BİR TEMMUZ GECESİ
Televizyon hayatımızın tek e ğlencesi sayılırdı bizim. O akşam da televizyonda ba şlayacak dizileri beklerken babamın dikkatini televizyonda geçen alt yazılar çekti. “Hareketlilik var. Garip!” dedi babam. “ Şu terör belası yine can aldı demek ki!” Son aylarda
terör en fazla konu şulan konuydu. Çocuk aklımla babamın endişesine ben de katılıyordum.
Askerlerimizin albayra ğa sarılı tabutu göğsüme bir sızı veriyordu. Göz pınarlarıma dolan
yaşları, boğazıma düğümlenen hıçkırığı anneme göstermek istemezdim hiç. Yine terör var,bdiye karar vermişken Atatürk Havalimanı önünü kapatan asker görüntüleri ardından İstanbul
Köprüsü görüntüleri… Baygın birinin ayılma hâli gibi biz de hayret ve şa şkınlıkla ayıldık.
Darbe sözcü ğünü derste ö ğretmenimiz ö ğretmi şti ama yine de anlayamamıştım. Televizyon “darbe girişimi, kalkışma” diyordu, ona kilitlendik. Babam hop oturup hop kalkıyordu. “Neden, kim bunlar? Neden köprüyü kapattılar? Neden havaalanını kapattılar?”sorularını tekrar tekrar soruyordu. Cevap alamıyorduk, ne televizyondan ne de çevremizden.
Çevremizde olağanüstü bir durum vardı. Uçaklar kalkıyor ve Ankara yönüne doğru uçuyordu. O güne kadar duymadı ğımız gürültüyle birlikte. Mahallede de hareketlenme başlamıştı. Babamın telefonu hiç susmuyordu. Son gelen telefonla birlikte babam dışarı
kıyafetlerini giyindi, gergin ve sıkıntılıydı. Mahallede sesler yükselmeye ba şladı. Babama “Ben de seninle gelebilir miyim?” diye sorarken içimden “Lütfen, hayır deme!” diye de
yalvarıyordum. Babam “Sen gelmezsen daha iyi olur.” dedi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde artık uykuya yenik dü ştüm. Ertesi sabah kalktı ğımda babam dönmüştü. Annemle alçak sesle konuşuyorlardı. Kulak misafiri oldum. Askerî üssün oldu ğu
yere gitmişler. Babamın sesi huzursuzdu. “Bundan sonra ne olacak bilmiyorum ama Cumhurbaşkanımız bitti, deyinceye kadar sokaklardayız.” diyordu. Anneme olaylarımanlatırken şaşıyordum.
Sabah evin içinde bir huzursuzluk seziliyordu. Telefonumuz susmuyordu. Anneannem aradığında annemin “Yaa, öyle miii, inanamıyorum!” dedi ğini duydukça merakımız artıyordu.
Anneannemler sitenin bahçesinde çay içiyorlarmı ş. Uçakların gürültülü uçuşlarıyla geçtiklerini görünce tela şla “Sava ş mı çıktı?” diye birbirlerine bakmı şlar. Anneannem “Uçakları elimizi uzatsak tutacak gibiydik.” diyormuş. Bir komşusu da Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeymiş. Bombalar düştüğünde arabaların yerinden oynadığını söylemiş.
O akşamdan sonra hiçbir şey aynı olmadı. Ne duygularımız ne konuşmalarımız… O akşamdan sonraki akşamlarda ailece ya Kızılay’da ya da Külliyedeydik. Aradan geçen aylarda vatanımızın birliği için dua ettik. Umarım bir daha böyle bir olayı yaşamayız.
Batuhan İSKENDER
www.dersturkce.com
2024