1940 Sonrası Türk Edebiyatı YAZAR VE ŞAİRLERİ / 1940 Sonrası Türk Edebiyatı SANATÇILARI / GARİPÇİLER ( I. YENİLER ) / İKİNCİ YENİ SANATÇILARI 2023-2024




1940 Sonrası Türk Edebiyatı YAZAR VE ŞAİRLERİ / 1940 Sonrası Türk Edebiyatı SANATÇILARI / GARİPÇİLER ( I. YENİLER ) / İKİNCİ YENİ SANATÇILARI



Ekleyen: DersTurkce.COM | Okunma Sayısı: 17092

 

1940 Sonrası Türk Edebiyatı       

GARİPÇİLER  ( I. YENİLER )

1941   yılında Orhan Veli  Kanık, Oktay Rifat ve Melih

Cevdet Anday, Garip adlı bir kitap yayımladılar. Şiirle ilgili birtakım görüşler ileri sürdüler. Bu kitaplarıyla yerleşik şiir anlayışına meydan okuduklarını duyuruyorlardı.

Garipçiler'in şiirle ilgili görüşleri şöyle sıralanabilir

-   Şiirden uyak atılmalıdır, uyağa gerek yoktur. Uyak ilkel insanlar içindir.

-   Hece ölçüsü de, aruz ölçüsü de gereksizdir. Ölçüye bağlanma yaratıcılığı engeller.

-   Her türlü söz ve anlam sanatları bırakılmalıdır. Sanatların amacı doğayı değiştirme, nesne ve varlıkları olduğundan farklı göstermedir. Bu yol bugüne değin binlerce sanatçı tarafından denenmiş; ama edebiyata hiçbir şey kazandırmamıştır. Gibi sözcüğünü hiç kullanmıyorlardı.

-   Şiir duygudan çok akla dayanmalı, duyarlığın ürünü olan şairanelikten arındırılmalıdır. Şiir; resim, müzik gibi sanatlardan yararlanmamalıdır.

-   Şiirde esas olan anlamdır. Bu anlam çoğunluğun anlayabileceği nitelikte olmalıdır.

-   Şiire özgü dil yoktur; halkın dilinde ve yaşamında olan her sözcük şiire girebilir.

Garipçilerin şiiri, konusunu sıradan insanın yaşamından alıyordu. Eski şiir anlayışına göre kaba sayılabilen sözcüklr şiirde kullanılmıştır.

-   Şiir bütün geleneklerden uzaklaşmalıdır.

Eskiye ait her şeyin karşısında idiler.

Kitabın en çok yadırganan ve ilk yayımlandığında üzerinde en çok konuşulan şiiri Kitabe-i Seng-i Mezar (mezar taşı yazısı) oldu.

Nasır, kundura gibi sözcükler ilk kez bir şiirde kullanılıyordu.

Başlangıçta yadırganan bu şiir anlayışı, zamanla benimsenmiş, taraftar bulmuştur.

Ancak Garip akımını oluşturan üç arkadaş, ikinci kitaplarını yayımlarken Garip hareketinden uzaklaşmışlardı.

 

ORHAN VELİ KANIK   (1914-1950)

Orhan Veli, Garip hareketine en bağlı şairdir. Garip şiirinin sadece Orhan Veli'nin şiiri ve ısrarı olduğu söylenebilir.

Garip hareketi yadırganır ve hücumlara uğrarken, onu savunan Orhan Veli olmuştur. Orhan Veli başlangıçta ölçü¬lü, uyaklı, dörtlüklerle geleneksel şiir anlayışına uygun romantik şiirler yazar. Daha sonra Garip akımının ilkelerini ortaya koyar ve bu akıma uygun şiirler yazar. Konuşma dili¬ni çok iyi kullanır. Anlatımı lirik ve akıcıdır.

II. Dünya Savaşı, yeni bir dünya görüşünü beraberinde getirir, artık sürrealizm hakimdir. Duyularla yaşama ve mutlu olma anlayışı vardır. Orhan Veli de sürrealistlerden etkilenir. Ona göre hayat güzeldir ve yaşanmaya değerdir. Yaşamdaki küçük ayrıntıları şiirlerinde başarıyla işler.

Onun şiirinde toplumsal yaşamla ilgili eleştiri, alay da vardır.

Şiir kitapları Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi ve Karşısı'dır.

