6.SINIF TÜRKÇE KİTABI METİNLERİ
HASAN ÂLİ YÜCEL'İN TÜRK GENÇLİĞİNE SESLENİŞLERİ
(...)
Hasan Âli Yücel, bakanlığı süresince küçük ya da büyük topluluklar karşısında çoğu bugün birer belge niteliği taşıyan konuşmalar yapmış, demeçler vermiştir. O, bu konuşmalarında ve demeçlerinde çoğunlukla, seslendiği kimselere çağdaş uygarlık düzeyine erişmenin; cumhuriyet yönetimine bağlılığın; Atatürk ilke ve devrimlerini benimseyip ileriye götürmenin önem ve gereğini anlatmaya çalışmıştır.
Yücel'in Millî Eğitim Bakanı olarak her yıl 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı törenlerini açarken yaptığı konuşmalar ise, ayrıca üzerinde durulması gereken özellikler gösterir. O, bu açılış ve kutlayış konuşmalarında Türk gençliğine yaşadıkları günlerin anlamını ve değerini açıklamaya, yükümlülüklerini belirtmeye, Atatürk'e ve cumhuriyetin temelinde yatan ilke ve ülkülere bağlılıklarını pekiştirmeye büyük bir önem vermiştir.
(...)
Yücel'in, Millî Eğitim Bakanı olarak, Türk gençliğine son seslenişi 19 Mayıs 1946 tarihindedir. O, konuşmasının giriş bölümünde yine günün kutsallığını belirtir; yirmi yedi yıl önce Karadeniz'in coşkun dalgalarını aşarak Samsun'a gelen geminin Anadolu kıyılarına biri Mustafa Kemal, öbürü de Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere iki büyük varlığı birlikte getirdiğini söyler. Bu iki varlığın değerini ve birbirinden ayrılmazlığını da şöyle açıklar:
"Anavatanın bağrına bu ikiz doğan varlıklardan biri, bugün bir hatıra, bir fikir, bir ideal olarak yüreklerimizde yaşamaktadır. Bu duyuştaki Türk milleti için sevgili Atatürk ölmemiştir; yalnız o kadar değil, ulusumuzun ileri nesilleri için de daima canlı kalacak, asla ölmeyecektir. Onun içindir ki Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk'ün bu ölümsüzlüğünü, kendi varlığında ve bütün hayatında beraberinde götürecektir. Onun içindir ki Türk milleti, bu paha biçilmez emanetini sonsuz istikballerin bir ufkundan öbür ufkuna sönmez bir güneş gibi taşıyacaktır."
Yücel, gençlere son seslenişini şu sözlerle bitirir:
"Türk devleti, sizin bedence gürbüz, ruhça uyanık, karakterce üstün varlığınızda sarsılmak bilmez güvenini buluyor.
Gençler;
Bayramınız kutlu olsun! Atatürk'ün büyük emaneti Türkiye Cumhuriyeti dünya durdukça dursun!"
Hasan Âli Yücel'in bakan olarak yapmış olduğu bu konuşmalara topluca bakıldığı zaman görülür ki onun Türk gençliğine iletmek istediği birtakım önemli düşünce ve duygular vardır. Bunları kısaca açıklamak yerinde olur.
Yücel'in bu konuşmalardan yararlanarak gençlere her şeyden önce amaçladığı Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak bastığı günün, yakın tarihimiz için çok anlamlı bir gün olduğunu belirtmektir. Ona göre, yeni Türk devletinin Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşu ve başlangıcı 19 Mayıs 1919'dur. Ve bu cumhuriyetin temelinde bağımsızlık, özgürlük ve çağdaşlık yatmaktadır.
Bu konuşmalarda dikkati çeken bir başka özellik de Atatürk'e geniş bir yer verilmiş olmasıdır. Onun her yıl içli, duygulu ve övgü dolu sözlerle anılmasının büyük bir anlamı vardır. Çünkü onun ne yaptığını kavramak, onu sevmek, onun devrimlerini benimseyip yaşatmak cumhuriyeti benimsemek, sevmek, korumak ve yüceltmek için şarttır. Yücel'e göre Atatürk sevgisi ile cumhuriyet yönetimine bağlılık, özdeş bir davranıştır.
Gençliğe seslenişlerde işlenen bir başka tema da "vatan ve millet" sevgisidir. Yücel bu sevgiye değinirken Anadolu'nun toprağını, akarsularını, dağlarını, denizlerini dile getirir; ulusu ve yurdu için canlarını verenleri de daima saygı ile anar. Böylece yurt ve ulus sevgisini somutlaştırmaya çalışır. Ayrıca, gençlerden şehitlerimize, gazilerimize ve Kurtuluş Savaşı'nda görev almış kahramanlarımıza karşı saygı beslemelerini ister.
Söz konusu konuşmalarda üzerinde durulan önemli kavramlardan biri de "millî birlik ve beraberlik" kavramıdır. Yücel, gençlere birlik ve dayanışmanın zorunluluğunu anlatır ve ulusun buna ihtiyaç duyduğunu belirtir.
Bu noktanın iyi değerlendirilmesi için Yücel'in bakanlık yaptığı yılların ülkemiz bakımından ne denli bunalımlı yıllar olduğunu hatırlamak gerekir. O yıllar İkinci Dünya Savaşı'nın bütün şiddetiyle devam ettiği yıllardır. Yurdumuz her an bir saldırıya uğramak tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yücel, bu durumu göz önünde bulundurarak bir devlet adamı bilinci ve duygusu ile birkaç konuşmasında açıkça, ötekilerinde de örtülü biçimde gelecek güçlüklere, tehditlere karşı gençlere bedence ve ruhça hazırlıklı olmalarını söyler.
19 Mayıs konuşmalarında Yücel'in gençlere sonsuz bir güven beslediği açıkça anlaşılır. Bu güven, aynı zamanda, onun ülkemizin geleceğine ilişkin kesin iyimserliğini de yansıtır. Her konuşmasının sonunda gençlere seslenirken kullandığı sözcükler; çocuklarımızı, gençlerimizi çok seven ve onları koruyan, iyi ahlaklı ve çağdaş bir kişilikle yetiştirmeye çalışan bir eğitimcinin belirgin özelliğini de ortaya koyar.
Doç. Dr. Ferhan OĞUZKAN www.meb.gov. tr (Kısaltılmıştır.)
www.dersturkce.com
2024