Hoşgörü ve Bağışlama
Hoşgörü ve bağışlama insanı yücelten ulvî duygulardandır. Merhametin gücü şiddet ve öfkenin gücünden her zaman üstün gelmiştir. Dünya sevgi ve merhamet üzerine kuruludur. Allah’ın 99 güzel isminden Gafur, çok bağışlayıcı, Tevvab ise tövbeleri kabul eden anlamına gelir.
Kuran ahlakına sahip olan Peygamberimiz o kadar merhametliydi ki Müslümanlara olmadık kötülükler yapan, eziyetler çektiren putperestleri bile, eline pek çok cezalandırma fırsatı geçmesine rağmen, affetmiş; onları yenip ortadan kaldırmaktansa kendine çekip kazanmayı hedeflemişti. Bedir Savaşında aldığı esirleri, Müslümanlara okuma-yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakmış, yıllar sonra Mekke’ye zaferle döndüğünde İslam’ın en azılı düşmanlarını affettiğini ilan etmiştir. Peygamberimizin gönlünden akan bu merhamet seline karşı, putperestlerin lideri olan Ebu Süfyan bile duyarsız kalamamış, sonunda o da şahadet kelimesini söyleyerek Müslüman olmuştur.
Kendisi hem yetim hem de öksüz olarak büyümüş olan ve bir çocuk için anne-baba hasretinin ne demek olduğunu çok iyi bilen Peygamberimiz özellikle öksüz ve yetimlerin üzerine titrerdi. O şöyle derdi:
“–Merhamet etmeyene (Allah tarafından) merhamet edilmez.”
Ufak tefek olayları, gönlümüzdeki insan sevgisini zedeleyecek şekilde büyütmemeliyiz. Kin ve düşmanlık duyguları, kaba ve itici davranışlara sürükler. Kaba hareketlerin sahibi olan insanlar dost edinemezler. Başkalarının bize kırgın olmasını istemiyorsak, biz de başkalarını kırmamalıyız. İstemeyerek başkalarını kırdığımızda özür dilemeliyiz. Hoşgörülü ve bağışlayıcı olmalıyız. Mü’min güleryüzlü ve hoşgörü sahibidir. Kalp kırmaktan, gönül incitmekten kaçınmayı dini ve ahlaki bir görev sayar. Kişiliğinde, ağırbaşlılık ve yumuşak huyluluğu bütünleştirir. Kin ve düşmanlık duygularının pişmanlık ve üzüntüden başka bir sonuç getirmeyeceğini bilir. Dinimiz insanlar arasındaki kin ve düşmanlık duygularının giderilmesini, bizlerin barıştırıcı ve uzlaştırıcı olmamızı ister. Müslüman’ın güler yüzlü, hoşgörülü olması, kalbini sevgi, saygı ve merhamet duyguları ile doldurması gerekir. Kaba, kırıcı, kin ve intikam duyguları ile dolu olmamalıdır. Çevresindeki insanlara da barış ve kardeşliği tavsiye etmelidir. Peygamberimiz gibi bağışlayıcı ve hoşgorülü olmaya çalışmalıdır.
Hoşgörülü ve bağışlayıcı olmak, kontrolsüzlük ve başıboşluk anlamına gelmez. Kendi işlerimizi ve görevlerimizi dikkatli bir şekilde takip emeli, boşluklar veya gevşeklikler ortaya çıktığında, gerekli önlemleri almalıyız. Aksi takdirde başarısızlıklar peşimizi bırakmaz.
Anlatım: Dr. Ali Kuzudişli, Dr. Mustafa Akman
ALINTI...
www.dersturkce.com
2024