Düzyazıları Denize Doğru adıyla bir kitapta toplanmıştır.

La Fontaine'in fabllarını şiir şeklinde Türkçeye çevirmiştir.

Ayrıca Nasrettin Hoca Hikâyeleri adlı kitabında Nasrettin Hoca'nın 72 fıkrasını şiir haline getirmiştir.

 

OKTAY RİFAT HOROZCU   (1914-1989)

Garip akımının ikinci önemli ismidir. Oktay Rifat, 1950'den sonra ikinci Yeni hareketinde yer almıştır.

Şiir anlayışı her kitabında değişik bir nitelik göstermiştir. Başlangıçta başarılı aşk şiirleri yazdı. Toplumcu sanat anlayışından hareketle oldukça başarılı taşlamalar ve sosyal içerikli şiirler yazdı. Bu şiirlerde deyimlerden, teker¬lemelerden, halk söyleyişlerinden yararlanmıştır.

Şiirde sürekli bir arayış içinde olmuştur.

Oktay Rifat'ın şiir, tiyatro, çeviri, roman türlerinde eserleri vardır.

 

 

MELİH CEVDET ANDAY    (1915-2002)

Garip akımından ayrıldıktan sonra tümüyle akla dayalı bir şiir geliştirmiştir. Yunan mitolojisine yönelmiştir. Sanatını romantik öğelerden kurtararak sosyal temellere dayandırdı.

Son şiirlerinde oldukça kısa, çarpıcı, veciz ifadeleri vardır.

Pek çok şiir kitabı, çevirileri, denemeleri ve oyunları vardır.

 

CAHİT KÜLEBİ   (1917-1997)

İlk şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı.

Şiir, deneme, anı türlerinde eserleri vardır. Halk edebiya¬tının olanaklarından yararlanmaya çalıştı. Bir saz şairi içtenliğiyle şiirler yazdı. Söyleyişe gösterdiği özen ve güzel ben¬zetmelerle kendine özgü bir şiir oluşturdu.

Şiirlerinde yurt köşelerinin değişik manzaralarını, Anadolu gerçeklerini yansıtmak istedi. Çocukluk izlenimlerine, anılarına şiirlerinde yer vermiştir.

Şiirlerinde zaman zaman kötümser, güvensiz bir insanın duygularını anlatmıştır.

Duygulu, romantik, lirik şiirleri ile dikkati çekmiştir.

Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda adlı kitabındaki şiirleri beste¬lenerek bir Atatürk Oratoryosu haline getirildi.

Son şiirlerinde yeni bir söyleyiş tarzına yöneldi.

Adamın Biri, Rüzgâr, Atatürk Kurtuluş Savaşında, Yeşeren Otlar, Süt adlı kitaplarda şiirlerini yayımlamıştır.

 

BEHÇET NECATİGİL   (1916-1979)

Şiir, deneme, radyo oyunu, çeviri, inceleme-araştırma tür¬lerinde eserleri vardır.

Şiirlerinde ev-aile-yakın çevre üçgenindeki bir dünyayı anlatmıştır. Oldukça çekingen bir kişiliği vardır.

İnsanın açıklanmayan iç dünyası ile herkese görünen çehresini dile getirir.

Halk kültüründen aldığı öğeleri Batı şiiri ile birleştirmiştir. Son şiirlerinde Divan şiirinin özelliklerinden de yararlanarak çok kapalı bir şiire ulaşmıştır. Divan şiirindeki tevriyeli, cinaslı anlatımlardan şiirlerinde -hatta kitaplarının adların¬da- yararlanmıştır. (EnCam, BileYazdı). O, dilin olanak¬larının çok geniş olduğuna inanır.

Mitolojik unsurları bir arada kullanması şiirlerine gizemli bir hava katmıştır.

O; sokakta, basit ve dar bir hayatın içinde yaşayan insan¬ların şiirlerini yazdı. Sürekli bir arayış içindedir. Açık seçik bir anlatımdan kapalılığa ulaşan şair, adeta insanın anlaşılmazlığını, yalnızlığını dile getirir. Bazı şiirleri, o kadar kapa¬lıdır ki oyuna, bilmeceye dönüşür. Böyle şiirleri çözmek imkânsızlaşır.

Şiir kitapları Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada, Dar Çağ, Yaz Dönemi, Divançe, EnCam, Kareler Aklar...

