çalışmaları sırasında görülebilir. Düz alanda ise yangının seyri sağlıklı olarak görülemediği için her an yangının içinde kalınabilir. Mutlaka kritik yerlere gözcü konmalıdır. (Resim-5)
Resim-5 Resim-6
Yangına en iyi sırtlarda müdahale edilebilir. (Resim-6) Yukarı dik yamaca doğru devam eden iki kenarı sırtla sınırlandırılmış vadilerde rüzgarla birlikte yukarıya doğru kuvvetli hava hareketi oluşturur. Vadi tabanından hızla çekilerek büyük riskler yaratır. Ayrıca vadilerde rüzgar vadi tabanını takip ederek yukarı hareket ederken yanan yanıcı maddenin sağa sola karşı yamaca ateş atmaları söz konusu olabilir. (Resim-7,8)
Resim-7 Resim-8
Sırtlarda ise rüzgar etkisini yitirdiği veya aksi rüzgara maruz kaldığı için en uygun müdahale cephelerini oluştururlar.Kanyon yangınları tehlikeli yangınlardandır. Kendine özgü şartları vardır. Kanyonlar baca görevi yaparlar. Sürekli anormal hava hareketleri oluştururlar ayrıca anafor dediğimiz gaz kütlelerinin oluşturduğu bacalar yaparlar. Hava kanyon dibinden yanlara ve yukarı doğru gazlarla birlikte patlamalar yaparlar. Sürekli olarak yanan maddeler ve ısınan kayalar aşağıya yuvarlanmaktadır. Kanyona kesinlikle ekipler sokulmamalıdır. Kanyon yangınlarına en güzel müdahale kenarlardan açılan şeritlerden karşı ateş vermektir. (Resim-9)
Resim-9
Bakı da önemlidir. Güney bakılarda rutubet kısa zamanda azalır, güney bakılarda ince yanıcı madde miktarı daha fazladır.yanıcı maddeler çabuk tutuşur. Yangın kısa zamanda hız kazanır. Kuzeyde ise kalın yanıcı madde miktarı daha fazladır. Rutubet oranı yüksektir.
Bununla birlikte genelde yapraklı karışımı vardır. Kuzeyde yangın yavaş tutuşur. Yandığında ise büyük enerji çıkarır, sönmesi zorlaşır.
Yükselti de yangınlarda etkilidir. Ülkemizde çıkan orman yangınlarının ?’i, 0-400 rakımda olmuştur. Rakım azlınca yangın mevsimi süresi artmaktadır. Rakım arttıkça yangın riski azalmaktadır.
Ayrıca tepelerden aşağı uzun tatlı meyille devam eden ormanlarda risk daha yüksektir. Tepe aşağı dik meyille inmesi riski azaltır. Hava Sıcaklığı arazinin yükseltisine bağlı olarak değişir. Alçak ve çukur yerler daha fazla ısınır.
Hava Halleri: Orman yangınları açısından nispi nem, hava sıcaklığı, rüzgar hız ve yönü, havanın açık veya kapalı olması, yangın mevsimi boyunca yağan yağmur miktarı dağılımı,en son yağan yağış zamanı, önemlidir. Ancak havanın kararlı ya da kararsız olması da mevsimine göre tehlike arz eder. Hava hallerinin orman yangınlarıyla olan ilişkisini dört başlıkta inceleyebiliriz.
