İSTİKLÂL MARŞI’NIN KABULÜ
Tüm devletlerin bağımsızlığının sembolü millî marşları vardı. Yeni kurulan ülkemizin de bir millî marşı
olması isteniyordu. Millî marş hem bağımsızlığımızın sembolü olacak, hem de yurdumuzun işgal edildiği
ve ordumuzun düşmanla mücadele ettiği dönemde halkın moralini artıracaktı. Ayrıca bağımsızlığa olan
inancımızı pekiştirecekti. Peki, ama millî marş nasıl yazılacaktı? Çözüm hemen bulundu. Günümüzdeki
adıyla Millî Eğitim Bakanlığı o zamanki adıyla Maarif Vekâleti, millî marş için bir yarışma açtı. Yarışma
şartları bir genelge ile illere gönderildi. Ayrıca Hâkimiyet–i Millîye gazetesinde de yayımlanarak halka
duyuruldu. Herkes kâğıda kaleme sarıldı. Şiir yazmaya başladı. (...)
Yarışmaya gelen şiirler sayıldı. Tam 724 şiir gelmişti.
Gelen şiirler arasından millî marşa layık olan eseri seçmek için Meclis’te bulunan milletvekilleri ara sından bir seçili kurul oluşturulmuştu. (...)
Seçili kurul, yarışma süresi devam ederken gelen 724 şiiri tek tek incelemeye başladı. Ama herkes
gördü ki şiirler arasında millî marş olmayı hak edecek düzeyde bir şiir yoktu. Coşku, duygu, bağımsızlık
ruhu taşımıyordu. Birinciliğe layık eser yoktu. Şimdi ne olacaktı peki? Yarışmanın sona ermesine de kısa
bir süre kalmıştı.
Millî Eğitim Bakanı Hamdul lah Suphi Bey, yarışmaya gelen şiirleri inceledi. Mehmet Âkif’in
yarışmaya katılmadığını fark etti.
Ona göre millî marşı en iyi şekil de sadece Mehmet Âkif yazabi lirdi. Çünkü daha önce yazdığı
vatan, millet şiirleri ile dikkatleri
çekmişti. Kısa bir araştırmadan
sonra Mehmet Âkif’in neden ya rışmaya katılmadığını öğrendi.
Şimdi yapılması gereken, yarışmanın süresi bitmeden
Mehmet Âkif’ten bu şiiri yazma sını istemekti. Hamdullah Suphi
Bey, Mehmet Âkif’e bir mektup yazarak ve onun endişelerini gi dererek şiiri yazmasını istedi.
Mektubun etkisi oldu mu? Evet, elbette... Mehmet Âkif, şiiri yazmaya karar verdi. Eline kâğıdı, kale mi aldı ve çalışmaya başladı. Yazıyor, üzerini çiziyor, yeniden yazıyor bazen bir mısra üzerinde günlerce uğraşıyor, düşüncelere dalıyordu. Uyku nedir unutmuştu. Hatta Meclis görüşmeleri sırasında bile yaza cağı şiir üzerinde düşünmeye devam ediyordu. Bu çalışmalarının sonucunda İstiklâl Marşı’nı tamamladı.
Marş, 26 Şubat 1921’de gazetelerde yayımlandı ve herkesin büyük beğenisini kazandı.
(...)
Büyük Millet Meclisi’nde oylama sonucu kabul edildi. İstiklâl Marşı ayakta alkışlandı ve 12 Mart
1921 Cumartesi günü saat 17.45’te Büyük Millet Meclisi’nde millî marşımız olarak kabul edildi. Hamdul lah Suphi Bey, İstiklâl Marşı’nı yoğun istek üzerine Meclis kürsüsünde dört defa okudu.
Mehmet Âkif, İstiklâl Marşı’nın kabul edildiği gün duygularını şöyle ifade etmişti: “Hayatımdaki en
heyecanlı gündü.” Hatta milletvekilleri marşı dinleyip coşkuyla alkışlarken o mütevazılığından genel ku -
rulda duramamış ve salondan çıkmıştı.
Metin ÖZDAMARLAR
Millî Şairimiz Mehmet Âkif
(Kısaltılmıştır.)
www.dersturkce.com
2024