Onun radyo oyunları ile şiirleri arasında paralellik vardır Yıldızlara Bakmak, Gece Ateşi, Üç Turunçlar, Pencere.

Düzyazılarından bazılarını BileYazdı adlı kitapta topla¬mıştır.

Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü ve Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü onun iki önemli çalışmasıdır.

 

SAİT FAİK ABASIYANIK   (1906-1954)

Sait Faik bir İstanbul hikâyecisidir. İstanbul’un kalabalık yerlerinde, kenar mahallelerinde, köprü altında, deniz kıyı¬sında, balıkçıların arasında, Tünel'de dolaşan yazar; bura¬larda karşılaştığı insanların yaşamlarını, duygu ve düşün¬celerini yansıtmıştır. Yaşama sevincini ve arzusunu hikâyeleriyle duyurmaya çalışmıştır.

Sait Faik'e göre yazmak kendisi için bir ihtiyaçtır. Sade, özentiden uzak, akıcı ve etkileyici bir üslubu vardır.

Yaşamındaki dağınıklık anlatımına yansımış gibidir. Kimi zaman coşkulu, kimi zaman sade ve yalındır.

Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında en önemli hikayeci¬lerden biridir. Onun hikâyeleri, Çehov tarzı hikâyenin (du¬rum hikâyeciliğinin) örnekleridir.

Hikâyelerinde çocukluk anılarını, Adalar'da geçen yaşan¬tısını, azınlıkları, İstanbul’un kenar semtlerini, buralarda yaşayan yoksul insanları, balıkçıları anlatmıştır.

Dünyaya bakışını Bir insanı sevmekle başlar her şey. cümlesiyle özetlemiştir.

Onun hikâyelerinde konu ve olaydan çok değişik zaman dilimleri ve insanların görünümleri ön plandadır.

Deniz, balıkçılar, yolcu vapuru, vapur iskelesi, deniz kıyısın¬daki insanlar onun hikâyelerinde sık rastlanan öğelerdir.

Hikâyeleri Semaver, Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Kampanya, Son Kuşlar, Tüneldeki Çocuk

Medar-ı Maişet Motoru ve Kayıp Aranıyor romanlarıdır.

 

HALDUN TANER   (1915-1986)

Şiir, derleme, röportaj türlerinde de kitapları vardır.

Tiyatro, hikâye, fıkra, söyleşi, anı türlerinde eserleri vardır. Gazetelerde fıkralar yazmış, başyazarlık da yapmıştır. Hal¬dun Taner'in asıl önemli yanı öyküleri ve oyun yazarlığıdır.

Hikâyeleri gücünü gözlem ve mizah yeteneğinden almıştır. Okurları gerçeklerle karşı karşıya getirir. Eserlerinde konu, kişi ve olay çeşitliliği vardır.

Dört arkadaşıyla birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nu kurdu.

Oyunlarında çağın değişen toplumsal sorunlarını işlemiştir. Daha sonra epik tiyatro türünde oyunlar yazmıştır. Kabare türünün öncüsü olmuştur.

Oyunları Günün Adamı, Dışarıdakiler, Fazilet Eczanesi, Huzur Çıkmazı, Keşanlı Ali Destanı...

Hikâyeleri Yaşasın Demokrasi, Tuş, Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var, Yalıda Sabah...

 

 

NURULLAH ATAÇ    (1898-1957)

Deneme, eleştiri, günlük (günce) ve çeviri türündeki eser¬leri ile tanınır. Devletin değişik kademelerinde uzun süre mütercim olarak çalışmıştır. Ataç, yazılarıyla genç şair¬lerin tanınmasında büyük emek harcadı. Edebiyatımızda eleştiri türünün yerleşmesinde yazılarıyla etkili olmuştur.

Türkçenin özleşmesi, arılaşması için yıllarca adeta tek başı¬na savaştı. Yazılarında hiç yabancı sözcük kullanmadı. Belli bir dönemden sonraki hiçbir yazısında, ve sözcüğünü Arapça olduğu için kullanmadı. Devrik cümlelerle yazdı, devrik cümlenin doğruluğunu savundu. Pek çok genç ya¬zarı etkiledi.

Eleştiri ve deneme türündeki yazıları önemlidir. Kabul edilmiş bazı değerleri yeniden ele alarak tartışmalara yol açtı.

Çeviri alanında 50'ye yakın eseri vardır.

