Okumanın İşlevi
Yalın bir tanımla okuma,
“basılı ya da yazılı sözcükleri duyu
organlarımız yoluyla algılama, bunları anlamlandırıp kavrama, yorumlama”dır. Zihinsel ve dü-
şünsel bir edimdir. Basılı ve yazılı simgelerle iletişimsel
bir etkinlik içine girmedir. Hangi iş dalında çalışırsak çalışalım işimizin doğasına göre bu etkinliğe az ya da çok başvururuz.
İster öğretmen olalım, ister öğrenci; ister doktor, mühendis, avukat, işçi, esnaf, memur... İşimizin gerektirdiği nedenlerle okumaya
başvururuz. Kimileyin kafamıza takılan ya da bizde merak uyandıran
bir sorunun yanıtını bulmak için ansiklopediler, kitaplar karıştırırız.
Güncel olayları öğrenmek için gazeteleri, dergileri okuruz. Kimileyin eğlenmek, hoşça vakit geçirmek için kitapların dünyasına
sığınırız. Nereden gelir okumanın yaşamımızdaki bu önemli
yeri? Nasıl bir etkinliktir okuma? Neden eğitim ve öğretimin her basamağında temel etkinliklerdendir okuma?
Bu sorular üzerinde birlikte durup düşünelim.
Okumanın değişik anlamlarını, işlevsel
boyutlarını tanıyalım.
Yaşam Boyu Kullanacağımız Bir Araç
Ünlü Alman ozanı Goethe’nin (Göthe) özdeyiş niteliği kazanmış bir sözü vardır. Der ki:
“Okumayı öğrenmek sanatların en gücüdür. Ben bu işe yaşamımın seksen yılını verdim yine de
tam olarak öğrendiğimi söyleyemem.”
Gerçekten de böyledir bu. Okuma, yaşamımızın belirli bir aşamasında ya da çağında başlayıp biten bir etkinlik değildir. Çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ya da yaşlılık döneminde de yaşamımızda yer alır. Daha doğrusu yeme, içme, soluma gibi yaşamsal bir edim niteliğini kazanır. Onu öğrenme de sürüp gider. Öyle ki çocukluk
çağında okuduğumuz bir kitabı yetişkinlik döneminde okuduğumuzda ondan alacağımız tat, ilk
okuduğumuzdan farklı olur. Çünkü yaşamın akışı
içinde hem okuma yöntemimiz değişmiştir hem
kişiliğimiz. Tartışma götürmez bir gerçektir bu.
Okumanın yaşamımızda yeri yaşla
sınırlı değildir.
Her yaşın kendine özgü ilgileri, merakları, soruları vardır. Bunları karşılamak için insanoğlu her
yaşta değişik kaynaklara yönelir, okumaya başvurur. Bu gerçeği yüzyılların ötesinden Montaigne (Monteyn) ne güzel belirtiyor:
“Kitaplar, ömür boyu yanı başımda elimin altındadır. Yaşlılığımda ve yalnızlığımda avuturlar
beni. Sıkıntılı bir avareliğin baskısından kurtarır, hoşlanmadığım kişilerin havasından dilediğim
zaman ayırıverirler beni. Fazla ağır basmadıkları, gücümü aşmadıkları zaman acılarımı törpülerler. Rahatımı kaçıran bir saplantıyı başımdan atmak için kitaplara başvurmaktan iyisi yoktur,
hemen beni kendilerine çeker, içimdekinden uzaklaştırırlar. İnsan hayatı denen bu yolculukta
benim bulduğum en iyi nevale kitaplardır ve ondan yoksun anlayışta insanlara çok acırım.”
(...)
Kısaltılmıştır
Emin ÖZDEMİR (1931 - 2017)
www.dersturkce.com
2024