C-E ARASI EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ 2023-2024




C-E ARASI EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ



Ekleyen: DersTurkce.CoM | Okunma Sayısı: 1873

EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ

 

CEM’İYYET 
Birbirine uygun veya birbirine karşıt anlamlı sözcükleri bir arada bulundurma. Böyle sözlere cem’iyyetli adı verilir.
 

CEVAZ-Î EDEBÎ
 
Sözcüğü vezne uydurmak amacıyla bazı değişikliklerle kullanılması, hecelerin, seslerin ucun ya da kısa okunması şeklinde yapılan yanlışları hoş karşılama. Şiirde böyle kullanışlar "kusur" kabul edilir.
 

CEZÂLET
 
Söyleyişleri kulağa sert gelen sözcükleri tanımlar. Uyumu konuya göre ayarlayan önemli bir anlatım şekli. Örneğin, sanatçı şiddet, büyüklük, vakar, ölüm, korku, savaş gibi konuları anlatırken ya da işlerken, sözcükleri de anlattığı konuya uygun düşecek kalın sesliler arasından seçer. Savaşı anlatırken çekâçâk, gülbank gibi sözcüklerin kullanılması gibi. Bu tür kalın seslilere
 elfâz-ı cezele, taşıdıkları niteliğe de cezâletdenir. Örneğin: 
Saflar düzüp hücum hücum edilecek hayl-i düşmene
 
Dehşet âsimân u zemîn pür-figân olur
 

Evc-i havâda çekâçâk ı tigden
 
Âvaz-ı ra’d u sâika reh-gümkünân olur
 
Nef’i
 

CÖNK
 
Halk edebiyatı ürünlerinin yazıldığı defterler. Bir tür antoloji sayılırlar ve yazarlarının kim olduğu çoğu zaman bilinmez.
 

ÇAPRAZ KAFİYE
 
Dörder mısralı bendlerle kurulan nazım şekli. Her dörtlüğün tek sayılı dizeleri ile çift sayılı dizeleri kendi aralarında kafiyelidir. Dörtlük sayısı sınırlı değildir. Her tür konuya uygun olduğu için çok kullanılır.
 Çaprazlama da denir. Örneğin: 
Hâfız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış
 
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle
 
Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
 
Eski Şîrâz-ı hayâl ettiren âhengiyle
 
Yahya Kemal Beyatlı (Rindlerin Ölümü)
 

 

 


DANDİZM
 
Yapmacık üslup. Bu üslup sanatçıların taklit edilmemek amacıyla kullandıkları üsluptur.
 

DARAYAK
 
Âşık edebiyatında kafiye olma olasılığı düşük sözcükler. Âşıkın karşılaşma ya da atışma sırasında en azından dört ayak kafiye bulması gerekir. Diğer âşık da aynı ayakta dört sözcük söylemek zorundadır. Darayak bu durumda işe yarar.
 Darkapı olarak da adlandırılır. 

DARB-I MESEL
 
Meydana gelen bir durumu, olayı bir örnekle anlatmakta kullanılan kalıplaşmış, anlamlı sözler.
 Durûb-ı emsâl diye de bilinir. 

DEKANLIK
 
Edebiyatı soysuzlaştırdıkları öne sürülen sanatçı ya da akımlara verilen isim. Örneğin Ahmet Mithat Efendi, Edebiyat-ı Cedide şairlerini gülünç göstermek için onlaradekanlar
 demiştir. 

DELÂLET
 
Söz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir:
 
Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): Bu da ikiye ayrılır:
 
Delâlet-i vaz’iyye: Sözcükle anlamı arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardır. Şemsiyenin yağmuru anımsatması gibi.
 
Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü, eserin yayıncısını, kainatın Allah’ı anımsatması gibi.
 
Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet): Bu da üçe ayrılır:
 
Delâlet-i mutabıkiye
 (Uygunluk): Sözün, ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi. Örneğin ev denince bütün odalarının akla gelmesi gibi. 
Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği şeyin bir bölümünü ifade etmesi. Musluktan çeşme, evden oda gibi.
 