1 Nispi nem açısından: Nispi nem, yağış miktarı ve yağışlı gün sayısına, rüzgar yön ve hızına, hava sıcaklığına, güneşlenme şiddetine, hava kapalılık oranına, bulunulan yerin deniz göl gibi geniş su yüzeylerine olan uzaklığına bağlı olarak değişiklikler gösterir. Yağışlı gün sayısı ve yağış miktarı, havanın ve ölü örtü denilen yanıcı maddelerin nem oranını belirleyen bariz meteorolojik faktörlerin başında gelir. Nispi nem sabahın erken saatlerinde en yüksektir. İkindi sonunda en az seviyeye düşer. Bu vakitler ince yanıcı maddenin nem miktarı da düşüktür. Havanın nispi nemi yanıcı maddenin nemi üzerinde etkilidir. Özellikle ince yanıcı madde nispi nemden hemen etkilenir.Türkiye’de yağışlı mevsimler genellikle kış ve bahar aylarıdır. Karadeniz’in kıyıları hariç diğer bölgelerimizde yazları yağışsız kurak geçer. Yangın sezonunun başlaması da bu zamanla örtüşür. Yağışsız geçen gün sayısı arttıkça, örtünün nemi de azalacaktır. Bu da yangın açısından riski artırmaktadır. Rüzgar hızı ile nem rüzgarın yönüne bağlı olarak değişkenlik gösterir. Rüzgar su yüzeylerinin olduğu yönden geliyorsa su yüzeylerinden kazandığı nemi getirerek nem oranını yükseltecektir. Eğer karalar üzerinden geliyorsa nem kazancı olmayacağı için nemi azaltıcı yönde etki edecektir. Bir de fön etkisi eklenirse iyice kurutucu özellikler göstermektedir. (Örnek verilecek olursa Akdeniz sahillerimizde güneyli rüzgarlar nem oranını artırırken, kuzeyli rüzgarlarda nem oranını azaltır. Karadeniz sahillerinde ise kuzeyli rüzgarlar nem oranını artırırken, güneyli rüzgarlar nem oranını azaltır.) Hava kapalılığına bağlı olarak güneşlenme şiddeti de artar. Yangın mevsiminde genellikle havada bulut kapalılığı az olduğundan, gündüzleri uzun olmasından dolayı güneşlenme süresi artmaktadır. Hava sıcaklığının artmasıyla güneşlenme süresinin uzunluğu üst üste gelince güneşlenmenin şiddeti artmakta, bu da örtünün nem oranını hızlıca azaltmaktadır.
Karadeniz sahillerinde genellikle yılın dört mevsiminde de yağış görüldüğünden, hava genellikle kapalı, güneşlenme süresi ve şiddeti az olduğu için nispi nem kaybı az olur. Ama iç kesimlerde, güney ve batı sahillerimizde durum tam tersidir. Nispi nem oranı % 40 ların altına indiğinde tehlike başlar. Ama en tehlikeli durum nispi nem oranının % 10 un altına düştüğü andır.
2. Hava sıcaklığı açısından: hava sıcaklığını etkiliyen en önemli etken güneştir. Gölge ile güneşli yerde bulunan yanıcı maddenin sıcaklık ve nemi arasında önemli fark vardır. Artan hava sıcaklığı güneşlenme şiddetini de artırarak nem açısından kurutucu özellikler gösterir. Sıcaklığın artmasıyla buharlaşmada artmaktadır. Buharlaşmanın artmasıyla yanıcı maddelerin nem oranı hızla azalmaktadır. Artan hava sıcaklığının, yanıcı maddelerin tutuşma sıcaklığına olan etkisini de unutmamak gerekir. Hava sıcaklığının artmasıyla birlikte yangınla mücadele edecek personelin de direnci zayıflamaktadır. Ayrıca yüksek sıcaklığın olduğu zamanlarda, yangınla mücadele edecek uçaklar bile havalanamaz. Ülkemizde Orman yangınları açısından 25 derecenin üstünde yangın riski başlamakta, sıcaklık arttıkça risk te artmaktadır.