Güncede ise yaşamının son iki yılında yazdığı günlükleri vardır.

Deneme ve eleştiri yazıları Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar, Söyleşiler adlı kitaplarda toplan¬mıştır.

 

 

SUUT KEMAL YETKİN    (1903-1980)

Sanat, estetik, resim, felsefe konularında eserleri olan S. Kemal Yetkin profesördür. Edebiyatımızda, özellikle dene¬me ve eleştiri türlerindeki yazılarıyla tanınmıştır.

Sanat, edebiyat konularındaki düşüncelerini özgürce ortaya koymuştur. Gözlemci ve araştırmacıdır. Yazıları inandırıcıdır.

Düşüncelerini açık ve yalın bir anlatımla, bir dostla konuş¬ma havasında dile getirir.

Denemeleri yoğun ve özlüdür. Kesin konuşur.

Çevirileri de vardır.

Deneme türündeki eserleri Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine, Günlerin Götürdüğü, Düş'ün Payı, Yokuşa Doğru ve Şiir Üzerine Düşünceler'dir.

Estetik, Edebiyatta Akımlar, Türk Mimarisi, Büyük Mustaripler diğer eserleri arasındadır.

 

SABAHATTİN EYÜBOĞLU   (1908-1973)

Çok önemli çevirileri, sanat ve edebiyatla ilgili denemeleri vardır.

Montaigne'in Denemelerini Türkçeye çevirmiştir. Ayrıca La Fontaine'in fabllarını, Hayyam'ın rubailerini ve Eflatun'un Devlet adlı eserini çevirmiştir.

Sanat tarihi ile ilgili çalışmaları vardır. Eski Yunan ve Anadolu uygarlıklarıyla da ilgili çalışmalar yapmıştır. Halk kültürüne ve Halk edebiyatına ilgi duymuştur.

Denemeleri Mavi ve Kara, Sanat Üzerine Denemeler adlı kitaplarda toplanmıştır.

 

TARIK BUĞRA   (1918-1994)

Değişik gazetelerde günlük fıkralar yazmıştır.

Hikâye, roman, tiyatro, gezi, fıkra türlerinde eserleri vardır.

Tarık Buğra'nın şiirsel bir anlatımı vardır. Ayrıntılara girme¬den gözleme önem vermiştir.

Eserlerinde yurt sevgisini,  insanın  iç dünyasını, Türk toplumunun belli dönemlerini, yakın tarihi işledi.

Toplumsal sorunları ve çatışmaları ele aldı. Her yerde karşılaşılabilecek tipleri kahraman olarak aldı.

İçindeki iyimserliği olaylara ve kahramanlara da yansıt¬mıştır.

Eşya ve olayların içyüzünü araştıran, çözümleyici bir yön¬temle çalışan bir yazardır.

Günlük yaşamdaki olayları hiç yorum katmadan yazmıştır.

Küçük Ağa adlı romanında, Kurtuluş Savaşı'na katılan Anadolu halkını yüceltici bir bakışla anlatır.

Romanları  Siyah Kehribar,  Küçük Ağa,  Küçük Ağa Ankara'da, İbiş'in Rüyası, Firavun İmanı, Osmancık

Hikâyeleri Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında

 

 

KEMAL TAHİR (1910 -1973)

Toplumsal gerçekçilik anlayışını benimsemiş romancılarımızdandır. Takma adlarla basit romanlar yazmış, çeviriler yayımlamış olmakla birlikte asıl ününü, konusu bazı Orta Anadolu köylerinde geçen romanlarıyla sağlamıştır. Bu romanlarında, Tanzimat'tan bu yana değişen mülkiyet - üretim ilişkilerini, ağalık ve eşkıyalık kavramlarını işlemiştir.

 

Devlet Ana adlı tezli tarihi romanında, Osmanlı geleneğinden kopuşun yanlış olduğu, Osmanlı toplum yapısının Batı'nınkinden farklı özellikler taşıdığı, değişimin bu durum dikkate alınarak gerçekleştirilmesi gerektiği düşüncesini işler.

 

Romanları Devlet Ana, Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu, Kelleci Memet, Sağırdere, Körduman, Yediçınar Yaylası, Esir Şehrin İnsanları, Hür Şehrin İnsanları... Öykü Göl İnsanları.