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması. Eli açık, gönlü geniş, ağzı sıkı gibi.
 

DEVR ya da DEVİR
 
Tasavvufa göre, yaratılış (madde) ve sona eriş (mead) arasındaki safhaları anlatan sistem. Tasavvufçular bu sistemi bir daireye benzettiği için bu ismi aldı.
 

DEVRİYE
 
Tasavvuf edebiyatında devr konusunu işleyen şiirler.
 

DEYİM
 
Çoklukla gerçek anlamlarının dışında bir anlam taşıyan kalıplaşmış sözler. En az iki sözcükle kurulur. Kısa ve özlü anlatım aracıdır. Teşbih, istiare, mecaz ve kinaye unsurlarıyla bir olayı tanımlar ya da ifade eder. "Ağır başlı", "Dostlar alışverişte görsün" gibi.
 

DEYİŞ
 
Türk halk edebiyatında hece vezniyle söylenen şiirler. Türkü, destan, koçaklama, güzelleme, taşlama, nefes, koşma, tekerleme türlerinin hepsine deyiş adı verilir. "Deme" sözcüğü de kullanılır.
 

DEYİŞME
 
Halk edebiyatında âşıkların karşılıklı şiir söylemesi. Atışma da denir. En az iki âşık kendi kendilerine ya da bilirkişiler ve dinleyiciler karşısında belli kurallar çerçevesinde şiir yarışı yaparlar. Birbirlerini denerler, ustalıklarıyla öne çıkmaya çalışırlar. Deyişme şu sırayla yapılır:
 
Merhabalaşma, giriş bölümüdür. Âşıklar, birbirlerini ve dinleyicileri "Hoşgeldiniz", "Sefa geldiniz", "Merhaba" gibi sözcüklerle rediflerine bağlanan kafiyelerle dörtlükler kurarak selamlar.
 
İkinci bölümde âşıklar kendi ustalarının şiirlerinden örnekler söyler.
 
Tekerleme bölümü denilen üçüncü bölüm asıl deyişme bölümüdür. Ev sahibi ya da yaşlı bir kişi düz ya da geniş ayakla deyişmeyi açar. Âşıklar konu ve bend sınırlaması olmaksızın verilen oyun üzerinden deyişmeye başlar. Âşıklar asıl ustalıklarını ve sanatçılıklarını burada göstermeye çalışır. İlk ayak bitince diğer âşık yeni bir ayak açar. Deyişme sürdükçe ayaklar darayak halini alır. Deyişme karşılıklı soru-yanıt şekline döner. Âşıklar böylece birbirlerinin bilgi ve sanatlarını ölçer. Bir şekilde karşısındakini söz söylemez haline getiren âşık deyişmeyi kazanır.
 
Söz söyleyememe durumuna "lebdeğmez" denir. Deyişmenin sonunda da âşıklar birbirlerini rahatlatmak, gönül almak için karşılıklı koşmalar söyler. Birbirlerini överek hoşgörü örneğiyle deyişmeyi bitirirler. Örneğin âşık Şenlik ile âşık Feryadî’nin deyişmesi:
 

Şenlik:
 
Şöhretin vezir payında
 
Rütbesiyle şana layık
 
Oturuşun o duruşun
 
Hem sultana hana layık
 

Feryadî:
 
Sefa geldin gözüm üzre
 
Olsam mihmana layık
 
Şeyhülislam, sadrazam
 
Doğru Al’Osman’a layık
 

Şenlik:
 
Seninle oldum taaşşuk
 
Gözlerime geldi ışık
 
Duymadım sen kime aşık
 
Dillerin Kur’an’a layık
 

Feryadî:
 
Bu düşkün gönlüm açarsın
 
Selim Sırat’ı geçersin
 
Kevser ırmaktan içersin
 
Olasan cihana layık
 

Şenlik:
 
Kul şenliği eder hürmet
 
Rikabın kıldım ziyaret
 
Sana nasip olsun cennet
 
Huriye gılmana layık
 

Feryadî:
 
Sefil Feryadî göresen
 
Meram maksûda eresen
 
Sancak altında durusan
 
Habîb-i Rahman’a layık
 

DİBÂCE
 
Çoklukla mensur, bazen de mazmun eserlerin başında yer alan ve eserin yazılış nedeni ile içeriğini açıklayan başlangıç kısmı. Önsöz, mukaddime, medhal, sözbaşı, başlarken, birkaç söz gibi sözcükler de dibâce karşılığıdır.
 