3 Rüzgar hızı ve yönü açısından: Rüzgar yanmayı artırdığı gibi yanma hızını da düşürebilir. Yanmayı sağlayan oksidasyon için havayı taşır. Yanıcı maddenin nemini düşürür veya artırır. Yangının estiği istikamete doğru yayılmasını sağlar. (Resim-10)
Resim-10
Rüzgarın hızla eserek yangının ileri doğru kabuk ve ibre atmasını böylece yangının yayılmasını sağlar. (Resim-11,12)
Resim-11 Resim-12
Resim-13
Uydu fotoğrafında görüldüğü gibi 6 kilometre uzaklığa kıvılcım ve kabuk atmaları olabilmektedir. Ormam yangınlarında kozalak atması gibi yanlış ifadeler kullanılmamalı ancak yokuş aşağı kozalak yuvarlanmaları olmaktadır. (Resim-13)
Havanın nispi nem oranının değişkenliğinde rüzgar hızıyla birlikte yönü de önemlidir. Rüzgar yönü denizler ya da göl ve barajlar üzerinden ise, nispi nem artmaktadır. Çünkü su yüzeylerinden geçen hava nem kazanmakta, kazanılan nem de rüzgarla taşınmaktadır. Orman yangınları açısından riskli olan rüzgarın geniş karalar üzerinden gelmesidir. Karalar üzerinden gelen hava kütlesi sürekli nem kaybetmektedir. Karalar üzerinde kat ettiği mesafeye bağlı olarak kurutucu özelliği de artmaktadır. Yaz mevsiminde genellikle Türkiye’yi etkileyen (CT) condinental tropik hava kütlelerinin, orijinlerinden daha kuru olması nedeniyle, nem açısından kurutucu etkisi artmaktadır. Bu hava kütlelerinin etkili olduğu zamanlarda rüzgar hızı ve yönü orman yangınları açısından çok risklidir. Bir de böyle havalarda oluşacak rüzgarın fön etkisi riski ekstrem değerlere taşımaktadır. Topografya ve ormanlık alanın bulunduğu coğrafi konuma göre rüzgarın etkisi değişiklik göstermektedir. Bazı yerlerde topografyaya bağlı lokal özellikler, bazı yerlerde ise coğrafi konuma bağlı lokal özellikler iyi bilinmelidir. Kuvvetli rüzgarlarda yangınla mücadelenin zorluğu unutulmamalıdır. Yangınla mücadele edilirken rüzgarın yönüne ve hızına dikkat etmek gerekmektedir. Rüzgarın hızına göre, estiği yönü karşımıza alarak mücadele edilmelidir. Ancak müdahale edilecek yer çok yakın olursa, arka kısmı kapalı ya da kaçılamayacak kadar eğimli ise tehlikelidir. Bu tehlikelerle karşılaşmamak için müdahale noktalarının iyi hesaplanması gerekmektedir. Orman yangınları açısından risk saatte 15 km hızda başlar, hız arttıkça risk de artar. Riski artıran diğer faktörde rüzgarın karalar üzerinden gelmesidir. Rüzgarın yanıcı maddeler üzerinde yıkıcı etkisi ise dalları kırarak yangınla mücadele anında yangının taşınmasını kolaylaştırarak mücadeleyi zorlaştırmasıdır.
4 Havanın kararlılığı ve kararsızlığı açısından: Hava kütlelerinin alt ve üst seviyeleri arasında sıcaklık farkı olmazsa hava kararlıdır. Bu durumda dikey faaliyet olmayacağı için bulut oluşumu olmayacaktır. Ancak üst seviyeler ile alt seviyelerde sıcaklık farkı var ise hava kararsız denilir ve bu durumda dikey faaliyetler başlar. Kararlı, denge durumundaki hava parselinin, ilk konumundan uzaklaşması ile hareketin başlaması, yer değiştirme eğilimi göstermesiyle kararsızlık başlar. Atmosferdeki termik ve termodinamik nedenlerle oluşan kararsızlık, dikey hareketi hızlandırır. Hava parseli yukarı doğru hareket ettiğinde dikey ivme kazanır ve kümülüs bulutlarının oluşumuna ve büyük olasılıkla oraja neden olur. Bu dikey hareket sonucunda oluşan kümülüs ve kümülünimbus bulutları, sağanak yağışlar ya da oraj veya gök gürültülü sağanak yağışla oraj meydana getirir. İşte bu orajlar ormanlık alan üzerinde olursa, orman yangınlarına neden olmaktadır. Kararsız havalar genellikle bahar mevsimlerinde meydana gelirler. Çünkü bahar mevsimleri hızlı geçişlerin olduğu, değişkenliğin yüksek olduğu mevsimlerdir. Üst seviyeler ile alt seviyeler arasındaki sıcaklık farkına bağlı olarak kararsızlık, mutlak, şartlı ve gizli olarak sınıflandırırlar.