 

 

ORHAN KEMAL (1914 -1970)

Toplumsal gerçekçi anlayışla yazdığı öykü ve romanlarıyla tanınır. Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçüdür.

 

Edebiyata şiirle başlamış, Nazım Hikmetin etkisiyle öykü ve romana geçmiştir. İlk eserlerinde otobiyografik bir yaklaşımla Çukurova yöresini, bu yöredeki köylüleri, tarım ve sanayi işçilerini; İstanbul’a yerleştikten sonraki eserlerinde, buranın yoksul insanlarının yaşamını işlemiştir. Konusuna iyimser açıdan yaklaşmayı, tiplerinin olumlu yanlarını vurgulamayı ilke edinmiştir. Film senaryoları ve oyunlar da yazmıştır.

 

Öykülerinden bazıları Ekmek Kavgası, Sarhoşlar, Çamaşırcının Kızı, 72. Koğuş, Arka Sokak, Kardeş Payı, Babil Kulesi...

 

Önemli romanları Baba Evi, Murtaza, Bereketli Topraklar Üzerinde, Vukuat Var, Hanımın Çiftliği, Eskici ve Oğulları, Gurbet Kuşları, Mahalle Kavgası, Müfettişler Müfettişi... Anı - inceleme - röportaj türlerinden eserleri Nazım Hikmetle Üç Buçuk Yıl, İstanbul'dan Çizgiler...

 

 

AZİZ NESİN (1916–1995)

Mizahi öykü, roman ve oyunlarıyla tanınmış bir yazardır. Toplumsal olayları, komik çelişkileri sade bir dille, abartılı biçimde karikatürize ederek anlatır. Toplumsal gerçekçilik akımına bağlıdır.

 

Öyküleri Damda Deli Var, Geriye Kalan, Fil Hamdi, Ölmüş Eşek, Yüz Liraya Bir Deli, Rıfat Bey Neden Kaşınıyor, Hayvan Deyip Geçme...

Romanları Kadın Olan Erkek, Gol Kralı Sait Hopsait, Erkek Sabahat, Şimdiki Çocuklar Harika...

Oyunları Biraz Gelir misiniz, Toros Canavarı, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Hadi Öldürsene Canikom...

 

YAŞAR KEMAL   (1992- ….)

Edebiyata şiirle başlayan Yaşar Kemal, hikâyeler yazdıktan sonra romana geçmiştir.

Roman, hikâye, röportaj türlerinde eserleri vardır.

Romanlarında Anadolu'yu -özellikle Çukurova'yı- Anadolu insanının yaşamını destansı bir dille anlatmıştır. Asıl ününü Çukurova'da yaşayan köylülerin yaşantısını, gördükleri zulümleri anlattığı romanlarıyla sağladı. Bu romanlar destan karakteri taşır. Haksızlığa karşı dağa çıkan bir gen¬cin öyküsünün anlatıldığı İnce Memed en tanınmış ese¬ridir.

Doğa betimlemelerinde çok başarılıdır.

Oldukça zengin bir söz dağarcığı vardır, cümleleri kısadır. Deyimlere ve yerel söyleyişlere yer verir. Kendine özgü şiirsel bir anlatımı vardır.

Başlıca eserleri Teneke, İnce Memed, Ölmez Otu, Yer Demir Gök Bakır, Denizciler Çarşısı Cinayeti, Yılanı Öldürseler, Kale Kapısı, Kimsecik, Ağrı Dağı Efsanesi

 

 

NECATİ CUMALI   (1921-2001)

Roman, hikâye, tiyatro türlerinde eserleri vardır.

Şiirde belli bir süre Birinci Yeni (Garipçiler) çizgisini sürdür¬müştür.

Şiirlerinde yaşama sevincini dile getirmiştir.

Kendini tekrarlamaktan çekindiği için çok çeşitli türleri de¬nemiştir.

Öykü ve romanlarında toplum yaşantısını işlemiştir. Tipleri oluştururken çevresinden ve gözlemlerinden yararlan¬mıştır.

Toplum yaşamındaki aksaklıklara, geleneklerle ilgili yanlış¬lıklara değinmiştir. Köy ve kasabalarda yaşananları işle¬miştir. Kasaba kültürüne önem vermiştir. Mizah öğesin¬den yararlanır.

Köyde yaşayan insanların doğa ile savaşını işlemiştir.

Konuşma dilinin tüm olanaklarından yararlanır.