DİPNOT
 
Yazarın yararlandığı kaynakları ve alıntıları metnin geçtiği yerlerde belirtmesi.
 

DİYALOG
 
İki kişinin karşılıklı konuşmasını tanımlayan Yunanca sözcük. Roman, hikaye, tiyatro gibi türlerde kahramanların karşılıklı konuşmalarının olduğu gibi yazılmasını ifade eder. En çok dram türünde görülür ve üsluba canlılık katar. Devrik cümleler kullanmaya elverişlidir. Örneğin Eflatun’un diyalogları ünlüdür.
 

DÖRTLEME
 
Halk edebiyatımızda dört dizelik kıtalardan meydana gelen nazım şekillerinin genel adı.
 

DÖŞEME
 
Türk halk hikayelerinin başında geçen seçili sözler.
 Ayaklı saya da denir. Arapça mukkaddime ve medhal, Farsça dibâce’nin karşılığıdır. Döşeme başlama adlı girişle başlar. Sonra duruma göre yalan veya tanrı, yaratılış üzerine bir destan, bir yurt veya savaş destanı söylenir. Ardından asıl esere ya da anlatıma geçilir. 

DRAMATİK
 
Sahnede canlandırılmak üzere yazılmış eserlerin ortak adı.
 

DURAK
 
Hece vezniyle yazılmış şiirlerde dizelerin belli bölümlere ayrıldığı yerler. Durakta sözcükler bölünmez, kulağa uyumlu gelen söz öbekleri oluşturulur.
 

DÜBEYT
 
İki beyit anlamındadır. Divan edebiyatındaki rubai türünü belirtmek için kullanılır.
 

 

 


EDA
 
Söz ve yazıdaki ifade şekli, uslup tarzı, anlatış yolu. Belagatçılar bunun hakikat, mecaz, kinaye olmak üzere üç türlü olduğunu söylerler.
 

EDEB-İ KELÂM
 
Acı, hoş olmayan, ayıp, çirkin, kaba veya uğursuz sayılan şeyleri kendi adlarını söylemeden başka sözle ifade etmek. Buna
 asâlet ve mümtaziyet adları da verilir. Edeb-i Kelâm, bir düşünceyi, bir olayı incelik, asâlet ve nezaketle ifade etmek için anlam, kendine ait olmayan kelimeyle karşılanır. Genellikle şu üç durumda bu yola başvurulur: 
1. Sözü kabalıktan kurtarmak için.
 
Ölen birisi hakkında "ölüm" yerine "Rahmet-i Ralman’a kavuştu", "sizlere ömür", işi elinden alındığını bildirmek üzere "Affedildiniz" denmesi gibi.
 
2. Ta’zim veya ifadeyi süslemek için. Şeyh Galib’in aşağıdaki iki beyitten ilki ta’zim, ikincisi tezyine (süslemeye) örnektir:
 

Bir şeb ki Sarâ-yı Ümmehânî
 
Olmuşdu o mâhın âsumânî
 
Giydikleri âftâb-ı temmûz
 
İçtikleri şûle-i cihan-sûz
 

3. İfadeyi fesahat yönünden bozacak ses, kelime ve terkiplerin tekrarından kaçınmak için.
 

EDİSYON KRİTİK



 Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece dersturkce.com'a aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten dersturkce.com sorumlu değildir.İLETİŞİM:dersturkcem@gmail.com
Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.