Yıllık yağış miktarının orman yangınları üzerinde önemi büyüktür. Yangın mevsiminden önce kış ve ilkbahar ayları kurak geçerse yangın tehlikesi artar. Yağış havanın bağıl nemini etkilediği gibi yanıcı maddenin nem miktarını da etkiler. Otların yeni çıktığı dönemde bol yağış olması ince yanıcı materyal olan ot boylanmasına sebep olur, ama otların kurumaya başladığı sırada yağan yağmur orman yangınları açısından daha faydalıdır.
Yağmurun özellikle yangın mevsimi içinde yağması ince yanıcı madde nemini yükselteceği için önem arz etmektedir. Ancak yağışın miktarı önemlidir. Havanın parçalı bulutlu ve gök gürültülü olması durumunda özellikle ağustos sonu eylül başında günde 45 adet orman yangını yıldırım nedeniyle çıkmaktadır. Nispi nem, orman yangınlarının müşirlerinden biridir.
Nispi nemin düşmesiyle birlikte orman yangınları için kritik günler başlar. Ülkemizdeki büyüyen orman yangınlarının çoğu rutubetin düşük olduğu zamanda gerçekleşmiştir. Nispi nemin % 20’inin altına düşmesi durumunda mutlaka orman yangını çıkmaktadır.
Son 5 yılda çoğu zaman nispi nemin % 10’un altına indiği görülmektedir. Hava sıcaklığı yüksek ise yanıcı maddenin sıcaklığı da bu doğrultuda artacaktır. Böylece tutuşma için daha düşük bir sıcaklığa ihtiyaç duyacaktır.
Özellikle kurak yıllara rastlayan yaz aylarında yüksek hava sıcaklığı 15-30 günlük bir kayma ile haziran ayında ulaştığı sıcaklık değerlerine mayıs ayında ulaşabilmektedir.
Meteorolojinin verdiği değerler gölgedeki sıcaklık değerleridir. Açık alandaki sıcaklıklar 5 0C daha yüksektir. Özellikle bazı yılarda o kadar sıcaklık yükselmesi olur ki özellikle amfibik uçaklar kalkamazlar.
Orman yangınlarının büyümesinde en etkili faktörlerin başında rüzgar gelmektedir. Diğer faktörlerle birlikte (sıcaklık, nem, topografya, yanıcı madde vb.) tehlikeli boyutlarda yangınlar meydana gelmektedir. Ülkemizde Kahramanmaraş’tan başlayıp Muğla’ya kadarki sahil kesimdeki ormanlık alanı etkileyen rüzgar kuzeyli kurutucu rüzgardır.
İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan vadiler rüzgarın topografyanın etkisiyle yön değiştirmesi sonucunda oluşan lokal rüzgarlar yangın riskini artırmaktadır.
Marmara ile Batı Karadeniz Bölgesi’nde lodos rüzgarı risk içermektedir. Ege Bölgesi’nde ise kuzeyli ve güneyli rüzgarlar etkilidir. Yangın mevsiminde sıcaklıkla birlikte Ege Bölgesinin içlerine kadar lodos artarak devam eder ve Ege için büyük risk oluşturur.
Ancak yarımadalarda ve Çanakkale bölgesinde kendine özgü rüzgar şartları vardır. Özellikle güneyli rüzgarların kurutucu etkisi yanında yılda ortalama 200 günün şiddetli rüzgarlı olması nedeniyle kuzeyli rüzgarlar da tehlike arz etmektedir.
Bütün bu etkenler beraber değerlendirildiğinde yangın tehlike oranları ortaya çıkmaktadır. Yangına hassas alanların belirlenme kriterleri bütün bu değerlerin bileşenidir.
Ülkemizde bu çalışmayı Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesin’den Prof. Dr. Ertuğrul BİLGİLİ, Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesinden Doç. Dr Bülent SAĞLAM, Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesinden Yar. Doç. Dr. Ömer KÜÇÜK birlikte yapmışlardır. Kullanılmak üzere teşkilatımızın hizmetine 2009 yılında sunacaklardır. Bu çalışmalar karar destek sistemleri ve yangın yöneticisi yetiştirme eğitimleri için önemlidir.
ALINTI... ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
www.dersturkce.com
2024