19 oyunu vardır.

Tütün Zamanı, Acı Tütün, Aşk da Gezer romanlarıdır.

 

İKİNCİ YENİ

1955 ile 1965 yılları arasında varlığını sürdürmüş geçici bir akımdır.

Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreyya, İlhan Berk, Sezai Karakoç, Ece Ayhan temsilcileri arasındadır.

İkinci Yeni, Garip akımına tepki olarak doğmuştur. Şiirde gerçeküstücülüğü (sürrealizm) temel aldılar.

Somut yerine soyutu getirdiler. Bu akımda semboller, kapalılık ön plana çıkar. Zor anlaşılmayı, anlamca kapalılığı getirdiler.

Sanatçıların dikkati, büyük şehrin kalabalığındaki yalnız insana yönelmiştir.

Bütün edebi sanatlar, semboller, oldukça karışık cümle yapısı, çok değişik kaynaklardan gelen sözcükler bu akımın dikkat çeken özellikleridir.

Şiirler oldukça uzun ve kapalıdır. Okuyucunun şiirleri anla¬mak için yoğun çaba göstermesi gerekir.

Bu hareket kısa sürede unutulmuş, sanatçılar kendi çizgi¬lerinde eser vermeyi sürdürmüşlerdir.

 

EDİP CANSEVER (1928 -1986)

II. Yeni'nin önde gelen şairlerindendir. Serbest şiirler yazmış, zamanla dizelerle oynayarak şiir dilini düzyazıya yaklaştırmış, soyutluğa yönelmiştir.

Şiirleri İkindi Üstü, Dirlik Düzenlik, Yerçekimli Karanfil, Kirli Ağustos, Şairin Seyir Defteri, İlkyaz Şikâyetleri...

 

 

İLHAN BERK (1916 -….)

II. Yeni grubu şairlerindendir. Şiire Ahmet Haşim etkisindeki örneklerle başlamış, Garip etkisinde örnekler de vermiş, II. Yeni hareketinden sonra toplumsal gerçekçi eğilimlerle de şiirler yazmıştır.

 

Şiirleri Güneşi Yakanların Selamı, İstanbul, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı, Köroğlu, Galile Denizi, Çivi Yazısı, Otağ... Antoloji çalışmaları Beyit - Mısra Antolojisi, Aşk Elçisi, Arthur Rimbaud'nun Seçme Şiirleri, Dünya Edebiyatında Aşk Şiirleri, Dünya Şiiri.

 

 

CEMAL SÜREYA (1931 -1990)

İkinci Yeni grubunda yer almış bir şair ve yazardır. Sanat konularındaki deneme ve eleştirileriyle de tanınmıştır.

Şiirleri Üvercinka, Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Güz Bitiği, Sıcak Nal, Sevda Sözleri... Denemeleri Şapkam Dolu Çiçekle, 99 Yüz, Aydınlık Yazılar.

 

 

ECE AYHAN (1931 -2002)

İkinci Yeni şairlerindendir. Bireysel duyguları işler. Soyut anlatımı, sözcüklerle oynamayı sever. Anı ve deneme türlerinde de eser vermiştir.

 

Şiirleri Bakışsız Bir Kedi Kara, Devlet ve Tabiat, Zambaklı Padişah, Yort Savul...

Düzyazıları Defterler (Anı), Yalnız Kardeşçe (Söyleşi), Şiirin Altın Çağında (Deneme)...

 

ÜLKÜ TAMER (1937 -  )

1954'ten itibaren bazı dergilerde yayımlanan şiirleriyle adını duyurmuştur. II. Yeni hareketine mensuptur.

 

Şiirleri Soğuk Otların Altında, Gök Onları Yanıltmaz, Virgülün Başından Geçenler, içime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür, Sıragöller, Yanardağın Üstündeki Kuş... Öykü Alleben Öyküleri.

 

SEZAİ KARAKOÇ (1933 -  )

Biçimsel yönden II. Yeni etkisinde; içerik olarak Necip Fazıl'a yakın bir şairdir, inançla beslenmiş bir özü, yer yer soyutlayarak, serbest çağrışımlardan yararlanarak kendine özgü biçimde dizelere döker. Şiirde ölçü kullanmaz, uyağa da bel bağlamaz. Deneme ve inceleme alanında da önemli eserler vermiştir.

