Bir şeyin ölçüsünü kaçırıp zevkini bozmak.
Her şeyi tadında bırakmak lazım. Yani ölçüyü kaçırmamak… Yemede ölçü, konuşmada ölçü, harcamada ölçü ve uykuda ölçü.
Yemekte ölçüyü kaçırmak sağlıksızlık işaretidir. Konuşmada ölçüyü kaçırmak insanları birbirinden uzaklaştırır. Harcamada ölçüyü kaçırmak insanı borçlu kılar, başkalarına muhtaç eder. Davranışta ölçüyü kaçıran insanlar komikleşir ve nihayet uykuda ölçüyü kaçırmak insanı tembelleştirir.
Bir şehre gelen saf bir köylü, çarşı pazar dolaşırken manav dükkânında taze incirler görmüş ve onlardan bir kilo almış, mendiline doldurarak köyünün yolunu tutmuş. Yolda giderken incirlerin tadına bakmış, yedikçe yiyeceği gelmiş. İncirin tadı damağında kalmış.
Aylar sonra tekrar şehre inmiş. Daha önce incir aldığı manavı arayıp bulmuş. Mevsimi olmadığından manavda incir yokmuş. İncirin de adını bilmediğinden, manava, “İncir var mı?” diye soramamış. İnciri tarif ederek manava anlatmaya çalışmış. Manav, “Olsa olsa bunun anlatmak istediği patlıcandır.” diyerek, köylüye bir okka patlıcan vermiş.
Patlıcanları incire benzetemeyen köylü, o zamandan bu zamana kadar, meyvenin boyu büyümüştür, rengi değişmiştir, diyerek patlıcanlardan birinin tadına bakmış. Çiğnedikçe tatsız, tuzsuz bir şey olduğunu anlamış. Suratını ekşiterek manava, “Bak hemşerim, gücenme dediğime, sen bunların boylarını fazla uzatıp bu sefer tadını kaçırmışsın.” demiş.
DİĞER DEYİMLER VE HİKAYELERİ İÇİN TIKLAYINIZ...
www.dersturkce.com
2024