YILDIZLA ISINMIŞ
Hoca’dan bir ziyafet koparabilmek için
Eşi dostu zorlayıp bir bahse tutuşurlar.
Derler ki: “Bu geceyi kırda geçireceksin.
Yapabilirsen sana büyük bir ziyafet var.
Üşür eve dönersen ziyafet sana düşer,
Yarın akşam damlarız kapına üçer beşer.“
Hoca çıkar kıra, gün batar batmaz.
Hava da, aksine, ayaz mı ayaz.
‹şin ucundaysa turlu yemekler,
Dişini tırnağına takar, bekler. Şafak söker, kalkar gelir evine,
“Kazandık!“ diye sevine sevine.
Dostlarıysa mızıkçılık ederler:
“Hoca be! Davayı kaybettin, derler,
Hani kalacaktın sabaha kadar?“
“Kaldık!“ “Kaldın ya, bir nokta daha var.
Yerine getirmedin bize verdiğin sözü.
Isındın, yıldız doluydu gökyüzü.“
“Yıldızla mı ısındık?“ “Yıldızla ısındın ya!
Akşama geliyoruz, fazla bekletme bizi,
Başla güneş batmadan kuzuyu kızartmaya.“
Kurtuluş yok, “Eh! Buyrun öyleyse!“ der,
Kalkar, evine gider.
Akşam olur, komşular sokun eder.
Azıcık oturulur misafir odasında;
Ama hepsinin aklı kuzu kızartmasında.
Nihayet hafif tertip çıtlatılır;
Münasipçe bir dille yemek hatırlatılır.
Hoca: “işiniz, der, pek mi acele?
Az bekleyin, kuzu kızarsın hele!“
Takatlar gittikçe azalmadadır;
Açlıktan karınlar zil çalmadadır.
Nihayet hep birden isyan ederler:
“Ne zaman yemek yiyece.iz?
derler.
Galiba balık kavağa çıkınca!“
“Patlamayın, kızarıyor.“ der Hoca.
“Kızarıyor ya, nerde? Görsek şunu,
Anlasak sözünün doruluğunu.“
“Hay hay! Zahmet edin mutfağa kadar.“
Kalkıp mutfağa giderler, bakarlar.
Bakarlar kuzunun altında bir mum,
Ölü gözü gibi, kurban oldu.um.
“Hoca! derler bu ne?“
“Kuzu ya işte!“
“Yani kuzuyu bu mum mu pişirecek?“
Hoca der ki gülerek:
“Yıldızla ısınılan bu memlekette
Bu mum kuzuyu yakar kavurur elbette.“
Orhan VELİ
(Duzenlenmiştir.)
www.dersturkce.com
2024