Şiirleri Körfez, Şahdamar, Hızırla Kırk Saat, Sesler, Gül Muştusu...

 

Deneme - incelemeleri Yunus Emre, İslam’ın Dirilişi, Mehmet Akif, Ölümden Sonra Kalkış, Mağara ve Işık...

 

CEYHUN ATUF KANSU (1919 - 1978)

Asıl mesleği hekimliktir; ama halkına, yurduna, ulusuna hizmeti ülkü edinmiş bir şair-yazar olarak ün yapmıştır. Atatürk ve yurt sevgisi, çocuklar, bağımsızlık en çok ilgilendiği tema ve konulardır. Gelenekten kopmadan çağdaşa, evrensele açılma anlayışıyla eserler vermiştir. Heceyle de, serbest nazımla da şiirleri vardır.

 

Şiirleri Bir Çocuk Bahçesinde, Bağbozumu Sofrası, Çocuklar Gemisi, Yanık Hava, Yurdumdan, Bağımsızlık Gülü, Sakarya Meydan Savaşı, Buğday, Kadın, Gül ve Gökyüzü. Düzyazıları Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Atatürkçü Olmak, Halk Önderi Atatürk, Köy Öğretmenine Mektuplar...

 

MEHMET KAPLAN (1915 - 1986)

Tanzimat sonrası edebiyatımız ve Türk Edebiyatı konularında¬ki çalışmalarıyla ünlü bilim adamı ve yazarımızdır. Eserleri Tanpınar'ın Şiir Dünyası, Şiir Tahlilleri   l – ll, Hikâye Tahlilleri, Nesillerin Ruhu (Deneme), Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar...

 

TURGUT ÖZAKMAN (1930 -     )

Günümüzün önemli tiyatro ve roman yazarlarındandır. Romanları belgesel özelliktedir. Oyunlarında günlük yaşamın çelişkilerini ve komik yanlarını geleneksel Türk tiyatrosu öğelerinden de yararlanarak sunar. Romanlarında genellikle yakın tarihimize ve Kurtuluş Savaşımıza yönelmiştir. Sade, gösterişsiz, basit mecazlardan yararlanan, yer yer ince alaysamalı duru bir dili vardır.

 

Oyunları Duvarların Ötesi, Bulvar, Komşularımız, Sarıpınar (Reşat Nuri'nin Değirmen romanından), Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi, Şehnaz Oyun... Romanları Korkma insancık Korkma, 19 Mayıs 1999-Atatürk Yeniden Samsun'da, Şu Çılgın Türkler.

 

ÂŞIK VEYSEL (1894 –1973)

Cumhuriyet Döneminde, Halk Edebiyatı'ndaki âşıklık geleneğini sürdüren ozanların en büyüğü, âşıklar zincirinin son büyük halkasıdır, insan aşkıyla birlikte ilahi aşkı, yurt sevgisini, yurt güzelliklerini, insanlık sevgisini işleyen güzelleme, taşlama, methiye, sathiye, devriye, hikmet gibi türlerde şiirler söylemiştir, iki gözü de görmediğinden okuma yazması yoktur. Gönül gözüyle görmüş, gönül diliyle söylemiştir. Geleneksel âşık edebiyatı ürünlerinden farklı olarak, şiirlerine özel başlıklar, adlar düşünmüştür. Hece ölçüsünün 8'li ve 11'li kalıplarını kullanmıştır. Şiirlerinde tasavvuf görüşlerini de işler.

Şiirleri Dostlar Beni Hatırlasın, Sazımdan Sesler, Deyişler adlarıyla kitap haline getirilmiştir.

 

ORHAN PAMUK (1952 -    )

Günümüz romancılarının en tanınmışlarındandır. Şiir, öykü, anı, deneme türlerinde de eser vermiştir, ilk romanı Cevdet Bey ve Oğulları, bir ailenin Osmanlı'dan Cumhuriyete, çeşitli kuşaklarının yaşamı işlenmiştir. Bazı romanlarında toplumsal çözümlemelere, bazılarında tarihi irdelemelere girişmiştir. 2006

Nobel Edebiyat ödülünü aldı.

Romanları Cevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev, Beyaz Kale, Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı, Kar. Anı İstanbul.

 




 Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece dersturkce.com'a aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten dersturkce.com sorumlu değildir.İLETİŞİM:dersturkcem@gmail.com
Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.